Gece bekçisi, Hüso'yu vurmuştu. Fakat öldüğünü zannedip nöbetine devam etmişti. Ama bacağını sıyıran bir mermi Hüso için hiçbir şeydi. Başta yürüyememişti o kadar. Artık gerçekten tek başınaydı. Polis, yardım etmiyordu. Abisi, ölmüştü. Köy halkı, dikkate almıyordu. Asiye, yapabileceği hiçbir şey yoktu. Hüso güç kullanmayacaktı, fakat artık dayanamıyordu. Biraz kullanabilirdi. Ömer'in evine daldı ve onu suçüstü yakaladı. Gerçekten bunu görmek onun öfkesini alevlendirmişti. Ömer dehşete düşmüştü fakat toparlandı.
-Ee, ne oldu şimdi? İçeri girdin de ne oldu!? Karım zaten olanları biliyor ve görmezden geliyor. Başka da kanıtlayacağın kimse yok!
O sırada kızlar zorlanarak üstlerine bir şey alıp klübelerin ortasına gidip yüksek bir yere çıktılar. Ömer onları durdurmaya çalışmıştı. Ömer işte şimdi dehşete düşmüştü.
-Şerefsiz köpek!! Neden işime burnunu soktun!!
Hüso öfkesini içinde tutamamaya başlamıştı. İçi gitmişti az önce.
-İnsanlığın ulaşabileceği en aşağılık seviyedesin.
Gidip Ömer'in burnunu kırdı. Sonra dışarı çıktı. Tüm köy halkı ayağa kalkmıştı. Herkes gece gece sokağa çıkan bu iki yarı çıplak kızın söylediklerini dinliyordu. Aslında sadece Asiye konuşuyordu.
-Vah vah vah, cani herif, yazık etmiş.
-Öyle şey olur mu canım, çocuk işte bunlar.
-Ömer yapmaz öyle şey, küçük orospular.
Asiye'nin teyzesi dışarı çıktı ve ona bağırdı.
-Asiye, kız, Asiye!! İn oradan küçük kevaşe!! Neler anlatıyorsun sen? Yalancı orospu!
Ama Asiye durmadan Ömer'in ona yaptıklarını anlatıyordu.
-Esma'ya da yaptı. Değil mi, Esma? Konuşsana, kıçında kurt mu var? Esma'yı kandırdı. Babasına cinlerin saldıracağını söyleyerek onu tehdit etti. Esma, öyle bir şey yok! Söyle!!
Esma da konuşmaya karar verdi. O da Ömer'in ona ne yaptığını anlatıyordu. Hüso amacına ulaşmış gibi hissediyordu. Artık tek yapılması gereken Ömer'i adalete teslim etmekti. Fakat Hüso'nun beklediği gibi gitmemişti olay. Bir silah sesi daha duyuldu. Sonra bir tane daha. Sonra bekçi yere kapanıp çığlık çığlığa ağlamaya başladı.
-Kızım!!! Kızım, Esma!!
Hüso ölüp ölüp diriliyordu. Karşısındaki olayı görmek onun içinin gitmesine neden oluyordu. Gözlerinden kan fışkıracak gibi ağlıyordu. Yerleri yumrukluyordu. Köylüleri ite kaka Asiye'nin yanına gitti. Asiye'nin elini tuttu.
-Ölme, ölme!!!!
Asiye gözlerinden yaşlar gelerek gülümsüyordu.
-Anne, seni çok özlemişim. Hüso abi beni kurtardı. Şimdi köylüler enişteyi dövecekler. Hüso abi nerede acaba?
Hüso dehşet içinde ağlıyordu.
-Burdayım, burdayım Asiye!! Burada kal!!! Ölmedin sen.
-Ah, Hüso abi. Teşekkürler. Esma'yı da kurtar. Abime de söyle benim için üzülmesin. Teşekkürler, beni anneme ulaştırdın. Sen gerçekten de meleksin.
"Evet, ben ölüm meleğiyim. Şimdi gidip intikam alacağım, değil mi? Her zaman yaptığım gibi. Tek yapabildiğim iş bu çünkü. Güçsüz bir intikamcının tekiyim." Bekçi, Esma'nın babasıydı. Olayı iki paralık gururuna yedirememiş kendi kızını ve onun arkadaşını öldürmüştü. Sonra da Ömer'i. Kendini öldürmemişti ama. Yememişti. Hüso da kafasını duvardan duvara vura vura, kanlar içinde köyün dışına çıktı. Buraya ilk geldiğinde uyuduğu yerdeydi.
-Nao, Nao, Nao!!! Kurtar beni, kurtar!!! Seni özledim, seni istiyorum, gel artık!!!!
Bayılmadan önce ay ışığının aydınlattığı o güzel turuncu saçları gördü.
-Kendine gel, Hüso.
Elmas gibi parlayan bir damla gözyaşı Hüso'nun alnına düştü.
-Peşimi bırak artık. Bir daha asla, bir daha asla gözüme görünme. Seni görmeye dayanamıyorum.
Karşısındaki, Hüso'ya silah doğrultmuştu. Hüso çıldımış gibi gülerek bayıldı.
-Nao, geldin demek. Beni rüyadan uyandırmaya geldin!
Hüso uyanınca gerçeklerle yüzleşebilecek miydi? Büyük ihtimalle hayır.
Hüso bir sonraki gün köyden gelen gürültüyle uyandı. Polisler bekçiyi ve Asiye'nin teyzesini yakalamışlardı. Hüso sırt üstü dönüp gökyüzüne baktı.
-Ne değişecek? Belki bir daha o köyde böyle bir olay olmayacak. Ama bunu yaşayan bunca küçük çocuk ne olacak?! Dünya iyi bir yer mi? Siktir git, Hüso! Bok çukuru burası. Sonuç olarak intikam bile alamadım. En aşağılık bokum bu bok çukurundaki. Artık ne istersem yapacağım. Anladın mı beni, Nao?! Dün gördüğüm şey sen miydin bilmiyorum, gördüm mü onu da bilmiyorum. "Asla gözüme gözükme." mi? Sen kurtarılmayı istemesen de seni kurtaracağım!! Kurtaracağım, seni kurtaracağım!!! Bu dünyada yaşamanın tek yolu bu! Gelişip gelişmediğimi anlamamın tek yolu bu. Çünkü ben bu dünyaya güçlenmeye geldim. Yine eskisi gibi bana benden nefret ettiğini söyleyeceksin. Gücüm yetmiyorsa, yettiğinde geleceğim. O zamana kadar bekle. Çünkü...
"...kurtarılmak istediğini biliyorum. Bana o gözlerle bakma. Sevgili arkadaşım, Nao."
Olaylardan sonra Hüso, Zula'ya dönmüştü. Yuki oradaydı. Onu görmezden gelmişti. Sonra dayanamayıp kir pas içinde kalan Hüso'ya baktı.
-Sana bu surat yakışmıyor.
-Öyle mi?
-Leo'nun başına güzel bir şey gelmiş. Duş alıyor şu anda.
-Güzel.
-Hmm.
Hüso tuvalete daldı. Leo çıplaktı ve saçlarını kuruluyordu. Şaşkınlıkla Hüso'ya baktı. Hüso başını eğdi. Böyle selam vermişti. Elini yüzünü yıkadı. Leo'nun şaşkın olma nedeni Hüso'nun yüzündeki ifadeydi.
-İyi misin Hüso?
-Niye, bir şey mi var suratımda?
-Yok. Halini hatrını sordum.
-He. Ben de başka bir şey oldu sandım.
Leo işine bakmaya devam etti. Kesin iyi değildi Hüso. Öfkeli gözüküyordu. Arkadaşı böyleyken iyi hissetmek ayıp olacakmış gibi düşündü Leo. Hüso yatağına yattı. Bunca şeye rağmen güçlendiğini hissediyordu. Güçlenmenin sonu yoktu. Ölene kadar güçlenirdi insan. Eski Pechvogles'in 0 Numarası ve başkanı, absürt güçlü Mahmut yeni takımını toplamış olmalıydı. Bizim gençlere özel toplamıştı hatta. Mahmut'un da dediği gibi.
-Benim ekibim güce ulaştığınız yolda birer basamak olacaklar. Hüso, Yuki, Leo, Nao. Siz beni bastıracak kişiler olacaksınız! Gençliğin fırtınası sizi bırakmasın. Bakalım başınıza neler gelecek?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
PertualanganBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...