"Mesafeler değil hisler uzak."
Eğer dayımı dinleyip bir ev arkadaşiyla kalsaydım , ondan kira almaz , karşılığında şu sabah-sabah başımda ötüp duran alarmı camdan aşağı fırlatmasını isterdim. Ya da çamaşırları makineye tıkarken renklerine ayırmasını , ya da yemek yapmasını bla bla bla. Herneyse dostlarım. Bunları isteyemem çünkü tabiri caizse mal olduğum için büyük sözü dinlemez ve burnumun dikine giderim çünkü neden gitmeyeyim ?
Alarmı kapatıp, yaratıcı küfrler eşliğinde lavaboya girdim . Aynada kendime bakıp yaramazca gülümsedim . Saçlarım asla karışmıyor , birbirine girmiyor , yüzüm abuk subuk bir hal almıyor aksine gayet dinç ve güzel gözüküyordum . Avuçlarımi doldurduğum soğuk suyu yüzüme vurduktan sonra kendimi daha iyi hiss etdim . Aslinda soğuk sudan nefret ederim. İşimi bitirdikten sonra ayaklarımı sürükleyerek mutfağa girdim. Lütfen saçmalamayın kahve filan yaptığım yok . Ben batılı değilim , Kafkasyanın bağrından kopup geldim . Bu yüzden kendime güzel bir çay demledim . Eh en azından güzel yapabildiğim bir şey var.
Kahvaltımı yapıp , çayımı yudumladiktan sonra hızlıca hazırlanıp aynada son kez kendime baktım . Saçlarımı açık bırakıp , hafif nude tonlarında bir makyaj yaptım. Koyu yeşil gözlerim ve doğal sarı saçlarımla gayet hoş gözüküyordum . Beyaz bir kot pantolon ve zümrüt yeşili bir bluz giymiştim . Havalar yavaştan soğumaya başladığı için çantama bir hirka tıkdım. Evet TIKDIM . Babetlerimi de giyip hızlıca evden çıktım . Taksi durağı oturduğum apartmana yakın olduğu için biraz yürüdükten sonra varmıştım .
Durağın önünde sabah-sabah elinde sigarasıyla oturan Sinan abiyi görür görmez el salladım . Beni görür görmez sigarayı bırakıp anahtarlarını aldı. Sinan abi 40-larin başında orta boylu hafif göbekli karayağız bir adamdı . Her sabah beni okula taksiyle götüren oydu .
" Günaydın Sinan abicim. "
Yüzümde her zamanki gülümsemeyle onu selamladım.
" Günaydın Sofya kızım . Her zamanki vaktinde geldin yine. 1 dk bile şaşmıyorsun maşallah. Bizim haylazlari okula gönderene kadar canımız çıkıyor . "
"Eee dakiklik benim için herşeydir ."
"Öyle öyle. ee atla bakalım götürelim seni bir an önce okula. "
İkiletmeden hemen on koltukta yerimi aldım . Arkada oturmayı sevmezdim . Hem ön koltukta yol boyu Sinan abiyle siyasetten, ekonomiden sohbet etmek varken neden arkaya geçeyim ?
Sabah kalkar - kalkmaz Umut'u aramak istemişdim ama daha sonra gönlünü almak için yüz yüze görüşmek daha doğru olur diye düşündüm.Okuldan sonra gidip görmeliydim kesinlikle.
Okulun önüne vardığımız da Sinan abiyle vedalaşıp içeri girdim . Dersin başlamasına 17 dk vardı . Her zamanki gibi erken gelmiştim. Sınıfa girdiğimde çocukların yarısından çoğunun olmadığını gördüm . Mor saçlı İdil kızımızsa burdaydı. Benim gibi erkencilerdendi o da. Beni görünce gülümseyip ayağa kalktı. Seke seke gelip boynuma kollarını doladiğinda O₂ eksikliğinden öbür tarafı boylaya bilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hisset Yeter ♧
Teen FictionBakü'den büyük umutlarla Istanbul'a gelen Sofya'nın hayatı , görme engelli Umut'la tanıştıktan sonra tamamen değişir. Onları ne bekliyor olabilir sizce? Çoğu kişinin sahip olamadığı sıkı bir dostluk mu? Yoksa kendilerinin bile farkında olmadıklar...