~Efe'nin ağzından~Kollarımda olan beden sakinlediğinde bende sakinlemiştim. ''Üçümüzün konuşması gerek ama önce Arya'yla yalnız konuşmalıyım'' Buraya kadar geldiğine göre bu gece burada kalacağından emindim. ''Kendine bir oda tut eğer tutmadıysan ve seni aramamı bekle olur mu?'' Beklediğimin aksine oldukça normal karşılayıp dediklerime uymuştu Jess. Odamıza çıktığımda kapıyı tıklatmıştım ne beklediğimden emin olmadan. Kapıyı açan Arya'da sakindi. Sanırım hepimiz içimizden delirip dışarıdan sakindik.
''Üçümüz oturup konuşmalıyız. Ben bunun en iyi seçenek olduğunu düşünüyorum'' başını iki yana sallamıştı ''O kızı görmek istemiyorum'' ama düşünceliydi yüzü. ''Özür dilerim sana zarar vermek istememiştim'' bileğine doğru giden elimden kurtulup geri adım atmıştı. Gözlerim yüzüne odaklanırken başını tutmuştu sakince ''Gelsin konuşalım ve hayatımızdan çıksın'' bir cevap vermemiştim ama en iyi seçeneğin oturup konuşmamız olduğunu hepimiz biliyorduk. Masaya geçip oturmuştu Arya bense Jess'e odanın numarasını atmıştım. Kısa bir süre sonra geldiğinde kapıyı açmamla sessizlik devam etmişti. Hepimiz masaya oturduğumuzda ortam iyice germişti beni. Sessizliği bozan Arya'ydı. ''Neden geldin, ne istiyorsun bizden?'' Jess bizimle birlikte kalmıştı yıllarca konuşması kötü olsa bile Türkçe konuşmayı az çok öğrenmişti. Şuan benim onun konuşmasını çevirmem işleri daha tuhaflaştıracağını düşünmüş olmalıydı ki Türkçe cevaplamıştı ''Ben biliyorum, o beni sevmiyor seni seviyor ama haksızlık bu. Görmemi yasaklamazsın, ben senden çok seviyorum'' alayla kıvrılmıştı Arya'nın dudakları ''Çok sevdiğin için zaten ona zorla sahip olup bebek diye tehdit ettin değil mi?'' Nedense bana konuşma sırası gelmiyordu. Bir objeymişim gibi onun mu onun mu olacağıma karar vermeye çalışıyorlardı. ''Ben otluydu o zaman yoksa asla üzmem sadece geri gelsin istedi ben ama o an aklıma sadece bebek geldi zaten yoktu bebek olmadı hiç ama -bu kısımda ingilizceye döner- gerçekten olsaydı yanıma gelip bana sormadan onun canını almaya karar verdiğine inanamıyorum ben bunu hak etmedim'' Arya tam anlayamadığı için bana bakmıştı.
''Bebeğimiz yoktu ama gerçekten olsaydı yaptığım hareket için bana kızgın, biz yıllarca beraber yaşadık ve Jess hep yanımdaydı. Ot kullandığı için hastanede bana karşı öyle davrandığını söylüyor ben bilmiyorum o gün delirmiş gibiydi ama...'' doğru muydu söyledikleri gerçekten kafası güzelken mi aklına gelmişti bu fikir ve ben sinirle hareket edip bir bebeği öldürebilirdim buna inanamıyordum. ''Şaka mısın sen ot bahane mi? Geldiğinde de Efe'ye vermiştin zaten bela mısın ya sen?!'' Arya'nın gözleri alev saçıyordu resmen. ''Benim yüzümden, benim yüzümdendi annemi kaybettikten sonra ben içmeye başlamıştım, onu ben alıştırdım'' bağımlı değildim ama alışkanlık gibi tüketiyordum o zamanlarda benim yüzümden başlamıştı Jess eğer ben olmasaydım belki içmezdi. Beynim sanki çınlamaya başlamıştı. Kızlar tekrar kendi aralarında atışmaya başlamış ama seslerini bir süre sonra duyamaz hale gelmiştim. Çınlayan başım duymamı ve görüşümü engellediğinde birden boşlukta bulmuştum kendimi.~Arya'nın ağzından~
Bilmediğim bir geçmişleri vardı. Her ne kadar kabul etmek istemesemde Efe'nin hayatında benden daha çok yeri olmuştu. Çoğu şeyinde yanında olmuştu. Efe'yi tamamen avcuna alıp kendini acındırarak ona kabul ettirmişti yaptığı kötülükleri. Çok seviyor olabilir ama onu geri götürmek için kandırması tekrar ona ot kullandırması ve otluydum diyip bedenini kullanması kesinlikle affedilir değildi bana göre. Onu bu kadar kızdırıp, hırpalayan kendisiydi ve istemediği bir çocuk olursa Efe hayatını mutsuz geçirecekti. Çünkü aldırma zamanını geçirdikten sonra asla bir canlıya zarar vermezdi Efe bu yüzden aceleyle gitmişti oraya. O zaman bile bebek olmadığı halde yanına gelmesi için sırf bebek bahanesini kullanmıştı. O kadar sinirliydim ki onun canını yaktığı onunla oynadığı için. Tekrar birbirimize laf sokarken açılmıştı kocaman gözleri. Aniden kalkmasıyla korkmuştum nedense. Efe'nin sandalyeden yana doğru düşen bedenini yakalayıp düşmesine izin vermemişti. Endişeyle açılan gözlerimle hemen yanlarına gitmiştim bende. Ona dokunmasını istemiyorum ama zamanı değildi şu an. ''Froy?!'' ona annesinin seslendiği gibi seslenmesi bile sinirlerimi tekrar zıplatıyordu. Hafifçe yanaklarına vurduğunda açılmıştı gözleri. Efe'nin sinir kontrol sorunu vardı. Çok fazla stres ve siniri kaldıramıyordu vücudu otomatik olarak kendini kapatırcasına bayılmasına neden oluyordu. Belki iyi bir şeydi bu içinde kalmıyor bir şekilde atıyordu bende bayılıp kurtulabilseydim keşke şu kızdan. ''İyi misin? Korkuttun beni'' tekrar İngilizce konuşmaya başlamıştı ama Efe ona inat benimleyken hep türkçe konuşuyordu. Bunu düşünüp bu gerçeğe sevindiğime inanamıyordum... ''Ben iyiyim özür dilerim korkuttuysam sizi'' bana bakıyordu bunları söylerken. Tekrar sessizlik olduğunda bakışlarını masaya çevirmişti. ''Bunları yaşamamızı istemezdim. Jess hep yanımdaydın bunun için teşekkür ederim ama ben sadece Arya'yı sevdim bunu biliyorsun ve o beni istemeyene kadar onun yanından ayrılmayacağım. Olanlar için belki benim suçumda vardı belki bende sana kötü davrandım ikimizinde suçları var özür dilerim bu yüzden ama eskisi gibi olamayız bunu benden bekleme. Ama her zaman bir sıkıntın olursa beni arayabilirsin. Ben hala yanında olacağım söz veriyorum'' Duyduklarımın bir kısmı beni mutlu ederken bir kısmından hoşlanmamıştım. Ama Efe'yi anlayabiliyordum. Ne olursa olsun en zor zamanlarında bile yanında olan bir insana sırf çok sevdiği için yaptığı şeylerden dolayı yumuşak kalbi kızgın kalamıyor hep kendi hatalarını düşünüyordu. Dediklerinin bir kısmını daha iyi anlaması için onunla İngilizce konuşurken sahiplenici bir şekilde Efe'nin omzuna koymuştum elimi. Oldukça üzgündü yüzü ama tekrardan aralarının düzelmesine sevinmişti oda. En azından artık düşman gibi değil ilişkisi yara almış iki arkadaş gibi olmuşlardı(şimdilik-bu uzun sürmeyecekti). Akşam bunu çözdüğümüz için aşağıya inip birşeyler içmemizi önermişti Jessica. Bu akşam burada kalıp yarın sabah İstanbul'a geçeceğini söylemişti. Efe bana baktığında kararı bana bıraktığını anlayıp olur demiştim. Aralarına giren kişi rolünde olmak istemiyordum. Sadece bir an önce gitsin istiyordum ama Efeninde yaptığımız bu konuşmayla rahatladığını biliyordum. Çünkü bu konuları önceden içerisinde tutmuş benden belki de çekindiği için, sevimsiz bir konu olduğu için konuşmaya gerek duymamış üzerinde durmamıştık. Üzerini değişmek için odamızdan çıktığında rahat bir nefes vermiştim.
Bana bakan bakışlar üzgündü ''Her şey için özür dilerim, bunları yaşamayı hak etmiyorsun'' ilişkiler hiç bir zaman kolay olmamıştı. En azından karşımdaki adam beni herşeyiyle seviyordu bunu biliyor, hissedebiliyordum. Boynuna sarılmamla oturduğu yerden belime sarılmıştı. ''Onu sevmiyorum ama senin için özel biri anlıyorum sadece etrafımızda olmasını istemiyorum. Lütfen olabildiğince bizden uzak tut onu'' başını sallamıştı hemen. Yarım saat sonra inecektik aşağıya kendime biraz çeki düzen vermek istemiştim. Ne olursa olsun benim kollarımdaydı Efe ve bunu o değiştiremezdi. Belki hiç olgun bir hareket değildi ama bunu ona bizimle olduğu süre boyunca bu gerçeği gösterecektim.
Tuttuğu kolumu okşadığında düşüncelerimden ayrılıp Efe'ye bakmıştım. Parmağıyla nazikçe okşayıp minik bir öpücük bıraktı. ''Canını acıttım mı kontrol edemedim gücümü yeni uyanınca'' tekrar öpüp bana çevirmişti başını. Birşey yok demek istememiştim, beni daha çok düşünsün istiyordum böyle durumlarda. ''Acıdı ama şimdi acımıyor'' dediğimde iyice sokulmuştu bana pişmanlıkla. Karnı guruldadığında farkına varmıştım hem yeni uyanmış hem acıkmıştı. Bu şekilde uyanmak eminim onunda istediği bir şey değildi.Ondan ayrılıp çantamdaki portakalla muzu uzatmıştım. Birşey demeden yemek için aldığında içeriye gidip üzerime daha şık bir kazak giymiştim. Hafif makyajımı yaparken Efe bir yandan verdiklerini yiyip bir yandan beni izliyordu. Efeyede benim üzerimle uyumlu mavi kazağını verdiğimde bitirdiği muzun kabuğunu çöpe atıp giymişti hemen. Portakalı soymayı denerken saçlarını düzeltmiştim. Soymayı bitirince ''İster misin?'' diye sormuştu. Başına minik bir öpücük kondurup ''Sen uyurken ben yemiştim, aç değilim sen ye istersen aşağıda bir şeyler söylersin yemek için'' dediğimde büyük bir parçasını ağzına atmıştı bile. Kapıyı tıklattığında yüzüm yine istemsiz asılmıştı. Kapıyı açtığımda yine o sevimsiz karşımdaydı. Benim gibi hafif bir makyaj yapıp kot ve göğüslerini ortaya çıkaracak sade bir üst giymişti. Bu kadar güzel bir yüzü ve fiziğinin olması haksızlıktı bana göre ama yapabileceğim birşey yoktu. Efede son parçayı ağzına attığında gelip elimi tutmuştu ''Hadi inelim'' demesiyle birlikte aşağıya inmiştik. Bar kısmı bugünde kalabalıktı. Üç kişilik yer bulup oturmuştuk hemen. Üç alkollü kokteyl söylemiştik Efe bakmaya çekiniyor gibiydi sanki ona. Farkına varıp sinirlenmişti oda sanki sinirlenmeye hakkı varmış gibi. Saçma sapan muhabbetler dönüyordu. Efe bir benle bir o kızla konuşuyordu biz konuşmadığımız için. İçkilerimiz bittiğinde, yenilenmişti hemen. İçmek biraz olsun sinirlerimin gevşemesini sağlamıştı. Efe yine bana dönmüş kazağına dökülen içkiyi peçeteyle silerken durmuştu bir an elleri. Gerildiğini hissetmiştim nedense sanırım dikleşen oturuşundan doğmuştu bu hissim. O kıza hafifçe döndüğünde yaktığı sigaraya bakmıştı. Ben istemiyorum diye içmiyordu ama içmek mi istemişti acaba. Kız gülerek ona paketi uzattığında geri çevirmişti teklifini. Ben suyla yıkayıp geliyorum hemen diye kalkmıştı Efe yanımızdan."Sen olmasan, seni bulamasaydı benim yanımda olacaktı biliyorsun değil mi?" demişti o iğrenç sigarasından bir nefes daha alıp. "Ben buradayım ve hep yanında olacağım" gülmüştüm bunları söylerken daha fazla kalmak istemediğim içinde kalkıp dans edenlerin arasına karışmıştım. Efe geri döndüğünde kısa bir süre bana bakıp o kıza dönmüştü atışıyorlardı sanki. Çokta umursamamıştım artık o kızı düşünmeyecektim canımı çok sıkarsa hayatından çıkmak ile Efe'ye karşı seçim yapmasını isteyebilirdim. Belki bencildeydi bu ama kim sevdiği adamın yattığı biriyle konuşmasını isterdi ki. Belime sarılan kollarla başımı arkaya çevirmiştim. ''Odamıza çıkalım mı?'' diye sormuştu Efe ama ben eğlenmeye yeni başlamıştım, bütün bunların stresini dans ederek kafamdan atıyordum. ''Biraz daha kalabilir miyiz?'' dudağına kondurduğum minik öpücükle bırakmıştı belimi. Dans etmiyordu ama yanımdan gidip oturmuyordu da. Ben eğlenirken yanımda böyle durmasını istemezdim ''Yoruldun mu?'' diye sormuştum. Başını hafifçe yana sallarken ''İçmek istiyorum'' diye yanıtlamıştı başını Jess'e çevirirken. Bende baktığımda yeni bir sigara yakan o kızla göz göze gelmiştim. ''Bir tane içebilirsin ama sadece bugün zor bir gün olduğu için'' dediğimde sıkıntıyla saçlarını karıştırmış birşey demeden geri gitmişti. Masada kalan benim içkimide içip gözlerini bana odaklamıştı Efe yeni içki söylerken kendisine. Müzikler o kadar güzeldi ki bugün enerjimi atmak iyi gelmiş kafam biraz olsun düşüncelerden arınmıştı. Masaya dönerken Efe'nin sonunda sigara içtiğini fark etmiştim. Jessica ''Ben yorgunum çok odama çıkıyorum bir tane daha içmek istersen benden gelip alabilirsin'' diyerek gülmüştü Efe'ye. Kaşlarım yukarıya doğru kalkarken kafama yeni dank eden düşünceyle Efe'nin kolunu tutmuştum. ''Bana ondan alıp içtiğini söyleme sakın'' Jess gözden kaybolurken Efe cevap vermemeyi tercih etmişti. ''Söndür şunu'' diye kolunu asılmamla benden kurtulup sırıtarak hayır demişti. Beladan başka birşey değildi bu kız ve ben onunla nasıl uğraşacağımı bilmiyordum. "Efe söndür şunu tekrarlatma bana dediklerimi" diye çıkıştığımda karşımdaki beden sadece aksileşmişti ve beni dinlemeyeceğini açıkça gösteriyordu. Duygularını kontrol edemeyeceğini biliyordum onu sinirlendirmek yerine kendime çekmem şuan daha doğru bir seçenekti. Tekrar kavga edip o kıza gitmesine neden olamazdım. Ama yarın cehennemi gösterecektim ona haberi yoktu. "Bebeğim" bacağına koyduğum eli yukarıya doğru kaydırmıştım. Anında sakinleyen beden ona sokulmama izin vermişti. "Odamıza çıkalım" elindekini söndürüp gülmüştü onaylarcasına. Ama içkiyle karıştırdığı için bütün dengesini kaybetmiş ayağa bile kalkmakta zorlanıyordu resmen. Birden enseme kayan eli beni kendine çekmiş nerede olduğumuzu umursamadan dolasıya beni öpmeye başlamıştı. Panikleyen bedenim ondan kurtulamamış aksine daha yakınına girmiştim. "Gördüğüm en güzel şeysin" durmak bilmeyen dudakları boynuma kaydığında paniklemişti bedenim. "Aşkım odamıza gidelim herkes bize bakacak" boynumu emiyordu arsızca. Dediklerimi duymadığını kalçamı sıkan eliyle gösterdiğinde zorla olsada ayrılmıştım ondan. Bedeninden ayrılmak zor gelmişti bana biraz daha ileri gitse hiçkimseyi umursamayabilirdim hafifçe tokatlamıştım kendimi bana öyle güzel gülüyordu ki. "Doğru odaya" diye komut verdiğimde kalkıp peşimden gelmeye başlamıştı. Yalpalasada kendi kendine birşeyler konuştuğu için ona arkamı dönüp bakmasamda peşimden geldiğini duyabiliyorum. Odanın kapısını açıp içeriye girmesini beklemiştim. Sonunda girdiğinde hala kendi kendine konuşup gülüyordu. "Aşkım çok çişim geldi çok" kapıyı kapatıp banyoya doğru giden bedeni izlemiştim. "Aşkıım" kemerini bir türlü açamamış yardım için bana gelmişti geri. Çabuk çabuk diye söylenirken gözlerimi devirip kemerini çözmüştüm anında indirdiği pantolonuyla geri lavaboya gittiğinde odanın kapısını kilitlemiştim nedense. Gece gider diye mi korkmuştum yoksa sanki açamayacaktı istese. Acımıştım halime resmen. Yatağa gidip oturduğumda oldukça mutsuz hissediyordum kendimi. Efe içeriye döndüğünde kemeriyle kavga ediyordu. Ona bakmak gelmiyordu içimden. Bakmamıştımda sadece gözlerimi kapatıp bu günün bitmesini ummuştum ve dileğim bir süre sonra gerçekleşmiş, uykuya kendimi bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pied Piper
RomanceOnun bana ait olması bir rüya gibi gelirken, yaşadıklarımız bu rüyadan hiç uyanmamam için evrene yalvarma sebebimdi. O güzel yüzü, beni büyüleyen vücuduyla karışımdaydı. İstediğim tek şey ise ona sıkıca tutunup o rüyada öylece kalmaktı.