Bahar...
Düğün günü.
Nikah masasının arkasında ki paravandan dolayı sahnedekiler olanları göremiyorlardı. Davetlilerde Sahneye dikkat kesildiklerinden yaklaşan tehlikeyi fark edemiyorlardı. Ali dişlerini sıkarak seslendi:
“Abi ne yapacağız adamlar geliyor buradan sıksak bir sürü insan var. Yaklaşmalarını beklesek illaki birilerine sıkacaklar.”
“ Ali nerede bizim çocuklar bu adamlar nereden girdi içeri!”
Tam o sırada başının üstünden geçen kurşunun vızıltısını duydu Sedat. Gözleri sahneye kilitlendi kimin düşeceğini bekliyordu çaresiz. Ama o sırada açıklık alandan yaklaşan adamlardan birinin yere düştüğünü gördü. İki üç dört beş açıklıkta ki adamların her biri yere düştüğünde ormanlık alandan komando kıyafetli adamlar birer gölge gibi yanlarında belirip cesetleri ormana sürükledi.
Bir iki dakika içinde ortalıkta kimse kalmamıştı. “Abi kimdi onlar bizden değillerdi.” Dedi Ali. Sedat ilerde açıklığa bakan Mehmet Komiseri fark etti oda en az kendisi kadar şaşkındı. Demek ki polisden de değillerdi. Mansur ortamda ki gerginliği fark etmiş Sedat’ın gözlerinin içine bakıyordu. Sedat bir baş hareketiyle sorun yok dedi. Beline silahını yerleştirip ceketinin eteklerini arkaya doğru itip yerine oturdu. Ali’de aynı şekilde yerine oturmuştu ama bakışları bir atmaca gibi içeriyi tarıyordu. “Abi içeride bir sürü sivil var. Mehmet komiser yalnız gelmemiş anlaşılan. Bir dakika… Abi Hikmet’in yüzüne bak!”
Sedat başını çevirip Hikmet’in olduğu yere bakınca adamın suratının bembeyaz kesildiğini gördü. “Vay şerefsiz demek o yollamış katilleri. Hikmet… Bittin sen…” Adam Sado’yu duymuş gibi korkulu gözlerini ona çevirdi ve bir adım geriledi. Bir adım yeterli gelmeyince hızlı adımlarla bahçeden çıktı.
“Kaç bakalım çakal. Aslanın hükmünden kurtulabiliyor musun?”
Sedat Hikmet’in hesabının alınmasını aklına not ettikten sonra sahneye yöneltti bakışlarını. Demek ki bu Esved oğlanı ondan başka koruyan birileri daha vardı. Her kimse Sedat nasıl olsa öğrenirdi. Şimdi nikahı izleyecekti ama hep tetikte olarak.
<~~~~~ >
“Siz Lumina Rana Atahan, Esved Baransel’i eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?”
Lumina gönlünü bağladığı adama baktı. Endişeli gözlerle ona bakıyordu. Nasıl evet demezdi ki. Onun için ateşlerde yürü deseler gözünü kırpmazdı. Hem dün gece öğrendiklerinden sonra ancak ölüm ayırırdı onu Esved’den. Ölse bile hayalet olur bir yolunu bulup gelirdi göz nurunun yanına. Kelimelerin yetemeyeceği kadar seviyordu Esved’i Lumina. Kalbine sığmayacak kadar çok seviyordu.
Mikrofona eğilip “Evet!” diye bağırdı. Kalabalıktan neşeli kahkahalar yükseldi bir anda. Esved’in gözlerinde ki endişe bulutları dağılmış gökkuşağı açmıştı gece karası gözlerinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESVED
AdventureEsved; Karanlıkla sarılmış bir adam.... Lumina; Işığın içindeki parıltılar kadar saf bir kadın.. Hak etmediği birşeye el uzatmak bütün dinlerin ortak günahıyken.. Cehenneme birinci sınıf bileti olan bir adam bunu umursar mıydı? Umursamadı Esved...