Karnımda oluşan baskıyla araladım gözlerimi. Efe kolunu üstüme atmıştı. Daha rahat nefes almak için kolunu kenara koyup nasıl olduğunu kontrol etmiştim. 10'a geliyordu saat telefonumu çıkarıp Melis'in kahvaltı ettiğini tahmin ettiğim içim öğlen buluşalım mesajını atmıştım. Gece Efe'yle konuştuktan sonra apar topar kendime bakamadan askılı pijamamın üzerine ceketimi alıp gelmiştim. Belki buraya kıyafet bıraksam iyi olurdu. İyice şişmişti göğüslerim. Bir iki gün kalmıştı hastalığıma vücudum işaretlerini gönderiyordu. Sıkıntıyla çıkarmıştım sütyenimi. Acıktığımı hissettiğinde odaya yiyecek birşeyler söyleyip kapatmıştım telefonu . Yirmi dakikaya yakın süre geçmişti ki tıklanan kapıyla odaya kahvaltımız gelmişti. Sese uyanan Efe yatakta oturmuş gözlerini ovuşturuyordu. 'Günaydın bir tanem' alnına kondurduğum öpücükle ateşinede bakmıştım. Hala biraz sıcaktı ama daha yeni uyandığı için belki normaldi. Gülümseyip oda öpmüştü yanağımı 'günaydın'Yatağa doğru çekmiştim yiyecekleri ama o hoşnutsuz bir şekilde bakmaya başlamıştı bile. 'Hiç öyle bakma birşeyler yemek zorundasın, doğru düzgün birşey yemediğini biliyorum.' Hala ifadesini koruyan yüzüyle yanaşmıştı kahvaltıya. Çay koyup ikimize oturmuştum yanına. O çatalıyla tabaklara işkence ederken ben ekmeğime sürdüğüm nutellamı yiyordum. Hastalanacak olmam, tatlıya olan sevgimi iyice arttırıyordu. Ben dilimimi bitirirken nutelladan bir kaşık alıp ağzıma atmıştım. Efe'nin yemediğini görünce onada sürmüştüm hemen bir dilim. Uzattığım dilimi eliyle ittirmişti. 'Ama bunu nasıl istemezsin ki' bir ısırık alıp yaladığım dudaklarım aldığım lezzetle memnunca gülümserken 'yemezsen sen kaybedersiin' demiştim Nutella sürdüğüm dilimi ona uzatırken. Tekrar elimi itmesiyle göğsümün üstüne düşen dilimle üstüm kirlenmişti. Gözlerimi kısıp tepsiye koymuştum düşen dilimi, peçeteyle üstümü silerken fark etmiştim göğüslerime odaklanan bakışlarını. Kaşlarım yavaşça havaya kalkarken bırakmıştım peçeteyi. Aldığım Nutella dolu kaşığı sürmüştüm bluzumun açıkta bıraktığı alana. Gözleri bir bana bir göğsüme bakan Efe gülmüştü. Yanıma doğru sokulacakken 'önce tabağındakileri bitir tatlı üstüne' Memnuniyetsizce kıvrılan dudakları tabağına dönüp bakmasıyla bükülmüştü. 'Yarısı?' dedi pazarlık edercesine. Midesine ne girse şu an kârdır diye düşünüp gülerek onaylamıştım onu. İlk başta heveslenip yemeğe başladıktan biraz sonra geri çekilmişti. 'İstemiyor içim, midem kalkıyor' bir bebek kadar bile yememişti ki? Sağlıksızda olsa bedenine besin girmeliydi daha çabuk toparlanması için.
Elime aldığım mini kavanozdan bir kaşık daha alıp yaslanmıştım arkama 'tatlıda mı yemeyeceksin?' bana doğru yatakta emekleyerek gelmişti yanıma. Kavanozu yanıma bırakıp serbest kalan elimle asılmıştım askılı bluzumu. Göğüslerimin altına çektiğimde bluzun alttan desteğiyle dahada dikleşen göğsüme sürmüştüm kaşıkta kalan nutellayı. Gözlerinin koyulaştığını fark etmiştim 'sen çok cadısıın' sırıtarak söylediği sözlerle uzanmıştı üstüme doğru. Bedeninin üst kısmını kollarıyla destekleyip göğüslerime gömülmüştü. Üstüme gelmesinin fırsatıyla o yedikçe yeniden sürdüğüm kremayı yavaşça keyif yaparak emip yalıyordu. Beşinci kaşıktan sonra sürmemem için tutmuştu bileğimi. 'Başka birşey yedireyim birazda? Başka birşey ister misin?' birazda olsa yediği şeylerle rahatlamıştım, nasılsa öğlen yine biraz yediririm diye düşündüğüm için hayır şeklinde salladığı başını onaylamıştım. 'Peki, birazda öğlen yeriz.'
Kirlenen üstüme bakıp banyoya girmeye karar vermiştim. 'Ben yıkanıyım sende üstünü değiştir Melis'le buluşalım.' 'Beraber yıkansak?' sorduğu soru beni heyecanlandırırken kesinlikle beynime onu bugün yormayacağımı kodlamayı deniyordum. 'Çabucak yıkanırsan olur' diyerek geçmiştim banyoya. Peşimden gelmiş ben üstümü çıkarırken o küveti doldurmaya başlamıştı bile. 'Doldurmana gerek yoktu üstümüze başlığı tutup yıkanırdık hemen.' heyecanla yaptığı köpükleri gösterip 'ama bak böyle çok güzel oldu demişti.' Banyoya gerçekten çok güzel bir koku yayılmıştı, köpüğün açık mor rengine dönen suya girmiştim. Üstündekilerden kurtulan Efe'de girip bacaklarını inatla uzatmıştı. Tamam uzundu ama oda kendine çekebilirdi çok rahat olmasada. 'Rahatsızsan bacağımın üstüne oturabilirsin' gerçekten sıkıştırdığı bacaklarıyla rahat olmayan bedenimi kaldırıp bacaklarına oturtmuştum. Saçlarını yıkamak istiyordum. En sevdiğim yerlerinden biri yumuşak sarı saçlarıydı. Ona biraz daha yaklaşıp elime dökmüştüm şampuanını. 'Bugün saçlarını ben yıkıyacağıım'
'Güzel yıkarsan hep isterim ama' gülerek söylediği gözlerle gülüp ellerimi saçlarına götürmüştüm. Gözlerini kapatmış kendini biraz daha bırakmıştı küvete. Onunkilerin aksine kısa kalan kollarım onun kendini bırakmasıyla başına uzak kalmıştı o yüzden biraz daha yukarı oturmuştum. Kasıklarına otursam rahat kalamazdı biliyordum o yüzden karnına doğru gelmiştim. Kalçalarımda hissettiğim kasları, şampuanının yayılmaya başlayan kokusu beni tahrik etmeye başlamıştı. Bu düşünceden uzaklaşmak için çektiğim kollarımla kaymıştım aşağıya eğimli duran bedeninden. Kucağına yerleşmeden önce hissetmiştim kalkmış olan penisini yutkunup ona baktığımda mavi gözleri yüzümdeydi. Ne ara beni kaldırıp tekrar oturtmuştu anlayamamış ellerimi omuzlarına atıp inlemiştim. Sırtıma koyduğu eli göğüs göğüse vücutlarımınız yapışmasını sağlarken dolamıştım kollarımı boynuna. Aşkla hareket ediyor, bedenim bedenine sürttükçe daha çok alevleniyordu. Öpüşmemizin arasında duyulan iniltiler kulağıma güzel bir melodi olarak geliyordu. Yavaş hareketlerin doyumsuzluğa dönüşmeye başladığını hissettiğimde doğrulmuştum. Onu kesinlikle yormayacaktım. 'Hadi koca bebek durulanıp gel.'Kalkmamla bir şaşkına dönen Efe ne diyeceğini bilememişti bir an. Üzerime su tutup çıkmıştım küvetten. Havlumu odaya geçerken dolamıştım bedenime. Çıkardığım kıyafetleri daha yeni düzeltmiştim ki, durulanan Efe koşarak banyodan gelmiş sarılmıştı 'yetmedin ki...' boynumu dolaşan dudakları nefesimi hızlandırırken düşünmeyi denemiştim tekrar. Bedenimin yatağa itilmesiyle bölünen düşüncelerimi bacaklarımı aralayıp arasına gömülen Efe'yle tamamen tuz buz olmuştu. Bilinçsiz saçına götürmüştüm ellerimi. Bedenime aldığım dil darbeleri beni farklı boyutlara taşırken asılmıştım saçlarını. İnleyerek kapatmaya çalıştığım bacaklarımı daha sıkı kavrayan elleri kaçmamı olanaksız hale getirmişti. Çaresizce altında kıvranırken tam doruklara ulaşacağımda bırakmıştı beni. Ne olduğunu anlamayan bedenim arzuyla titrerken bakmıştım ona. Gülüp çevirmişti beni yatakta tek hamleyle. Emekler pozisyonda bıraktığı bedenim tekrar altıma parmağıyla yaptığı baskıyla gerilmişti. Başımı ona çevirdiğimde parmağını çekip yerleştirmişti kendini başımı çevirmemek için zorlanmıştım. Kalçalarıma yerleşen elleri hareketini başlatırken gitgide arttırdığı belinin temposuyla sırılsıklam olmuş başımı öne eğip inlemeye başlamıştım. Kalçalarıma çarpan bedeninin çıkardığı sesler oldukça sıklaşmaya başladığında ileri geri sallanan göğüslerim acımaya başlamıştı. Kalçama alttığı şaplatla birden çektişti beni kendine. Tamamını hissettiğim erkekliğiyle kollarımın gücü tükenirken bırakmıştım kendimi yatağa yüz üstü o ise benimle bir hiç ayrılmadan üstüme yatmış bir gram dahi içimden gerilememişti. Titrediğini hissettiğim vücuduyla birlikte hafif bir çığlık bırakmıştım. Omzumu öperek kendini yanıma attığında ikimizde nefeslerimizi kontrol etmeyi deniyorduk. 'Yoruldum bir kaşık daha Nutella enerjime iyi gelirdi sanki' yandaki kavanozu eline aldığında şaşıra gözlerim onu izliyordu. Enerjisiz hali buysa ben düzeldiğinde ne yapacaktım bilmiyordum. Beni bebek gibi kolayca tekrar çevirdiğinde parmağıyla aldığı kremayı göğüs ucuma sürmüştü. Ben hala nefesimi toparlayamamışken o üstüme doğru yatmış önce göğsümü yalayıp sonra emmeye başlamıştı. Parmağında kalan kremayı benim dudaklarıma yöneltirken tereddüt etsemde tek elimle tuttuğum elini destekleyip parmağını emmiştim. Emmemle dudaklarıyla uyguladığı baskıyı arttırmıştı. Göğüslerim morarırsa hiç şaşırmayacaktım, onun zaafıydı bu. Keşfetmiştim bunu iki günde. Kim bilir belki nı ileride işime yarardı . Bu düşünceyle sırıtırken boşta kalan elimle seviyordum saçlarını. O benimdi ve bunu kimse değiştiremezdi. İki, üç dakika sonra ancak bırakabilmişti beni. Emilmekten kızarmış, göğüs uçlarım iyice belirginleşmiş olan göğüslerim ağrıyordu. Hastalanmak bu günlerde isteyeceğim en son şeydi. Tekrar suya girdiğimizde söylemiştim Efe'ye bunu. Durulanıp çıktığımız sudan sonra Efe bu kez usluca üstünü giyinmiş arkasından çıkan beni izliyordu. Çamaşırımı giymiş, sütyenimi şişmiş olan göğüslerime takarken buruşturmuştum yüzümü. 'Çok mu ağrıyorlar?' Sorduğu soruyla dudaklarımı büküp başımı sallamıştım. Sütyenim bile küçük gelecek kadar şişiyorlardı. Her ay oluyordu bu, bundan haz ettiğimi söyleyemezdim. Elimi tutup çekmişti Efe beni yatağa. Artık enerjisi kalmamıştır diye umarken çıkardığı sütyenimle büyümüştü gözlerim. Vücudum bir sevişmeyi daha kaldıramazdı benim. Bakışlarımdan anlaşmış olmalıydı ki 'masaj sadece. rahatla biraz öyle çıkarız' demişti. Yatakta oturup arkasına hafif eğimli bir şekilde uzanmıştı. Beni çekip sırtım göğsüne bedenim bacaklarının arasına gelecek şekilde yerleştirmişti beni. Ben hala onu çözemezken bedenimle kollarımın arasından uzanınan kolları kollarımı iki yana biraz daha gevşetmişti. Sıcak avuçları göğüslerimi bulduğunda başımı çevirmiştim ona. Nazikçe göğüslerimi sıkan eller sanki neresi acıyor biliyor ona göre masaj yapıyordu. Bir süre yüzüne bakmıştım, gerçekten rahatlamaya başlamıştı vücudum 'teşekkür ederim' elimi yüzüne çıkarıp okşamıştım yanağını. 'Benim için zevk biliyorsun' sırıtan yüzüne hayranca bakmıştım bir süre daha. 'Yakında meme diye ağlamazsın umarım' gülmeye başladığımda sırıtan yüzü sahte bir ciddilik almıştı 'söz veremem' cevabına tekrardan güldüğümde kalbimde olan sıcaklığının ne kadar çabuk büyüdüğüne şaşmıştım. Daha bir kaç gün öncesine kadar yanımda olmayan bu adamdan, bir gün uzak kalsam ne yapardım düşünemiyorum...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pied Piper
DragosteOnun bana ait olması bir rüya gibi gelirken, yaşadıklarımız bu rüyadan hiç uyanmamam için evrene yalvarma sebebimdi. O güzel yüzü, beni büyüleyen vücuduyla karışımdaydı. İstediğim tek şey ise ona sıkıca tutunup o rüyada öylece kalmaktı.