Leo sonunda Es'i üstünden kaldırtmak için bir plan yapmıştı. Güldü.
-Hahaha, Rosa o kadar güzel ki onun asla gerçek bir insan olabileceğini düşünemezdim!
Es, Leo'nun "şaka"sını anladıktan sonra kalktı.
-Demek öyle.
Leo zorla güldü. Hüso ve Nao şaşkındılar. Es onları peşinden bir yere daha sürükledi.
-Sizi evime götüreceğim.
Es'in peşinden gittiler. Es bir yerde durdu ve biraz geri çekildi.
-Siz orada durun.
Es bir duvarın üstündeki düğmeye basmak için hazırlandı. Hüso ve arkadaşları onun zile bastığını düşündüler fakat yanılıyorlardı. Es düğmeye basınca tam üstlerindeki vinçten beton plakalar düşmeye başladı. Kurtulmaları kolay olmuştu. Es tuzağın işe yaramadığını görünce dehşete kapılmıştı.
-Neden tanrılarım?! Dediğiniz gibi zaman makinemizin varlığını öğrenmeye çalışan istilacıları tuzağıma düşürdüm. Neden işe yaramadı? Beni kurtarın!
Hüso ve Leo, Es'in yine bunları deli olduğu için dediğini düşündüler ama Nao öyle durmuyordu. Zaman makinesi onun dikkatini çekmişti.
-Zaman makinesi mi?
Nao bir anda Es'in bastığı butonun takılı olduğu duvarda bir kapı olduğunu gördü. Kapıya doğru gitti. Es onu engellemeye çalıştı fakat Nao onu hızla itti. Es yere düşmüştü. Nao meraklıydı. Kapının ardında neler vardı? Kapı demir olduğu için kendisi açamazdı.
-Leo şu kapıyı kırar mısın?
-Olur da...
-Kır sen. Garip bir şeyler göreceğiz.
Leo kapıyı kıramadan yerden buzlar çıkıp kapıyı kırdılar. Yuki sesleri duyup gelmişti. Nao kapının ardındaki odaya girdi. Oda gerçekten büyüktü. Duvarlarında bilgisayarlar vardı. Tam ortasında da komplike bir makine vardı. Tavana doğru bir ışın gönderiyordu. Ortada aynı zamanda kabloları dışarı çıkmış bir makine de vardı. Fakat bu kabloların bir şeye bağlanması gerekiyor gibiydiler. Es korku içindeydi.
-Hayır! Zaman makinesini korumalıyım! Çok az kalmıştı! Tanrılara kavuşmama çok az kalmıştı! Seni fahişe!
Es, Nao'ya saldırdı fakat Nao onu kolayca durdurabildi.
-Sakin ol. Sadece inceliyorum.
Es, Nao'ya saldırmaya devam ediyordu. Tam o anda Es dışında herkes arkalarından gelen çok güçlü taiyi hissedip durdular. Arkalarından gelen iki kişiden biri konuştu.
-Burdan sonrası bizi ilgilendiriyor! Sakın işimize burnunuzu sokmayın, yoksa sizi ne kadar rahat durdurabileceğimi biliyorsunuz!
Herkes arkasına baktı. Gelen kişiler Hüso'nun abisi Eren ve adamı Vincent'di. Onlar burada ne arıyorlardı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
PertualanganBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...