Yoksa?

908 11 0
                                    


'Hadi yıkanalım bir saat sonra okula gitmem gerek' kapıdan gelen anahtar sesini duymuştuk ben henüz lafımı bitirmeden. Ben biraz paniklerden Efe giyinmeye başlamıştı. 'Kızlara duşta olduğunu söylerim, otele dönmeliyim benimde bir iki işim var akşam tekrar buluşuruz?'

'Olur tamam haberleşiriz a- ama nasıl?' telefonu bende yoktu bu düşünce beni o an üzse de telefonumu alıp numarasını girmişti. Üstünü giyinmeyi bitirdiğinde Zeynep'in bana seslendiğini duymuştum. Odamdaki küçük banyoya gitmeden öpmüştüm yanağından minicik. Suyu açtığımda 'duştayıım' diye seslenmeyi unutmamıştım. Efe'nin çoktan söylediğini bilmeme rağmen. Mutlulukla dolan bedenimi suyun altına bıraktığımda gideceğim dersin bile bana güzel geleceğini hissetmiştim.

~Efe'nin ağzından~

Sadece Zeynep gelmişti. Ona Arya'nın duşta olduğunu söyleyip, kısaca vedalaşıp evden çıkmıştım. Bir an önce bende yıkanmak istiyordum. Otele vardığımda yaptığım ilk iş o olmuş sonrasında belime havlumu sıkıştırıp yakmıştım sigaramı. Amerika'da kalan teyzem ve kuzenimi arayıp onlara iyi olduğumu haber vermiştim. İkiside döneceğimi düşünüyor, ondan buraya gelmemin üstünde durmuyordu. Fakat ben işlerimi burada ayarlamaya çalışacaktım. Sevdiğim kadından bir kez daha ayrı kalmaya dayanamazdım. Bu hayat hep elimden almıştı sevdiklerimi bu sefer bunu değiştirmeye kararlıydım.

Altıma rahat bir eşofman geçirip oturmuştum bilgisayarımın başına. Arya varken içmediğim sigaraların hakkını veriyordum bir yandan. Bir ay burada durup geri dönmem gerekliydi işlerimi halletmem için sonrasında hemen geri gelecektim bu yüzden Arya'ya henüz haber vermemiştim. Çok az uyuyabilmiştim günlerdir böyleydi aslında bu durum. Belki bu yüzden yorgundur bu kadar bedenim. Bilgisayara bakmaktan kızaran gözlerim kapanmak istediğinde sessize almıştım telefonumu. Bir kaç saatlik uyku bana çok iyi gelecekti. Kendimi yatağa bıraktığımda beynim çoktan mayışmıştı. Çok geçmeden tatlı rüyalara dahil olmuştum...

Tıklanan kapı sesiyle zorla aralamıştım gözümü. Hava kararmış, kapı ısrarla çalmaya devam ediyordu. Kalktığımda sanki daha da yorulmuş olan bedenimi zorla yönlendirmiştim kapıya açtığımda Melis ve Arya'nın telaşlı yüzleriyle karşılaşmıştım.

Arya 'Neredesin sen? Saatlerdir niye ulaşamıyorum sana?' neredeyse ağlayacak gibi olan yüzüne bakıp cevap vermek istesemde boğazımda hissettiğim ağrı engellemişti beni. Zorla temizlediğini boğazıma rağmen tam çıkmayan sesimle 'ben uyumuşum...' diyebilmiştim.

'Hiç iyi gözükmüyorsun. İyi misin?' bu sefer soruyu soran Melis'ti. Onları endişelendirmek yapmak istediğim en son şeydi ama yorulan vücudum kendini kaldırmakta zorlanıyor sadece uykuma geri dönmeyi diliyordum. 'Yorgunum sadece, dinlensem geçer merak etmeyin. Sizi bırakayım geri döner yatarım geçer yarına' 'Hayır, senin bırakmana gerek yok. Birşeyler yedin mi?' Arya'nın sorusu üstüne ilk defa aklıma yemek gelmişti. Dün geceden beri bir şey yememiştim. Neredeyse 24 saat olacaktı ama canım şu an birşey istemediğinden onaylarcasına sallamıştım başımı. 'Seninle kalmamı ister misin? Kal dersen Melis'i geçirip dururum seninle?'

'Ben iyiyim gerçekten bakmak için kalmana gerek yok uyuyacağım sadece Melis'i yalnız bırakma taksiyle beraber dönün olur mu? Cümlenin sonrasına doğru tekrar kaybetmiştim sesimi geri yatmam için sinyal veren bedenimi yaslamıştım duvara. Kısa bir hayal kırıklığı görsemde yüzünde Melis'e dönüp 'hadi dönelim sabah hep birlikte kahvaltı ya gideriz' dedi ve onayımı beklercesine başını bana çevirdi.

'Tabii sizi sabah alırım istediğiniz bir mekanda rahatça yeriz.' ' Tamam, tamam git hadi artık yat sen, yorgun gözüküyorsun. Telefonunu sesliye al sabah sana ulaşamazsa Arya tekrar çıldırtabilir yoksa' ona kızan ifadeyle bakan Arya'ya gülen Melis'i zorla yüzüme yerleştirdiğim gülümsemeyle geçirmiştim. Zorla yatağın yerini bulan vücudum yatakla birleştirdiğinde çok geçmeden kaldığım yerden uykuma devam etmiştim.

~Arya'nın ağzından~

Hiçte mutlu hissetmiyordum şu an. İyi geçen günüm ders çıkışı Efe'yi arama denemelerimle kabusa dönmüştü. Ona ulaşamamış kızlarada sormuş, onu bulamamıştım. Melis yanımda olmasa belki gerçekten çıldırırdım. Oteline gidip onu karşımda görmemle biraz rahatlasam da, karşımdaki yorgun duruşu tekrar endişelendirmişti beni. Üstelik yanında kalmamı istememişti bile. Acaba beni istemiyor muydu artık? Zorlamış mıydım onu, sıkmış mıydım yaptıklarımla?

Kafamdan geçen düşüncelerin hepsi birbirinden beterden ağlamamak için zor duruyordum. Melis ise saçmaladığımı Efe'nin sadece dinlenmesi gerektiğini düşünüyordu. Kaç sat yolculuk yapmış, hastayken düzgün dinlenememiş, benim yüzümden gece tekrar düzgün bir uyku çekememişti. Pozitif olmaya çalışıp bu düşüncelere yönlendirmeye çalışsamda kendimi ondan ayrı olmaktan dolayı mutsuzdum. Melis bizle yaşamıyordu ama evlerimiz birbirine oldukça yakın olduğundan onda kalmamı önermişti. Oda biliyordu evde odama gitsem saatlerce ağlanacağımı. Kabul edip onlara gitmiştim o yüzden dersler, film, sohbet, yemek derken biriciğim gerçekten beni yine biraz o olsun o modumdan kurtarmıştı. Bende az uyuduğum için daha fazla dayanamamış uykuya kendimi bırakmıştım.

~Efe'nin ağzından~

Ağrılarımın dayanılmaz olduğu anda aralamıştım gözlerimi. Burnum tıkanmış, ateşim tekrar yükselmişti yeniden. Tıp fakültesini bitirmiş biri olarak şu son günlerde bedenime hiç bakmadığımın farkındaydım. Zorla doğrulup üstümü giyildiğimde en kolay hastanede toparlanacağımdan emindim. Akan burnum durmuyor o yüzden tuvaletten aldığım bir ruloyu sweetshirtümün ön cebine almıştım. Telefon ve cüzdanımıda yanıma aldığımda saatin 4'e yaklaştığını bildiğim için aramamıştım kimseyi. Tek başıma hastaneye zor da olsa varmıştım. Aldığım ağrı kesicili serum henüz etkisini göstermeye başlamamıştı ki sonradan öğrense kızacağını bildiğim Arya'ya 'uyuyor musun' mesajını atmıştım. Arasam uyanırdı, mesajı sabah görüp haber vermek için attığımı söylediğimde daha az kızardı biliyordum. Tavana gözlerimi çevirdiğim an çalmaya başlamıştı telefonum Arya'nın aramasına şaşırsam da hastanede daha fazla çalmasını istemediğim telefonumu açmıştım. 'Efe bir şey mi oldu?' Uykulu sesi o kadar hoş gelmişti ki o an konuşmaya devam etmesini dilemiştim.'
'Biraz kötüleştim güzelim, çabuk toparlamak için hastaneye geldim. Ama etkisini hissediyorum bile daha iyiyim şimdiden.'
'Ne!! Neden şimdi söylüyorsun?! Hangi hastane?!' bir önceki konuşmasına tam ters sert gelen sesi biraz korkutmuştu açıkçası. 'Gelmene gerek yok, serumum bitsin ben gelirim yanına yarım saat sonra orada olurum tamam mı?' 'Of Efe ya! İyisin bak dimi? Niye geldim ki ben senle kalmadım?' ağlamaya başlamıştı bile onu tekrar üzdüğüm için kalbim acımıştı. 'Yarım saate yanındayım,ağlama lütfen...' 'Melis'teyim ama ben beni al sana geçelim olur mu?' burnunu çekerek zorla bitirdiği cümlesine 'Geldiğimde ararım, artık ağlama lütfen' şeklinde karşılık verip sonlandırmıştım konuşmamızı.

Serum bittiğinde biraz daha kendine gelen vücudum daha mutluydu. Vakit kaybetmeden Melis'e gelip çaldırmıştım Arya'yı. Anından kapıdan çıkarak arabada yanımda yerini bulan Arya hala akıttığı göz yaşlarıyla sarılmıştı boynuma. 'Özür dilerim aşkım, seni korkutmak istemedim ben iyiyim' zorla bakmıştım boynuma gömdüğü yüzüne. Göz yaşlarını silip burnunu öptüğümde sakinlemişti biraz. 'Bir daha habersiz bırakırsan beni seni öldürürüm.' kozadan burnu, uykusuz kalmış yüzü sert sözlerinin aksine çok yumuşaktı. Gülümseyip tekrar öpmüştüm. 'Gidip dinlenelim artık ve peki bir daha olmaz'.Arabayı hareket ettirirken boşta olan elimle minik elini tuttum. Nihayet otele döndüğümüzde ilaçlarımı içip beraber birbirimize dönük şekilde uzanmıştık yatağa. Sıcaklayıp ateşlenmemem için el ele tutuşmuştuk sadece. Yan yana olmamızın verdiği huzur ikimizide sakinleştirmiş, rahat bir uykuya dalmamıza yardımcı olmuştu...

Pied PiperHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin