13. Öpücük~

49.8K 2.4K 116
                                    

      Mansur, Esved’i almaya gittiğinde daha kapıdan girerken güvenlik görevlisinin farklı olduğu çarptı ilk olarak gözüne. Orada çalışan üç kişiden biri değildi. Başka kimse yoktu kayıtlarda. Sadece üç kişiydiler kontrol etmişti tek tek. Kata çıktığında uzun boylu hasta bakıcıyı gördü sonra. Ayaklarında klasik deri ayakkabı olması garipti. Sonra o gözlüğü burnunun ucuna iğreti bir şekilde yerleştirilmiş doktor çıkmıştı karşısına. Saçma sapan sorular sorup oyalamaya çalışıyordu onu. Adamın elleri hiç de doktor eli gibi değildi.    Önlüğü de ona iki beden büyüktü sanki.

      Adamı orada bırakıp rüzgar gibi koşmaya başladı Esved’in odasına. Kapıyı ittirip içeri girdiğinde gördüğü manzara bütün kabuslarının ayaklanmış hali gibiydi sanki. Bir hamle de Esved’in üzerine çöreklenmiş adamı savuruverdi duvara. Önce arkadaşına baktı. Göğüs bölgesinde kan vardı ama belli ki yaraları kanamıştı. Onun iyi olduğunu anladığı an sarıldı boğazına. Orada öldürecekti adamı ama Esved durdurmuştu onu. Yine gülümsedi istemsizce. Genellikle Esved adamlara girişir o zorla alırdı elinden. Roller değişmişti bugün.

  

     “Lumina gelecek.” demişti Esved yavaşça…  “O adam kim bilmiyorum. Ender Malik’in selamı var dedi sadece. Buradan götür onu. Adamla işini hallet. Sonra bana neler olduğunu bir bir anlatacaksın Mansur!”  Gözleri gece kadar karanlıktı yine Esved’in. 

Adamı oradan alıp bu eski depoya getirmişti Mansur. Konuşturana kadar ne kadar siniri varsa hepsini bu adamdan çıkarmıştı saatlerce.

Bir kere daha vurdu adamın çenesine. Her söylediği kelime de biraz daha hiddetleniyordu.

Adamdan çok kendine. Cansız bir şekilde önüne düştü başı adamın.  Yine kendinden geçmişti anlaşılan. Aslında bu kadar  dövmesine gerek yoktu. Söyleyeceğini söylemişti zaten. Ama birisinden çıkmalıydı bunca olayın acısı. Histerik bir şekilde güldü. Esved olsa “Aynı bana benzedin be Hekimoğlu!” der dalga geçerdi onunla.

E ne demişler ya huyundan ya suyundan…

Öğrenmesi gerekeni öğrenmişti. Artık burada işi kalmamıştı Mansur’un.  Telefonunu çıkarıp numaraları çevirdi. “Paketi alın.”

~~~~

“Ulan Masur! Oğlum ne haller oldu sana! Adamı indirelim diyorum olmaz diyorsun! Oğlum adam kır evini yaktı diyorum sana! Bak bu adam çok pislik çıkaracak başıma. Sıkalım bitsin. Kardeşini satan adamı numunelik mi yaşatıyoruz Hekimoğlu!”

 “Sophia… Abime dokunma yeğenime yazık dedi Esved! Söz verdim sözümden dönmem bilirsin. Hem başka türlü binmiyordu gemiye. Bırakacağız yaşayacak Esved!”

“Hay ben senin sözüne de aşkına da Hekimoğlu. O adam daha büyük bir pislik yaparsa önce seni vuracağım andım olsun! Hayır kıza açılabilseydin içim yanmayacaktı. Kız sana tafrayı bastı gitti. Hey gidi koca dağlar. Koskoca Hekimoğlu minik bir hatunun karşısında dut yemiş bülbüle döndü!”

“Esved! Yeter lan. Yeter! Kalp benim ömür benim can benim lan!”

“Değil Hekimoğlu değil. Senin kalbinin yarısı benim bedenimde atıyor!”

 

~~~~

“Affet beni… “dedi Mansur boşluğa doğru. Arabanın hızını biraz daha arttırdı. “Beni öldürse kılımı kıpırdatmazdım ama kan kardeşime dokunmayacaktı Sophia…”

          Lumina boğazın gözlerine yaşattığı o muhteşem şöleni izliyordu sessizce… Esved de Lumina’yı. Biliyordu Lumina, Esved’in bakışlarının üzerinde olduğunu. Her bir zerresi hissediyordu bakışlarını. Küçük küçük kıvılcımlar bırakıyordu gözleri değdiği yerlere…  Kalbi dış görünüşünü yalanlarcasına çeperini kırmak istermiş gibi çırpınıyordu. Ne de güzel bakıyordu gözleri. Öyle açık öyle duru… Gece karası olduğu belirdi birden. Kovdu hemen aklından o anıyı Lumina. Bu Esved’di onun istediği. Unutacaktı diğerini. Gerekirse ona da unutturacaktı diğer Esved’i. Yoksa yaşayamazdı artık…

          Bu sabah olanlar iyice pekiştirmişti düşüncelerini Esved’in.  Anlattıklarının arkasında balçıktan bir geçmiş yatıyordu emindi artık. Ama nasıl öğrenecekti bilemiyordu. Bir de Lumina o kadar güzel bakıyordu ki gözlerine… Hatırlamak istemiyordu. Çünkü içinden bir şey fısıldıyordu ona her vakit. “Eskiye dönersen istemeyecek seni…” 

           Ama hatırlamazsa hiçbir zaman tam bir adam olamayacaktı. Yüklemini kaybetmiş bir cümle gibi… Nereye gittiği belli olmayan,  anlamsız, kararsız.  Uzanıp elini tuttu kadının. Minik elleri sanki elektrik  çarpmış gibi titredi avucunun içinde. Gözlerini dikti içinin en kuytusuna. Kalbi akıyordu bu kadına. İçinden çağlayan pınarların sesini duyuyordu. O gözlerden geçip yüreğine dokunmak istiyordu. Onun olsun kimse ulaşamasın tertemiz kalsın istiyordu.

       Kendisine doğru çekti ona ait olanı. Gözleri kilitlenmişti hedefine. Mecburdu, dokunmalıydı abı hayat sunacak bu deva çanağına. Kızın büyüyen gözlerine aldırmadan iyice yaklaştı ona. Nergis kokusu geliyordu burnuna sıcak mayhoş… Mest oldu içinde bir yerler. İlk önce dokundu usulca. Ürkütmekten korkar gibi… İncitmekten korkar gibi… Ama bilemedi o dudaklar abı hayat değil meğer en acı baldıran zehri gibi saracaktı içini. Titredi içinde bir yerler. Kalbi miydi? Bilemedi…

     Adam elini tutunca kadın irkildi istemeden. Ateş almıştı tuttuğu yer. Sonra sakinleştirdi kendisini. Bu eski Esved değildi. Uzansın istiyordu ona. Sarsın istiyordu bedeninin çam kokusuna yüreğini, benliğini.  Sanki duymuş gibi adam çekiverdi yanına vücudunu. Acaba biliyor muydu gönlü vücudundan önce varmıştı boynunun en kuytusuna…

      Bir yudum aldı dudaklarından… Sadece bir yudum… Ama sanki bedeninde ne kadar yaşam belirtisi varsa dudaklarından akıvermişti adama. Yok olmuştu kadın. Hiç var olmuş muydu sanki. Adam ona dokunmadan önce yaşamış mıydı gerçekten? Yarımmış gibi hissediyordu. İçinde bir yerlerde düğün halayları çekiliyordu. Yarım olan tamamlandı! Gün geceye kavuştu! Olmaz denilen oldu! Diye naralar atıyordu tellalalar.

Lumina’nın yüzüne bakarken gözüne gönlüne beynine kalbine kazırken her kıvrımını birden başka bir yüz beliriverdi önünde Esved’in. Lumina’ydı yine bu yüzün sahibi. Ama şimdinin aksine korkarak bakıyordu. Dudakları titriyor bedeni bir yaprakmışçasına dalgalanıyordu. Bir fısıltı duyuldu dudaklarından…

“Öl..dür Beni!”

~~~~~

Resmi olarak yarın olmuş durumda o nedenle bölümü yolluyorum :)

Yorumlar ve oylar için çok teşekkürler bir kez daha İthafımız @NehirErdem7 ye. Sadece adı yeterli sanırım başka söze gerek var mı ?

ESVEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin