Lumina bütün gün koşuşturup durmuştu ama sonunda bütün hazırlıklar tamamlanmıştı. Şimdi tek eksik kapıdan girecek gece gözlüsüydü. Heyecandan eli ayağına dolanıyordu. Formaliteden olsa bile Esved’in onu isteyecek olması kalbini minik bir kuş gibi çarptırıyordu.
Abisi son derce huzursuzdu onun aksine. Dizi elektrik akımına tutulmuşçasına titriyor,parmaklarıyla masada ritim tutup duruyordu. Gözlerinin arada Umut’a takılıp kalması da gözünden kaçmıyordu Lumina’nın. Umut… Adı gibi sıra dışı bir kızdı o. Abisiyle evden adımını içeri attığından beri sanki yıllardır bu evde yaşıyormuş gibi hemen işe koyulmuştu.
Ortalığı toparlamış, yapılacak ikramların hazırlanmasında yardım etmiş en son olarak da Lumina’nın giysi seçimine yardım etmişti. Mavi gözleri muzip ışıltılarla parlarken yan gözle abisini süzüyordu şimdi. Lumina bu güzel kızın abisinin kalbine derman olmasını diledi.
Gözleri yeniden abisine takıldığında sıkıntıyla iç çekti. Esved ile abisinin iyi anlaşması çok önemliydi Lumina için. Hayatının iki önemli erkeği eğer birbirleriyle anlaşamazlarsa hep bir yanı eksik kalacaktı. İki denizin kıyısında kalmış bir sahil gibi kumları bir o tarafa bir bu tarafa savrulup duracaktı.
Çalınan zilin sesiyle istemsiz bir şekilde ayağa fırladı Lumina. Kapıya doğru gitmek için hamle yaptığında abisi onu eliyle durdurdu ve kendisi kapıya doğru ilerlemeye başladı. Lumina buz gibi olmuş ellerini ovuştururken, Umut yanına gelerek ellerini tuttu. “Sakin ol… Her şey çok güzel olacak…”
Kırık bir tebessümle kıza dönüp cevap verecekken bedeninde o tanıdığı ürpertiyi hissedip hızla arkasını döndü.
Tüm hücreleri ayaklanmış bedeni karşısında ki adama doğru rüzgarın önünde ki bir yaprak misali çaresiz sürükleniyordu. Yerinde kalabilmek için bütün gücünü kullanmak zorunda kaldı. Yoksa Abisini Besim Baba’yı Mansur’u Umut’u hiçbirini umursamadan kendisini Esved’in kollarına atması işten bile değildi.
Esved illerinde de Lumina’dan farklı havalar esmiyordu o sırada. Kapıyı açanın o olmasını beklerken abisinin sirke satan suratıyla karşılaşmanın verdiği sıkıntı Lumina’yı gördüğü an yerini tarifsiz duygulara bırakmıştı. Genç kız her an kollarına atılacakmış gibi ona bakarken o içinden sessiz dualar ediyordu Allah’a. Bu ahuyu ona bağışlaması için.
Usulca kızın yanına yaklaşıp elindeki çiçekleri ona uzattı. Çiçeklerin üzerinden birbirine uzanan parmaklarından vücutlarına yayılan o kekremsi his ikisinin de acı bir nefes çekmelerine sebep oldu. Orada o anda sonsuza kadar birbirlerine bakarken kalabilirlerdi. Başka hiç kimseye ihtiyaç duymadan gözlerinin hapsinde ömürlerinin sonuna kadar kalabilirlerdi… Ama Laysender’ın bunu izin vermesi pek olası değildi.
“Esved buyurun oturun lütfen.”
Besim Bey ortada, Esved ve Mansur iki yanında oturmuşlardı. Lumina kapının yanında ayakta dikiliyor Umut’sa Laysender’ın yanında oturuyordu da neden orada oturuyordu kendisi de anlam verememişti.
Besim Bey bir iki beylik cümleden sonra asıl konuya girdi.
Laysender oğlum sebebi ziyaretimizi biliyorsun. Bu iki genç aralarında anlaşmış bize de onlara ön ayak olmak düştü. Allah’ın emri Peygamberin kavliyle kardeşin Lumina’yı oğlum Esved’e istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESVED
PertualanganEsved; Karanlıkla sarılmış bir adam.... Lumina; Işığın içindeki parıltılar kadar saf bir kadın.. Hak etmediği birşeye el uzatmak bütün dinlerin ortak günahıyken.. Cehenneme birinci sınıf bileti olan bir adam bunu umursar mıydı? Umursamadı Esved...