Bölüm 31

8.3K 869 316
                                    

(Jungkook)

Elimde süs malzemelerinin bulunduğu bir poşet ile birlikte kapıda beklemeye devam ettiğim sırada He Ran kapıyı açan kişi olmuştu.

''Gel Jungkook.''

İçeri geçip elimdeki poşetlerin bir kısmını yere bırakıp etrafa göz gezdirdim. 

Yoongi Hyung oturduğu yerde balonları şişirirken arada bir nefesini tüketen balonlarla kavgaya tutuşuyordu. 

Jae Hye ve Jimin'in sesleri mutfakta bir şeyler hazırladıklarının bir göstergesiydi. 

He Ran, ağır adımlarla Yoongi Hyung'un yanına geçip balonları şişirmesine yardımcı olmaya başladığı sırada bakışlarım Eun Mi'yi arıyordu.

Taehyung ile kısa süreliğine dışarı çıkmıştık. Mi Cha'nın doğu günü partisi için eksik olan birkaç süs malzemesi ve hediye almaktı niyetim fakat Jimin'in istekleri bitmediğinden defalarca markete uğramak zorunda kalmıştık. Jae Hye ile mutfakta harikalar yaratacaklarını söyleyen Jimin her on dakikada bir farklı bir malzeme listesini mesajla iletmekten çekinmemişti ve bu durum benim oldukça gecikmeme sebep olmuştu.

''Taehyung nerede?''

Yoongi Hyung'un sorusuna karşılık omuz silktim.

''Mi Cha'ya hediye bakıyor hala. Biraz gecikecek.''

Yoongi Hyung usulca başını salladı.

''Mi Cha, Minho ile geldiğinde çok hayal kırıklığına uğramaz umarım.''

İç çekerek Yoongi Hyung'un şişirmekte olduğu balonu bırakmasına sebep olacak birkaç şey söyledim. Bu tamamen günlerdir aklıma takılan bir meseleydi.

''Taehyung'un aklı başına geldi diyelim. Minho hayal kırıklığına uğramayacak mı?''

Yoongi Hyung başını olumsuzca iki yana salladı.

''Minho ile açık açık konuştum bu konuyu. Taehyung'u sevdiğini biliyor. Taehyung, Mi Cha'ya açılana kadar kalbini kazanmaya çalışmayı kabul etti. Mi Cha'dan çok hoşlanıyor ama yaşayabileceği hayal kırıklığını göze aldı.''

Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı belli belirsiz salladım. Minho'nun, Mi Cha'dan hoşlandığını net bir şekilde görebiliyordum fakat Mi Cha için üzülmeyi göze alabilecek kadar hoşlandığını henüz öğrenmiştim. Sanırım Taehyung hislerini fark edip Mi Cha'ya açılırsa Minho için üzülebilirdim. Birinden karşılık alamamanın ne hissettirdiğini biliyordum. Eun Mi benimle ilgilenmediği zamanlarda bu duyguyu fazlasıyla tatmıştım.

Bakışlarım Eun Mi'yi görebilmek adına yeniden etrafta gezinmeye başladığında Yoongi Hyung başını hafif öne eğerek güldü.

''Odana bakmayı dene istersen.''

Gülümseyerek elimdeki poşetler, mutfak tezgahına bırakmak için ilerledim. 

''Jimin ve Jae Hye yaptıkları kurabiyeyi henüz fırından çıkarmakla meşguldü.

''Malzemeleri buraya bırakıyorum.''

Beni duyduklarından emin olduğumda adımlarımı odama doğru yönlendirdim. Alt tarafı Eun Mi'yi görmeyeli birkaç saat olmuştu fakat onu özlediğimi iliklerime kadar hissediyordum. Kapıyı tıklattıktan sonra kulpunu usulca aşağı indirip içeri geçtiğimde Eun Mi gülümseyerek aynanın karşısından kalkıp bana doğru ilerledi.

Giyindiği kırık beyaz, mini kadife elbisesinin üzerini minik mor çiçekler süslüyordu. Uzun siyah saçlarını açık bırakıp uçlarını dalgalandırmıştı. Yaptığı hafif makyaja rağmen dudaklarına sürdüğü pembe tonlarda ruju dikkat noktam olmayı başarıyordu. Kendi etrafında dönüp gülümseyerek sordu.

''Nasıl olmuşum?''

Aklımı başımdan almak adına uğraşlarının nasıl olduğunu mu soruyordu?

Derin bir iç çekip elimi montumun cebine götürerek Eun Mi'ye doğru ilerledim. Tam karşısında durup cebimdeki elimi ikimizin yüzleri arasındaki bir noktada sabitledim.

Zincirinin ucundan tuttuğum kolyenin parmaklarımın arasından kaymasını sağladığımda Eun Mi bakışlarının odak noktası olan kolyeye şaşkınlıkla baktı.

Taehyung ile hediye ararken gördüğüm bu kolyenin Eun Mi'ye çok yakışacağını düşünerek almıştım. Ucunda minik bir kalp vardı.

''Minik bir eksik varmış gibi geldi.''

Kurduğum cümle ile birlikte Eun Mi bakışlarını kolyeden ayırıp bana yönlendirdiğinde şaşkın yüz ifadesi kocaman gülümsememe sebep oldu.

''Bu, benim için mi?'' diye sorduğunda usulca başımı sallayıp elinden tutarak onu çekiştirmeye başladım. Odanın herhangi bir yerinde bir toka olmasını umuyordum fakat bulamayınca balkona açılan kapının yanındaki mandal kutusuna doğru ilerledim. 

Eun Mi ne yapacağımı sorgularcasına baktığında mandallardan birkaçını çıkarıp kolyeyi Eun Mi'nin avucuna bıraktım.

''Birazcık tutman gerekecek.''

Eun Mi tek kelime etmeden merakla bir sonraki hamlemi bekliyor gibiydi.

Saçlarından bir tutam alıp baş parmağım ve işaret parmağım arasında kıstırdığım mandallardan birini Eun Mi'nin saçına taktığımda başını hafif arkaya atarak kıkırdadı.

''Yaa Jungkook, söyleseydin saçlarımı senin için bir süreliğine tepede tutabilirdim.''

Gülerek işaret parmağımı Eun Mi'nin dudaklarına götürüp bastırdım.

''Şşşt! Bunun için seni yoramam.''

Eun Mi bana yardımcı olmak adına biraz yana dönüp saçlarından bir tutamını daha tepede mandalla tutuşturmama izin verdi ve bu işlemi bütün saçlarını tepede toplayana kadar sürdürdük. Saçlarındaki rengarenk mandallar onun çok şirin görünmesine sebep olmuştu. Sanırım ''bir kolyeyi en saçma şekilde nasıl takabilirim'' adlı bir çalışma yapıyordum.

''Şimdi gel benimle.''

Eun Mi'yi yeniden aynanın karşısına sürüklediğimde kahkaha atmaya başladı.

''Jungkook, çok komik görünüyorum'' dediğinde ona katılmıyordum. Çok tatlı görünüyordu. 

''Sanırım artık şu kolyeyi takmam gerekiyor.''

Eun Mi avucundaki kolyeyi bana uzattığında kolyeyi alarak dikkatlice boynundan geçirdim. Eun Mi'nin bir eli kolye ucuna giderken gülümseyerek aynadan bana baktığından da emindim. Bakışlarım aynadaki yansımamızı bulurken kollarımla onu sardım. Eğilerek elbisesinin açıkta bıraktığı kadarıyla omzuna bir öpücük kondurduğumda boşta kalan eliyle, karnında duran elimin üzerini örttü. Gerçi minik eliyle bunu ne kadar başardığı büyük bir muammaydı.

''Teşekkür ederim.''

Fısıldar bir ses tonuyla söylediklerine karşılık bu sefer dudaklarımın rotası boynu oldu fakat bu Eun Mi'nin bir miktar huylanmasına sebep olmuştu.

Bana doğru kıkırdayarak dönüp kollarını boynuma doladığında ellerim bel boşluğundaki yerini aldı. 

''Ben de sana bir hediye vereceğim.''

Dikkatle Eun Mi'ye bakıp kaşlarımı havalandırdığımda parmak uçlarında yükselerek dudaklarımızın buluşmasını sağladı. Minik bir öpücüğün ardından kızarmış yanakları eşliğinde geri çekilerek bana baktığında dünyanın en güzel hediyesinin Eun Mi olduğunu düşünüyordum.

Ben geldim :)

Bu bölüm kısa ama bugün bir bölüm daha atacağım akşam üzeri :)

Sınırları azıcık azaltıyorum o yüzden :)

Yeni bölüm için;

Vote sınırı:60

Yorum sınırı:120








The Truth Untold ❧ JkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin