(Eun Mi)
Bedenimi ele geçiren karakterin boşluğundan yararlanarak yeniden kendime gelmeyi başarabildiğimde dudaklarımın sıcak ve yumuşak bir şey ile temas halinde olduğunu fark ederek geri çekildim.
Sevgili(!) yan komşum Jungkook'un dudakları az önce benim dudaklarım ile birleşmiş miydi?
Ellerim istemsizce dudaklarıma giderken, bakışlarım Jungkook'un mor ruj izleriyle donatılmış boynu, yanakları ve dudağında gezinmeye başladı. Gözlerini aralayıp bana şaşkınlıkla bakan Jungkook ile bakışlarımız kesiştiğinde ani bir hareketle yerimden kalktım. Her karakter değiştirdiğimde kendimi Jungkook'un yanında buluyordum.
Kapıya doğru hızlı adımlar eşliğinde ulaşıp kulpu aşağı indirdiğimde ise biri kız diğeri erkek iki kişi ile karşılaştım. Bana attıkları bakışları es geçerek kapıdan kendimi dışarı attım.
Kapımın önüne geldiğimde sağ elim istemsizce dudağıma gitti. Eun Mi olarak ilk öpücüğümü de karakterlerimden biri yüzünden kaybetmiştim. Derin bir iç geçirerek içeri girmeyi akıl edebildiğim anda anahtarlarımın olmadığını fark ettim. Gerçekten avazım çıktığı kadar çığlık atmak istiyordum.
Bakışlarımı devirip Jungkook'un evine doğru adımlarımı yönlendirdim. Kapıyı çaldığımda az önce gelen uzun boylu, kumral genç kapıyı açtı. Bir şey söylemesine müsaade etmeden içeri geçtiğimde bakışları beni bulan Jungkook'tan anında bakışlarımı kaçırdım. İsteyerek yapmamış olsam bile dudaklarımız buluştuğu için kendimi tuhaf hissediyordum.
''Anahtarlarım burada mı?'' diye sorduğumda kendi sesimi ben bile zor duymuştum.
Birkaç saniye süren sessizliğin ardından ''Siz öpüştünüz mü?'' diye bağıran ikili yüzünden gerildiğimi hissediyordum.
İkisini ve şaşkınlıklarını es geçip bakışlarımı Jungkook'a yönelttim. O da ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.
''Jungkook, anahtarlarım buradaysa verir misin?''
Ciddi tavrıma karşılık Jungkook yerinden kalkıp bileğimden tutarak beni odasına sürükledi. Bu sırada az önce neredeyse çığlık atan ikili kendi aralarında Jungkook ve benimle ilgili bir şeyler tartışıyorlardı. Fakat duyduğum pek söylenemezdi. İnsanları ve onların düşüncelerini umursamayalı oldukça uzun bir süre olmuştu.
Jungkook odasında duran Hye Mi'ye ait olduğunu düşündüğüm tülden gömlek ve deri şortla beraber siyah minik çantayı elime tutuşturdu. Bunların Jungkook'un odasında ne işi vardı?
Bakışlarımı kısıp anlamak istercesine Jungkook'a baktım.
''Hye Mi dün burada kaldı. Ona kendi tişörtümü verdiğim için kıyafetleri de burada kaldı.''
Tahmin ettiğim gibi bunların hepsi Hye Mi'nin işiydi. Jungkook ile bu kadar yakın olmasının altında bir şeyler aramalı mıydım bilmiyorum fakat Jungkook'un benden Hye Mi diye bahsetmesi her şeyi anladığını gösteriyordu.
''Her şeyi bildiğine göre, şunlar için açıklama yapmama gerek yoktur umarım.''
Yüzündeki mor ruj izlerini işaret ederek söylediklerime karşılık yalnızca başını sallamakla yetindi.
Minik siyah çantayı açarak içinde anahtarlarımı gördüğümde usulca odadan ayrılmayı tercih ettim. Birçok şey söylemek istesem de tek kelime etmedim. Karakterlerimi ve dolayısıyla kendimi sürekli Jungkook'un yanında buluyordum fakat bunun için ne özür dileyebiliyor ne de teşekkür ediyordum. İnsanlarla iletişime geçmemi sağlayabilecek tek bir cümle etmeye dahi cesaretim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Truth Untold ❧ Jk
FanfictionElimi kendine doğru yavaşça çekerek dudaklarını avuç içime bastırdı. Bir müddet avucumda hissettiğim yumuşak baskı içimin titremesine sebep oldu. Elimi daha sıkı tutup aramızdaki boşluğa indirirken bakışlarını benimkilere odakladı. Öyle içten bakıy...