(Jungkook)
Hayatımız boyunca iyi ya da kötü anılar biriktiriyor ve bunları zihnimizin bir köşesinde kaydediyorduk. Benim de herkes gibi güzel anılarım olduğu kadar, kötü anılarım da mevcuttu fakat bunun bir kısmını hatırlamıyordum. Çocukken yaşadığım kötü hatıramın büyük bir kısmını, zihnim kendini korumak adına silmişti.
Yu Jin'i kaybetmemle sonuçlanan travmadan geri kalan, Yu Jin'in ardından koşup bağırdığım kısımdı.
Yu Jin-ahh!
Kendi sesimin yankısını şimdi bile duyabiliyordum sanki!
Eun Mi'nni bahsettiği kabusun ardından bunu daha çok anımsar olmuştum. Bana net bir şekilde Yu Jin'in ismini haykıran bir ses gördüğünü söylediğinden beri neredeyse gözüme uyku girmez olmuştu.
Derin bir iç geçirdiğim sırada, çalışma masasının kenarında titreyen telefonumu elime aldım. Annemden gelen çağrıyı kabul etmek zorunda olduğumdan, ders çalışmakta olan Eun Mi'nin yanağına bir öpücük kondurarak, sandalyeden usulca kalktım.
Yatak odasına geçip, ardımdan kapıyı kapattım. Annemden istediğim şey üzerine beni aradığının farkındaydım ve konuşmamızı Eun Mi'nin duymasını istemiyordum.
Kısa süren telefon görüşmemizin ardından öğrendiğim bilgiyi hafızama kaydettim. Eun Mi'yi, Mi Cha ile bırakıp bir an önce Severance Hospital'e uğramalıydım.
Mi Cha'ya durumu anlatan bir mesaj atıp, olumlu bir dönüş aldığımda telefonumu cebime atarak salona geri döndüm.
''Kiminle konuştun?''
Gülümseyerek Eun Mi'nin yanına yerleşirken cevap verdim.
''Mi Cha seninle birlikte alışverişe çıkmak istiyormuş, akşama çalışmaya devam edebiliriz istersen.''
Eun Mi önündeki bir yığın kitaba göz ucuyla baktı.
''Tamam olur, ben hemen hazırlanayım.''
Dudaklarımdan kocaman bir gülümseyiş peyda olurken, başımı olumsuzca iki yana salladım. Resmen dersten kaytarmak adına alışverişe çıkmayı tercih etmişti. Birkaç adım attıktan sonra ise olduğu yerde duraksayıp bana doğru döndü.
''Sen gelmeyecek misin?''
''Kız kıza olmanız gerekiyormuş, Mi Cha öyle söyledi.''
Benlik bir durum yokmuş gibi dudaklarımı birbirine bastırdım.
''Peki öyleyse.''
Eun Mi odasına geçerken, ben de Severance Hospital'de tanıdığım birinin olup olmadığını düşünmeye koyulmuştum. Hoseok Hyung'un akrabalarından birinin orada çalıştığını anımsıyordum. Eun Mi'yi, Mi Cha'nın yanına bıraktıktan sonra ilk işim Hoseok Hyung ile görüşmek olacaktı.
Kısa sürenin ardından siyah jean bir etek ve pudra pembe salaş bir kazak ile odadan çıkan Eun Mi'ye bakışlarım takıldı. Her zaman sade ama çekici olmayı başarıyordu.
''Üşümeyecek misin onunla?''
Her seferinde kendisine çok kısa giymesinden hoşlanmadığımı bu şekilde dile getiriyor olsam da beni pek umursadığı söylenemezdi. Ben de giyindiklerine karışıyormuş gibi görünmek istemediğimden üsteleyemiyordum.
''Montum kalın, üşümem.''
Derin bir iç çekip adımlarımı ona doğru yönlendirdim. Elindeki siyah atkıyı alıp boynuna doladım. Ellerim hala atkıdayken, biraz çekiştirip bana doğru iyice yaklaşmasına sebep oldum. Dudaklarımı, henüz ruj sürdüğü biçimli dudaklarına bastırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Truth Untold ❧ Jk
FanfictionElimi kendine doğru yavaşça çekerek dudaklarını avuç içime bastırdı. Bir müddet avucumda hissettiğim yumuşak baskı içimin titremesine sebep oldu. Elimi daha sıkı tutup aramızdaki boşluğa indirirken bakışlarını benimkilere odakladı. Öyle içten bakıy...