Geçmişte bir Gün,
İlk olarak kulağına bir kapının kapanma sesi ulaştı. Yavaş yavaş diğer sesleri de fark etmeye başladığında, göz kapaklarını zorlamaya başlamıştı gün ışığı. Neredeydi? Ne durumdaydı? Gözlerini açtığında sonu olduğunu düşündüğü cehennemin alevleri mi karşılayacaktı onu? Düşmüştü , son hatırladığı, soğuk sular onu sararken soğuk kollarına, gözlerinde dalgalanan Nefesinin yüzüydü. Korkunun ecele faydası yok değil mi? Gözlerini açtı usulca…
Gözlerini açtığında bulanık beyaz bir duvar karşıladı onu. Birkaç kez gözlerini kırptıktan sonra bulanıklığı gitti, beyazı kaldı. İlk başta anlamadığı bir farklılık vardı gözlerinde. Sanki görüşü değişmişti. Halsizce kaldırdı kolunu, sanki sıra dağlar dizilmişti kollarına. Sol gözünün üzerine gelince, bandaja değdi parmakları. Gözünde bandaj olduğuna göre cennet veya cehennemde değildi. Ölüm bir kez daha kabul etmemişti onu. Cezası yine bitmemişti anlaşılan.
Usulca doğruldu yerinde, başı döndü ilk an ama yılmadı Esved. Kolunda ki serumun izin verdiği ölçüde dik bir şekilde oturdu yatağa. Etrafında ona tanıdık gelebilecek bir şey aradı ama bulamadı. O düşünceli bir şekilde etrafı incelerken , açılan kapıdan içeri giren hemşireye takıldı bakışları. Onun yatakta oturduğunu görünce hemşirenin yüzünde güller açtı bir anda. İnsana güven veren bir yüüz vardı.
“Uyanmışsın! Kendini nasıl hissediyorsun?”
“Ben..” tek bir kelimeyle sanki boğazı yırtılıyormuş gibi hissetti Esved. Hemşire anlayışlı gözlerle hemen bir bardak su doldurup elinden bırakmadan Esved’e içirmeye başladı. Esved bardağı tutmaya çalıştığında ise elini nazik bir şekilde tutup yatağa bıraktı.
“Sen şimdi bir anda çok su içersin. Ufak yudumlar alman lazım. Yoksa miden bulanır. Oldu mu?”
Kadın sanki küçük oğluna anlatır gibi kelime kelime anlatmış ve yüzüne anlayışlı bir ifade yerleştirmişti. Esved, birkaç yudum daha aldıktan sonra sırtını yastığa dayadı. Tüm vücudu isyan bayrağı çekmişti.
“Adını hatırlıyor musun?”
“Esved… Esved Baransel”
Kadının kahve gözlerinde periler uçuşmaya başladı bir an sonra.
“Oh çok rahatladım. Her hangi bir hafıza kaybın yok demek ki. Demek adın Esved, memnun oldum ben de Özge. Pekala Esved, Ailen ya da ulaşmamızı istediğin birisi var mı?”
“Ben... yani ne oldu bana? Ne zamandır buradayım? Hangi aydayız?”
Esved’in sıralı sorularıyla kaşları çatıldı kadının. Nasıl anlatacaktı bu güzel adama olanları. Derin bir nefes çekti. İşini çok seviyordu kadın. Ama en zor anlarından biriydi bu anlar. Acaba gözünde ki bandajı fark etmiş miydi? Derin bir nefes alıp, yatağın yanındaki sandalyesine oturdu. Burası onun mekanı gibi olmuştu. Bu yaralı civan hastaneye getirildiğinden beri Özge Hemşire baş ucundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESVED
PertualanganEsved; Karanlıkla sarılmış bir adam.... Lumina; Işığın içindeki parıltılar kadar saf bir kadın.. Hak etmediği birşeye el uzatmak bütün dinlerin ortak günahıyken.. Cehenneme birinci sınıf bileti olan bir adam bunu umursar mıydı? Umursamadı Esved...