~Efe'nin ağzından~Sabah uyandığımda her yerim ayrı ağrıyordu. Yerde uyumuştum, kaslarım ayrı ağrıyor soğukta kaldığım için organlarım ayrı haykırıyordu resmen bana. Doğruluğumda yatakta uyuyan Arya'yı fark etmiştim. Benim gibi biri onun için sadece sorundu. Yavaşça yatakta yanına oturduğumda sevmiştim saçlarını. Ne düşünmüştüm ki yanında olacaktım ve herşey çok mu güzel olacaktı. Benim hayatım hiç bir zaman güzel olmamıştı ki aksine hep sorunlarla uğraşmıştım ve şimdi benim yüzümden oda bu sorunlarla karşı karşıyaydı. Alnına kondurduğum öpücükle kalkmıştım yataktan. Jess'le konuşmam gerekiyordu. Üzerimi değiştirmeden sadece aynada çeki düzen verip odasına gitmiştim. Sanki beni bekliyormuş gibi kapıya dokunduğum an kapı açılmıştı. "Gel lütfen içeriye" dediğinde geçip oturmuştum. Gözleri ne diyeceğimi sabırsızlıkla bekliyor, bunu hissedebiliyordum. "Çok uzun konuşmak istemiyorum sadece yaşadıklarımız için üzgünüm ve dediğim gibi bir sıkıntın olursa her zaman beni arayabilirsin gelemesem bile yanında birinin olacağına dair söz verebilirim. Ama seninle arkadaş kalamam, görüşemem herşeyi unutamayız" şaşırmamıştı dediklerime sakince oturmuştu karşıma. "O kızla olamazsın, o sana göre biri değil" biliyordum Arya'nın bana göre çok iyi biri olduğunu ama bu onunla olmadığım için Jess'le olacağım anlamına gelmiyordu. "Biliyorum" demiştim sadece. İçmem için paketini uzattığında alıp avuçlarımın arasında ezmiştim paketi. "Artık içmiyorum, sende içme" dediklerime inanırmıydı bilmiyorum ama şaşkınlığını açıkça görebiliyordum. "Son kez sarılabilir miyim?" demişti kısa bir sessizlikten sonra. Doğrulduğumda yanıma sokulup sarılmıştı. Başını boynuma gömdüğünde tekrar mırıldanmıştı "En azından onu bıraktığında yanında olmama izin ver, iyi olduğundan emin olmak istiyorum" demişti. Beni en iyi tanıyan insanlardan biri oydu konuşmama gerek duymazdı çoğu zaman. Zor olacaktı Arya'yı bırakmak benim için ama onun için yapmalıydım bunu. İyi bir hayatı olmasını istiyorsam kendi çekeceğim acıyı düşünemezdim. Cevap vermemiştim, yanağımı okşayan elle ona döndüğümde gülümsemişti "Onu bırakmak istiyorsan seni unutmasını istiyorsan ona karşı iyi davranma, benim gibi acı çekmesini istemezsin" dedikleriyle aklım karışmıştı. "Onu kötü biri olduğuna inandırırsan senden nefret eder, ama iyi davranıp bırakırsan sebepsiz benim gibi seni arar. Yanımda dur, yanımda ol ki seni bıraksın. Onun için daha kolay olacak inan bana" ama onun canını yakmak istemiyordum ki, herşekilde yakacaktım canını bu doğruydu benden nefret etse daha mı kolay olurdu kafam yine allak bullak olmuştu. "Bana güven onun için daha kolay yolu biliyorum, biraz düşün ve beni ara ben birazdan gideceğim buradan, istediğin zaman yine yanına gelirim" yanağıma koydurduğu öpücükle çekilmişti geriye. Odaya geri döndüğümde hala uyuyordu meleğim. Saçlarını okşamak güzel yüzünü öpmek istemiştim ama yapamamıştım. Sadece yanına oturup yüzünü izlemiştim. Ne düzgün bir ailem vardı ne iyi bir insandım. Sevmediğim Emre bile ona daha iyi bir hayat verebilirdi. İkisi bir hukuk birosu açar mutlu bir şekilde çalışıp evlenebilirlerdi. Canımı yakan gerçeklerle yanağımdan bir damla süzülmüştü. Kalbim çok ağırdı, taşımak zor geliyordu. Ne diye ayrılabilirdim ki ondan? Kendini suçlu hissetmemeliydi Jess haklıydı benim kötü olduğumu düşünürse benden nefret edip daha kolay unuturdu. Gözlerini aralamasıyla gerilmiştim. Doğrulup bana baktığında günaydın demişti yorgunca. Ne kadar yormuştum onu. Kalbim tekrar gerçeklerle parçalanırken doğrulmuştum. "Hazırlan geri dönelim, kalmak istemiyorum daha fazla burada" dediklerim onu sinirlendirmemiş aksine onaylarcasına başını sallayıp hazırlanmaya başlamıştı. Eve sağ salim bırakıp sonrasında konuşmamız gerektiğini düşünüyordum. Ben onu izlemeye devam ederken "Bir daha böyle bir şeyle beni karşı karşıya bırakma, o kızı tekrar görmek istemiyorum her ne kadar bir geçmişiniz olsada bu benim onu yaptıklarından dolayı affedeceğim anlamına gelmiyor" demiş ve eklemişti "Bir daha sigara dahil içki bile bana sormadan içtiğini görmek istemiyorum" öyle bir otoritesi vardı ki aksine birşey söylemek çok zordu. "Bu yaştan sonra kimle görüşüp ne içip içmeyeceğimi sana soracak halim yok" sesim o kadar güvensizdi ki daha ne kadar dibe batacaktım merak ediyordum. "Öyle mi?" diye sorduğunda eşyaları bırakıp doğrulmuş bana doğru gelirken gözlerime bakıyordu. Öyle diye cevaplamamla suratıma yediğim tokat bir olmuştu. Yüzümü geri çevirdiğim anda tekrar yediğim tokatla tekrar yana dönmüştü başım. "Arabanın anahtarlarını ver" demişti sıktığı dişlerin arasından. Şaşırmıştım verdiği tepkiye bu kadar kızmasını beklemiyordum cebimden çıkardığım anahtarı alıp ceketinide alıp gitmişti. İstediğim bu değil miydi beni bırakması ama neden kalbime çok yanlış geliyordu. Ağladığımı yanaklarımdan akan sıcaklıkla farkına varmıştım. Hayatımı bilerek mahvetmiştim sanırım bir tebriği hak ediyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pied Piper
RomanceOnun bana ait olması bir rüya gibi gelirken, yaşadıklarımız bu rüyadan hiç uyanmamam için evrene yalvarma sebebimdi. O güzel yüzü, beni büyüleyen vücuduyla karışımdaydı. İstediğim tek şey ise ona sıkıca tutunup o rüyada öylece kalmaktı.