(Jungkook)
Jin Hyung ve Yu Jin ile birlikte kampa geri döndüğümüzde herkesin bizi merakla bekliyor olması şaşırtmamıştı.
Olan biteni sırasıyla anlattığımızda ise bizim gibi tek temennileri karakterlerin tamamen Yu Jin'i terk ettiğinden emin olmaktı.
Bayan Tidy ve Komiser Jae Rim zaten arada sırada bir gelen, zayıf karakterlerdi. Asıl sıkıntı Hye Mi ve Bo Tong'du. Jin Hyung ikisi hakkında henüz bir planı olmadığını söylemişti.
Yu Jin'i fazla yormamak adına bu birkaç günü birlikte eğlenerek geçirmek önceliğimiz olacaktı. Eğlenmek için arkadaşlarımızla birlikte kampta olmak fazla mantıklıydı.
''Dizin nasıl oldu?''
Mi Cha gülümseyerek dizindeki sargı bezini gösterdi.
''Taehyung sayesinde ölmekten kurtuldum.''
Taehyung, gözlerini devirip Mi Cha'nın alnına bir fıske vurdu.
''Mikrop kapabilir, artık bu durumu hafife almaktan vazgeç.''
Anlaşılan Mi Cha küçük bir yara olduğundan, Taehyung'un bu durumu abartması sebebiyle şikayetçiydi.
Taehyung gerçekten birimize en ufak bir şey olduğunda en çok endişelenen kişi oluyordu. Bazen baş ağrısını bile abartıp zorla doktora gitmemiz konusunda ısrar ettiğini düşünürsek, Mi Cha'nın bacağı hakkında gereksiz endişelenmesi normal bir şeydi.
İkisinin atışmasını izlemek eğlenceli olsa da dikkatim üzerine polar geçirip yanımıza gelen Yu Jin'e kaydı.
Saçları hafif esen rüzgarın etkisiyle uçuşurken gülümseyen ifadesine takıldım. Her an gözüme daha güzel gözükmesini çözemiyordum. Sanki her an mümkünmüş gibi daha fazla aşık oluyordum.
Yanıma geçip yarım ay şeklinde kısılan bakışlarını yüzüme sabitlediğinde onun gibi gülümsedim ve birkaç dakikada onu nasıl bu kadar özleyebildiğimi sorgulamadan narin bedenini kolumun altına aldım ve onu göğsüme doğru çektim.
''Başını göğsüme yasla, bir top daha isabet etsin istemiyorum.''
Yu Jin dediğimi uygularken bir elim belini buldu.
Birkaç gece önce olduğu gibi kamp ateşinin etrafında toplanmıştık ve bugün rüzgar biraz daha etkiliydi. Öyle ki Yu Jin'in kokusu burnuma doluyor beni fazlasıyla huzurlu bir adama dönüştürüyordu.
''Cheon Sa ve Jimin mi onlar?''
Yoongi Hyung'un sorusu ile birlikte kaybolduğum dünyadan ayılırken sahilde yürüyen ikiliye bakışlarım takıldı.
''El ele mi tutuşuyorlar?''
Gördüklerim beni de şaşırtırken Jae Hye kıkırdayarak yanıt verdi.
''Tabletlerinin şarjı bitince birbirlerinin farkına vardılar sanırım.''
Pekala, bu oldukça doğru bir tespitti fakat birileri hala birbirine karşı mesafesini bozmaya niyetli değil gibiydi.
''Cheon Sa ve Jimin de aynı çadırda kalırlar öyleyse bu gece. Konuşacakları fazla şey vardır diye düşünüyorum.''
Jae Hye bana karşı çıkarak kendisinin kiminle kalacağını sorunca dudaklarım sinsice yukarı kıvrıldı.
Jae Hye ve Cheon Sa aynı çadırı paylaşıyordu. Cheon Sa ve Jimin'in aynı çadırda kalma durumunda Jae Hye, Jin Hyung ile eşleşecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Truth Untold ❧ Jk
FanfictionElimi kendine doğru yavaşça çekerek dudaklarını avuç içime bastırdı. Bir müddet avucumda hissettiğim yumuşak baskı içimin titremesine sebep oldu. Elimi daha sıkı tutup aramızdaki boşluğa indirirken bakışlarını benimkilere odakladı. Öyle içten bakıy...