Battland Maceraları Vol. 2

Bölüm 238: Canavar

Kızların olduğu grup mantar başlarının oluşturduğu adalardan yürüyerek meydana yaklaşmışlardı. Yume durdu ve yere oturdu.
-Heh, buradan meydan güzel gözüküyor. İbocuk'u Çifte Pandemonium Ateşleyicisi yaparken izleyebilirim.
Nao şaşkınlıkla sordu.
-Bizimle gelmiyor musun?
-Ühahahah, ben dövüşemem ki! Buraya gelmemin tek nedeni uzaktan izlemekti. Ben burada kalacağım.
-E rahat m-
Yuki, Nao'yu soğuk sesiyle böldü.
-Nasıl istersen. Bize yük olurdun zaten.
Nao, Yuki'ye kızdı.
-Biraz kaba oldu.
-Hayır. Bunu kendisi de biliyor.
Yume cebinden yuvarlak sarı cihazını çıkardı.
-Hadi Moşi, koltuğa dönüş!
Yume yeşilli sarılı tahtına oturdu. Yuki yürümeye devam etti.
-Hadi, Nao. Gidelim. Seni Askeri Ordu'nun tanklarından birine bırakacağım. En büyük desteği ordan sağlarsın. Leo da meydandaki savaşanların konumlandırılmasına göre Polis Ordusu'nun arkasından saldıracak. Bu uzun süre dikkati dağıtmaya yeter. O sırada silahlarınızla onlara saldırırsınız. Leo arkadan, siz önden bir kıskaç saldırısı olur. Hayvan Ordusu'nu da kolayca alt edebilecek ben, Hüso ve İbo var. Hümanoid Dörtlü'nün yeni başkana itaat edeceklerini düşünmüyorum.
Nao, Yume'ye el salladı. Sonra Yuki'ye döndü.
-Sen bu işten anlıyorsun. Ne dersen öyle olsun.
Yuki aşağı baktı.
-Nao. Birazdan oluşturacağım buzlu yolu takip et. Kaydırağa ulaşınca kay ordan. Askeri Ordu'nun arkasına ulaşacaksın. Üşümeye karşı bir şey bulursun sen.
-Bir dakika.
Yuki buzlu yolu oluşturdu. Nao'yu gönderdi. Kendisi de aşağı atladı. Aşağıda Hayvan Ordusu'nun eski başkanı Can'ın yirmili yaşlardaki bedeni vardı. Bir mantarın gövdesine halatla bağlanmıştı. Karşısında da kısa boylu, biraz kambur duran sarışın bir kız vardı. Kızın saçları çok yoğun ve sertti. Aslan yelesi gibiydi. Kızın boyu çok kısa olmasına rağmen kolları ve bacakları kalındı. Kafasının üstünden tüylü kulaklar çıkmıştı. Bir gözü saçlarıyla kapalıydı. Gövdesi ve belinden aşağısı uzun tüylerle kaplıydı. Elleri büyük ve tırnakları pençeler gibiydi. Uzun bir kuyruğu vardı. Çok korkunç bir canavara benziyordu. Kuyruğuyla Can'ın boynunu sıkıyordu. Canavarımsı kız kükreyip konuştu.
-Hümanoid Dörtlü'nün mühürlü olduğu dört küreyi topladım. Ne yapsam içinden dileklerimi gerçekleştirecek o ejderha çıkmadı! Hemen söyle, onları nasıl açığa çıkaracağım?!
Can konuştu.
-Asla öğrenemeyeceksin.
Canavarın yanakları doğal olmayan bir kırmızı renge kızarmıştı. Kükredi ve yanaklarından kuyruğuna elektrik gönderip Can'ı çarptı. Can sırıttı.
-Beni öldürmemelisin. Yoksa Hümanoid Dörtlü'nün kontrolünü asla ele geçiremezsin.
-Şerefsiz! Başka bir bedenin olduğunu biliyorum!
Canavar pençeleriyle Can'ın yüzünü dağıttı. Burnunu ve kulaklarını kopardı. Gözlerini oydu ve hepsini boğazına doldurdu. Sonra hırsını alamayıp kafasını ezmeye başladı. Ellerini şevhet içinde bacaklarının arasına götürmüştü. Sarı tüyleri kan yüzünden kıpkırmızı olmuştu. Can'ın kalbini çıkarıp emmeye başladı. Yuki iğrenmişti.
-Tch, insanlık dışı.
Canavar kız hızla arkasına döndü. Kanı yüzüne sürmüştü. Ağzında çiğnediği kalp parçası da yere düşmüştü. Kız salyalarını sildi. Yuki'nin iğrenmesi yüzüne yansımıştı. Kız Yuki'nin gökyüzü mavisi gözlerine bakıp şevhetle kıvranmaya başlamıştı. Yuki'yi yemek istiyordu. Kız Yuki'ye doğru yavaşça yürümeye başladı. Yuki sinirlenmişti.
-Ne kadar nahoş.
Elini savurmasıyla havanın donup dikenli bir buzdağı oluşturması bir olmuştu. Buzdağının dikenlerinin uçları canavar kızın boğazına ve göğsüne saplanmıştı. Yuki plazma halinde suyu kullanarak buzdan zeminin üzerinde leidenfrost etkisi sayesinde hızla kayarak canavar kızın arkasına geçmişti. Canavar kız sinirden kuduruyordu. Düşüncesizce Yuki'ye saldırıyordu. Yuki onun zayıf noktalarına buz sarkıtları fırlatıyordu. Canavar kükredi.
-Dinazorlar, saldırın bu kevaşeye!! Sonra da altı parçaya bölün!!!
Yuki'nin arkasından onlarca velociraptor gelmişti. Yuki onlardan kaçmak zorundaydı. Henüz Can'ın hayvanlarına saldırıp saldırmamak konusunda kararsızdı. Bir sağına bir soluna İki tane iki yüz metre uzunluğunda buzdan duvarlar oluşturdu. Ellerini plazma suyla kapladı ve duvarlara sürdü. Sonra kendini yukarı doğru leidenfrost efektiyle gönderdi. Bir insan railgunu yapmıştı. Fakat ayarını her zamanki gibi tutturamadığı için dayanılmaz bir ivmenin yükü üstüne binmişti. Aynı zamanda çok yükseğe fırlamıştı. Neyse ki Hümanoid Dörtlü'nün mühürlü olduğu dört cam topu kaçırmayı başarmıştı. Can'ın onlu yaşlardaki bedeni şu an meydana geliyor olmalıydı. Hemen onu bulup Hümanoid Dörtlü'yü Polis Ordusu'na karşı kullanmalıydı. Yuki yere düzgünce inebilecek miydi?