Leo, Yuki'nin Nao'ya anlatmış olduğu gibi Polis Ordusu'nun arkasındaydı. Savaş çoktan başlamıştı. Megafondan çıkan ses Askeri Ordu'nun Komutanı Sülo'nun sesiydi.
-Bu kadar ileri gidebileceklerini düşünmezdim. DALGA 10!!
Leo şaşırmıştı ve bir o kadar da heyecanlanmıştı.
-Dalga 10'a kadar gelebildiler mi?! Hüso'yla Dalga 3 bile bizi çok zorlamıştı.
Leo mantarların arasından koşarak savaş meydanına çıkacaktı. Polis Ordusu'nun arkasından saldırı yapmak için tai topladı. Havaya zıpladı. Fakat tam saldırısını yapacakken tam saat üç yönünden gelen korkunç taiyi hissetti. Tai çok hızlı geliyordu. Kaçmasının bir yolu yoktu. Altın renkli eşkenar dörtgen şeklindeki tai saldırısı Leo'nun kafasına çarpmıştı. İçine nüfus etmişti. Yakıyordu. Leo'nun cildinde altın renkli üçgen dövmeler oluşmuştu. Dövmeler hareket ettikçe Leo'ya dayanılmaz bir acı veriyordu. Bu o zamanki saldırıydı, En Güçlüleri Seçme Turnuvası'ndaki, Polis Ordusu'nun dik kafalı gizli silahı, Crisma! Yerde kıvranan Leo'nun tam gözlerinin önüne uçurtma şeklinde prizma olan büyük altın sarısı tai yere çakıldı. Crisma çömmüş yerde yuvarlanan Leo'ya bakıyordu.
-Siz veletleri gördüğümde arkadaş olabileceğimizi düşünmüştüm. Arkadaşının abisini de dostum olarak gördüm. Fakat sizin buraya gelip Patroniçem'in işine engel olacağınızı öğrenmek...
Crisma'nın etrafında çok yoğun bir tai birikmeye başlamıştı. Rüzgarlar esiyordu. Saçları havalanmıştı. Sesini yükseltti.
-Hatta bunu yaparken Patroniçem'e zarar verebileceğinizi düşünmek, sinirimi tepeme çıkardı.
Leo her zamanki sakinliğini korumaya çalışıyordu. Fakat bu adam deli güçlüydü! Hemen bir hile bulmalıydı. Ya da yardım çağırmalıydı. Ama yardım isteyecek kimsesi yoktu. Bu durumda gücüne asla güvenemezdi. Leo gülümsedi ve konuşmaya başladı.
-Neden bahsediyorsun, karizmatik abim benim?! Hehe. Ben asla o kadar tapılası bir ablaya elimi kaldırmam. Kaldıranı da asla affetmem! Benim tarzım bu. Bilirsin beni.
Leo içten içe korkuyordu. Ne diye bu kadar samimi davranmıştı. Kendi haline içinden gülüyordu. Yüzündeki kendine güvenen gülüşüyle Crisma'nın ne diyeceğini merakla bekliyordu. Crisma'nın anlındaki damarlar şişmişti.
-Hey velet... Benim sıcakkanlılığımı bana karşı mı kullanıyorsun?! Öldürdüğüm adamlardan hiçbir farkın yokmuş. İyi insanları kandırmaya çalışan kötü insanlardı onlar.
Leo'nun cildindeki altın taiden dövmelerin sayısı artmıştı. Leo boğuluyordu. Ciğerlerinin içine yeteri kadar hava çekmek için bütün enerjisini harcıyordu. Fakat havanin ciğerlerine ulaşırken geçtiği yolda sadece kılcal açıklar vardı. Birkaç saniye sonra ne yapsa boş olacaktı. Crisma, Leo'dan o kadar üst seviyedeydi ki onunla dövüşmesine bile izin yoktu. Tek yemişti yani. Crisma, Leo'nun sağında ve solunda altın taiden birer tane dev küp oluşturdu. Küplerin içinde akıl almaz miktarda tai bulunuyordu. Küpler yavaşça Leo'ya yaklaşıyorlardı. İkisi de Leo'yu içine alırsa Leo'dan geriye hiçbir şey kalmazdı! Leo düşünmeye başladı. Laneti... lanetini kullanmalıydı. Yani içindeki mühürlü gücü. Fakat bu güç Leo'nun kendisinden çok seviye üstündeki Crisma'dan kurtulmasını sağlayabilecek miydi?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battland Maceraları Vol. 2
AventuraBattland Maceraları'nı okumak için: https://www.wattpad.com/story/76321977-battland-maceralar%C4%B1 Her bölüm ortalama 300 kelimedir. Bu yer beklediklerinden çok daha farklıydı. Hem her yer, hem de hiçbir yere benziyordu. Büyük güçler ve tehlikeler...