Bölüm 249: Kuduruk

4 1 1
                                    

Yuki savaş meydanına ulaşmıştı. Tarzan'ı öldürdüğü için içinde bir suçluluk duygusu vardı. Fakat Can'ın kedi kulaklı, mor saçlı, küçük bir kız olarak geri gelmesi onun bile aklını kurcalamıştı. Hayır, yani amına koyayım neden? İbo zincirlerden kurtarılmıştı. Yerde Yume ile oturuyorlardı. Yüzlerinde üzgün bir ifade vardı. Leo da ayakta onları dinliyordu ve sinirliydi. Leo gibi normalde sinirlendirilmesi zor olan biri bu kadar sinirlenmişti. Kim bilir yanlarında uyuyan Hüso, Leo'nun öğrendiği şeyi öğrenirse nasıl sinirlenirdi. Yuki onların yanına gitti. İbo onu görünce ona da anlatmaya başladı.
-Nao'yu kaçırdılar! Bizi kurtarmak için kendini onlara bıraktı. Keşke daha güçlü olabilseydim. Benim yerimde Hüso olsa orduyu da Nao'yu da kurtarırdı. Demek ki bunun gibi maceraları haketmiyorum.
Yuki olanlara cevapsız kalmıştı. Hüso'nun uyanmasını istiyordu. Sanki Hüso onu duymuş gibi gerindi ve gözlerini açtı.
-Günaydın.
Hüso etrafına baktı.
-Demek bitti. Ordu nerede?
Sonra Hüso, Nao'nun da orada olmadığını fark etti. İçine kötü duygular oturmuştu. Fakat yine de iyimser olmaya çalıştı. Zorla gülümsedi.
-Nao yine kafasına göre bir yerlere mi gitti? Orduyu bırakmaya gitmiştir, değil mi?
İbo üzülerek Hüso'ya gerçeği anlattı. Hüso üzüntüden kaskatı kesilmişti. Gerçekten aklı durmuştu. Ruhu ona durmadan bağrıyordu.
-Nao'yu kurtar, Nao'yu kurtar!!!!
Hüso ayağa kalkıp bağırdı. Nefesi kesilene kadar, boğazları acıdan kuruyana kadar, dizlerinin üstüne çökene kadar çığlık attı. Yere düştü. Yeri sıkıyor fakat toprak parmaklarının arasından dökülüyordu. Hıncını çıkaracak hiçbir şey bulamamıştı. Bağırarak zıplamaya başladı. Kendine vuruyordu. İbo onu durdurmak için kalkacaktı. Ama Yuki onu engelledi. Hüso yerlerde yuvarlandı. Kuduruyordu. Hiçbir şey yapamamak onu kudurtuyordu. Hüso enerjisi bitene kadar kendini yerden yere vurdu. Sonra hissizce Yuki'yi çağırdı. Yuki yanına geldi. Yuki'nin omzundan tuttu ve kendini doğrulttu. Kulağına eğildi ve kısık sesiyle konuştu.
-Planı sen yap. Hemen yola çıkıyoruz. Sen, ben ve Leo. Başkasını istemiyorum. Başkasını da tehlikeye atmak istemiyorum.
Hüso istihbarat ordusunun nasıl piskopatlık yapacağını bilmiyordu. Ve bu bilinmemezlik onun duygularını allak bullak etmişti. Ah, bu duygularda hiç kaos yoktu. Hüso'nun grubu ve İbo'nun grubu böyle kötü ve üzücü şekilde birbirlerinden ayrılmışlardı. Hüso istihbarat ordusunun nerde olduğunu bilmiyordu. O kadar sağlıksız düşünüyordu ki Kızıl Monarch'a saldırıp onların yerini öğrenmek istiyordu. Yuki, Eren'in onların yerini bildiğine inanıyordu. Eren'in mekanı da buradan çok uzaktaydı. Daha hızlı gitmelilerdi. Leo hemen Zula'yı en yakın büyük şehre sürdü. Hüso yol boyunca kendi kendine felaket tellallığı yapıyor ve öfkeleniyordu. Oradan bir uçağa binip Eren'in merkezine ulaşacaklardı. Eren ve Selene neler yapıyorlardı?

Battland Maceraları Vol. 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin