Bölüm 11

287 27 81
                                    

  Aile, kralların bile giremediği bir kaledir.

  Aile, kralların bile giremediği bir kaledir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Merhaba arkadaşlar. Bu bölümde diologların hepsini türkçe yazacağım. Çünkü bazı okurlar Azerbaycan türkçesini anlamamış ama bu sadece tek bir bölümlük. İlerde Azerbaycan türkçesinde anlamadığınız kelimeler olursa paragrafa yorum yaparak sora bilirsiniz.)

Sıcak bir aile karşılaşamasından sonra akşam yemeğine kadar dinlenmek için ikinci kattaki odama çıktım. Dayım henüz eve gelmemişti. Küçük teyzem Sevinç beni görür-görmez sımsıkı sarılıp, her zamanki anne sıcaklığını hiss etdirdi. Keza kızı ablam olarak gördüğüm Nilay da öyle. Dayımın iki yaramaz oğlu Adil ve Anarsa tabiri caizse üzerime atlamıştı. Yengem Yasemin nazikce bana sarılıp hoşgeldin etse de büyük teyzem yine asık suratıyla laf sokmaktan geri durmamıştı. Aslansa hepimizle bir güzel dalga geçip telefonuna gömülmüştü.

Ellerimi başımın altında birleştirmiş tavanı seyr ederken odamın kapısı açıldı. Nilay her zaman ki gibi kapı çalma adetinden bihaberdi.  Yüzünde kocaman gülümsemesiyle yatağa çöktü.

" Gelir gelmez çöktün yatağa koala gibi . Kalk aşağıya inelim. Dayımda gelir şimdi."

" Sadece biraz dinlenmek istemiştim. İnelim hadi."

yataktan kalmak üzereyken elimden tutarak , endişeli bir ifadeyle sordu.

" Sofia bir sorun yok değil mi? Burda olduğuna mutlu değil gibisin?"

" Ne?! Delimisin olur mu öyle şey? Hayvan gibi özledim hepinizi. Bazı sıkıntılarım var. Anlatırım sonra olur mu?"

" Tamam güzellik kalk hadi.)"

Beraber aşağıya inip yemeklerin hazırlanmasına ve sofranın kurulmasına yardım etdik. Teyzemle Yengemin tatlı atışmalarını , Nilayın bitmek bilmeyen dedikodularını dinlerken kısa bir süreliğine Umut'u ve ona olan karşılıksız aşkımı unutmuştum. İçimdeki sıkıntının azıcık dindiğini fark etdiğimde eve dönmenin doğru karar olduğuna emin oldum. 

Mutfakta oturmuş koyu bir sohbete öncülük ediyordum. Bizimkilere Türk toplumuyla aramızdakı farkları anlatırken beni ilgiyle dinliyorlardı. Çalan kapı ziliyle sohbeti yarım bırakıp kapıya koştum. Dayım gelmişti eminim. Kapıyı açar açmaz kollarına atıldım.

" Dayıcım..."

"Kızım, güzelim benim . Evine hoşgeldin. "

"Hoşbuldum hoşbuldum geç hadi " Kapıdan çekilerek içeri geçmesine müsade ettim. 

Üniformasının ceketini çıkarıp koltuğun üzerine bıraktı. Ev halkıyla da selamlaştıktan sonra koltuğa oturup beni yanına çağırdı. Vakit kaybetmeden kollarının arasında yerimi aldım. Dayım benim manevi babamdı. Bana dedemden sonra o huzuru veren tek insandı. Saçlarımı usulca okşayıp gülümsedi. 

Hisset Yeter ♧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin