" Kimi gerçekler kabullenildikten sonra ölüm gibidir; Hatırlamak ise mezardaki duygularına toprak atıp derinlere unutmamak üzere gömmektir. "Yaz yağmuru.. En sevdiğim şeylerden biriydi. Güneşin parlak ışığına rağmen saçlarımızı ıslatan hafif yağmur tanecikleri.. Korunmak için birlikte aynı cekete sığındığımız yağmur taneleri .
Viyana'nın yaz yağmuru bizi Aziz Stefano Katedrali'nden çıkarken yakaladı. Viyana'nın hatta Avusturyanin en önemli yapılarından biri olan bu gotik mimariyi ziyaret etmek bizim için oldukça eğlenceliydi .
Viyana'nın eşsiz manzarasını izlemek için tam tamına 343 basamak çıkarak kulenin tepesinde kendimize yer edinmiştik. Içerisi tarih kokan bu Katedralin, tepesinden izlenen manzara da bir o kadar güzeldi.
Altın ve kıymetli taşlardan yapılmış dini eserler, eski zamanlardan kalma dini kalıntılar, kitaplar ve el yazmaları katedral hazinesini oluşturuyordu. Ayrıca katedral içerisinde İmparator 3. Friedrich'in 8 ton ağırlığındaki məzarını da görmüştüm . Tarih seven biri olarak benim için oldukça anlamlıydı. Umut'un etrafındakileri merakli gözlerle izlemesi , ve yeni doğan bir bebek gibi gözlem yapması kalbimi ısıtıyordu . Onu merakli ve mutlu görmek bana kendimi değerli hissetdirmişdi.Katedralden çıkarken başlayan yağmur ise bizi gafil avladı. Bir anda kendimi Umut'un ceketine sarılmış koşarken buldum. Koşarken atdiğimiz kahkahalar Viyana sokaklarında yankılanıyordu.
Nereye gittiğimizi bile bilmiyor , sadece neşeli iki çocuk gibi koşuyorduk. Bir anlığına sanki tamamen bambaşka insanlardık. Sanki hiç bir derdimiz yoktu ve bütün sorunlar bir anlığına uçup gitmişti .
Hafif rüzgar güneş sarısı saçlarımı savururken kendimi tazelenmiş hissetdim." Ayh Umut dur lütfen nefes almam lazım . Çok koştuk .."
" şşş iyi misin ? Sofia ?"
" İyiyim sevgilim de böyle kahkahalarla nereye koşuyoruz acaba söylermisin ?"
" İnan bana düşünmedim . Kendimi anın büyüsüne kaptırdım sanırım " dedi dolu dolu gülümseyerek .
" Yakındaki kafeye gidelim. Yağmur dinene kadar orda ısınırız biraz. "
" Doğru. Hadi gel acele edelim. Saçların sırılsıklam olmuş . Üşüyormusun? "
" Ah hayır. Aksine oldukça dinç hissediyorum. Gel hadi. "
Sıkıca kenetlenmiş ellerle kafeye doğru koştuk. Vintage tarzı tatlı bir yerdi burası. Içerisi bizim gibi yağmurdan kaçmış gençlerle doluydu.
Hemen boş bir masa bulup oturduk. Sıcak çikolata siparişi vermeyi de eş geçmedik tabi. Ortam o kadar güzeldi ki.. Dışarda yağan yağmurun gürültüsü , mekanda gençlerin kahkahaları , fısıltısı, kafenin rengarenk ışıklandırması..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hisset Yeter ♧
Teen FictionBakü'den büyük umutlarla Istanbul'a gelen Sofya'nın hayatı , görme engelli Umut'la tanıştıktan sonra tamamen değişir. Onları ne bekliyor olabilir sizce? Çoğu kişinin sahip olamadığı sıkı bir dostluk mu? Yoksa kendilerinin bile farkında olmadıklar...