(Mi Cha)
Yatağımda gözlerim kapalı bir şekilde kendime lanet etmeye devam ediyordum. Taehyung'un ne düşündüğünü tam olarak bilmesem de olumlu bir şeyler düşündüğünü sanmıyordum ve bu durum oldukça canımı sıkıyordu.
Bana bu zamana kadar hep yakın olmuştu. Alışverişe bile Taehyung ile gittiğimizi düşünürsek benden uzaklaşma ihtimali aklımı kaçırmam için oldukça iyi bir sebepti.
Sıkıntılı bir şekilde nefesimi dışarı verip kapattığım gözlerimi açtım. Tavanla buluşan bakışlarım, zihnimde geçen günün canlanmasına sebep oldu.
Ağzımdan kaçırdığım cümleler yüzünden nefes almakta güçlük çekiyordum. Taehyung beni günlerdir aramamıştı ve bu sanırım bizim birbirimizle görüşmediğimiz en uzun süreydi. Ne olurdu sanki çenemi kapalı tutabilseydim? Sarhoş bile değildim nasıl böyle bir tepki verebilmiştim?
Telefonuma gelen bildirim ile birlikte yataktan kalkmaya zahmet etmeden komodine uzanıp telefonu parmaklarımın arasına hapsedip gelen mesaja baktım. Taehyung'tan olduğunu gördüğümde ise neredeyse yataktan zıpladım.
''Mi Cha, müsaitsen konuşalım mı biraz?''
Dudaklarımı büzdüm. Mi Cha? O bana asla Mi Cha demezdi ki. Ben onun MiMi'si değil miydim? Neden bu kadar resmi bir mesaj atmıştı ki? Daha konuşmadan neler söyleyebileceğini düşünebiliyordum. Bu da kalbimin sızlamasına sebep olmuştu.
''Konuşalım.''
Verdiğim kısa cevabın ardından mesaj kutuma yeni bir bildirim daha düştü.
''On beş dakikaya kadar sana geliyorum öyleyse.''
Aynadan yansımama takılan bakışlarım on beş dakika içinde pijamalarım ve bitkin suratımdan nasıl kurtulmam gerektiği ile ilgili beni düşünmeye itti.
Kendimi banyoya atıp olabildiğince hızlı olmaya çalışarak yüzümü yıkayıp saçlarımı taradım. Neredeyse akşam olacaktı fakat ben daha kahvaltı bile yapmamıştım. Düşlerimi de fırçalayıp banyodan çıktığımda ise zil sesi pijamalarımı değiştirmem için vaktimin kalmadığını söylüyordu. Bıkkın bir halde kapıya doğru ayaklarımı sürükleyerek Taehyung'a içimden bir miktar sövdüm. Kapıyı açtığımda ise yakışıklı yüzüne karşın iç geçirip söylediğim her şeyi geri aldım.
''Gelsene'' diyerek geri çekildiğimde usul adımlarla içeri girdi.
Her zaman benimle ikili koltukta yan yana oturmayı tercih etse de şu an tekli koltuklardan birinde gergin bir şekilde oturuyordu ve bu durum benim daha da gerilmeme sebep oldu.
Pekala, bu kadar mesafeli davranacaksa karşısında pijamalarımla oturacak kadar rahat olmamalıydım.
''Ben üzerimi değiştirip geleceğim'' diyerek bir şey söylemesine fırsat vermeden odama geçtim. Benimle göz teması kurmaktan bile kaçınması dikkatimden kaçmamıştı. İlk kez ona bu kadar uzak hissediyordum ve bu durum gözyaşlarımın serbest kalması için yeterli bir sebepti. Nedense onunla konuştuktan sonra hüngür hüngür ağlayacağımı düşünüyordum.
Ağır adımlarla dolabımı açıp açık renkli bir jean ve üzerine de siyah bir sweatshirt geçirdim. İşte şimdi her zamanki Mi Cha gibi görünüyordum.
Cesaretsizce kapının kolunu indirip salona geçtiğimde Taehyung'un bakışları anlık beni buldu.
''Bir şey içer misin?'' diye sorduğumda başını olumsuzca salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Truth Untold ❧ Jk
FanfictionElimi kendine doğru yavaşça çekerek dudaklarını avuç içime bastırdı. Bir müddet avucumda hissettiğim yumuşak baskı içimin titremesine sebep oldu. Elimi daha sıkı tutup aramızdaki boşluğa indirirken bakışlarını benimkilere odakladı. Öyle içten bakıy...