Mansur karşısında oturan adama baktı bir süre Esved, ne kadarını hatırlamıştı. Bacak bacak üstüne atmış, kuzguni bakışlarla onu izleyen bu adam, onun tanıdığı eski Esved’e o kadar çok benziyordu ki… Geçmişine açılan kapıyı aralamış olmasının ihtimali , bir buz kütlesi gibi dolaştı teninde… Aklında eski günlerden sahneler belirirken kaçacak bir yol aradı çaresiz. Ama Esved’in gözleri “oyun bitti” der gibi bakıyordu.
“Evet Mansur Hekimoğlu… Seni dinliyorum. Bana Lumina’yla karşılaştığım gün ile ilgili yalan söyledin. Efsun’dan kız kardeşimden bahsetmedin. Ama o günü hatırladım. Daha önce de annemi kaçıran adamları da hatırladım. Şimdi aileme ne oldu?”
Araf’ta kalmak böyle olsa gerek diye düşündü Mansur. Hatırlamıştı Esved ama kardeşlerini elleriyle öldürdüğünden haberi yoktu. Anlatsa… Kardeşinin alnına dayanmış tetiği çekmek istemiyordu ki… Anlatmasa… Esved bugün yarın tamamen hatırlayınca ne olacaktı. Onu yalan söylemekle itham eder yanında istemezse ne yapardı Mansur?.
Mansur’un adalet kefesi yine Esved’den yana ağır bastı sonunda. Her zaman olduğu ve her zaman olacağı gibi…
“Esved, sen benim kardeşimsin. O an geçmişinin acı hatıralarını hatırlatmak istemedim. Aileni o olayla birlikte kaybettin. Hepsini…”
“O şerefsizler hepsini mi öldürdü?”
Derin bir nefesle birlikte cevapladı Mansur: “Evet…”
“Peki bunu benim aileme yapanlar, onlar cezalarını çektiler mi?”
“Babanın baktığı bir dava ile ilgiliymiş her şey. Daha sonra sen on sekiz yaşındayken adamları bulup hesaplarını kestik. Artık kimseye zarar veremeyecekler…”
Yüzyıllar kadar uzun bir süre bakışlarını sabitledi Esved. Yada sadece bir dakika sürmüştü. Kimbilir… Yavaşça yerinden kalktı ve kapıya doğru ilerledi… Kapının kolunu kavradığında arkasını dönemden seslendi:
“Eğer yine benden bir şeyler sakladıysan Hekimoğlu… Hatırladığım ilk an sen artık hayatımda olmayacaksın…”
Sözler ruhunda yankılanırken her birini yüreğine sakladı Mansur. Kardeşi ona hayatımda olmayacaksın demişti. Ama bilmiyordu Esved, Mansurun nefesleri Esved’le beraber sayılmıştı…
<< ~~~~~ >>
Çalan zille beraber ayağa kalkmış içeri girecek kişiyi bekliyordu Sophia. Lumina’nın neşe içinde parıldayan mavilerini gördüğünde yüzüne bir gülümseme yayıldı. Lumina boynuna sarıldığında, “bu kızın içindeki iyilik benim ruhuma bile iyi geliyor” diye düşünüyordu.
Karşılıklı koltukların kurulduklarında Sophia yardımcısına iki kahve getirmesini rica etti. Konuşmaları bittiğinde kırk yıllık hatırı olacak bu kahvenin, sohbetin yanına çok yakıştığını düşünecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESVED
AvventuraEsved; Karanlıkla sarılmış bir adam.... Lumina; Işığın içindeki parıltılar kadar saf bir kadın.. Hak etmediği birşeye el uzatmak bütün dinlerin ortak günahıyken.. Cehenneme birinci sınıf bileti olan bir adam bunu umursar mıydı? Umursamadı Esved...