Odadan çıkarken Efe'nin telefonu çalmış, eliyle bir dakika yapıp odada kalmıştı. Tek başıma odamdan çıktığımda kızların salonda olduğunu gördüm. 'Günaydın, kahvaltıya başlamadınız mı?' Kardelen ayaklanmıştı 'Hayır, çok aç değildik beraber yeriz diye bekledik. Ezgi'de uyuyordu hala gidip kaldırayım' o odalarına giderken Zeynep'te kalkmış mutfağa geçmişti benimle beraber. Sofra hazır, çay demlenmişti. 'Akşam ne giyeceğine karar verdin mi? Mehmet'le ilk kez beraber yeni yıla gireceğiz çok heyecanlıyım' aklımda bir kaç kıyafet vardı fakat üstümde görmeliydim ilk önce 'kahvaltıdan sonra bakalım kuaföre mi gitsek?' çayları koyduğumuzda Ezgi'yle Kardelen'de gelmiş sofraya oturmuştuk. 'Evet iyi fikir hem dışarıya çıkacağız kim bilir mekana nasıl süslenip gelirler bizde süslenelim' hemen konuşmamıza katılıp kızlarda onaylamıştı bu fikri. Zeynep 'Efe hala uyuyor mu?' diye sorduğunda bu kadar uzun kimle konuşuyor merak etmiştim 'yok, telefondaydı. Gelir birazdan' O kadar çok poğaça, börek tarzı şey almıştı ki hangisini yesem karar verememiştim doğrusu. Her çeşitten almıştı resmen. Kızlarda ben gibi çok yemek istemiyorlardı, akşama saklamayı düşünüyorduk yeme kısmını. Hep bir planımız olduğunda akşama şiş bir göbekle gitmek istemediğimizden az yemeği denerdik, birbirimizi uyarırdık. 'Günaydıın' sonunda sesini duymamla gülümsemişti yüzüm. Yanıma oturmasıyla kokusu gelmişti burnuma. 'Geciktim sandım ama siz hiç birşey yememişsiniz?' kocaman bir ısırık almıştı patatesli poğaçadan. 'Akşam yiyebilmek için çok yemiyoruz' cevabı komik gelmiş olmalıydı ağzı o kadar doluyken gelmemeye zorlamıştı kendini. İki ısırığıyla yok olan poğaçayla beraber eline yeni bir börek parçası almış çayı soğumadığı için dikkat ederek içiyordu. Hazırlıklar hakkında sohbet ediyorduk çaylarımızı içerken. Biten çaylarımızı tekrar doldurduğumda Efe hala doymamış birşeyler yemekle meşguldü. Kıyafetlerimizi seçip sonradan kuaföre gitmeye karar vermiştik. 'Siz gidip kıyafet seçin zaten uzun sürer tahmin edebiliyorum. Ben burayı toplar işiniz bitince sizi kuaföre bırakırım?' Kardelen gülüp 'Enişte gibi enişte be!' demişti sırıttığımda Ezgi 'Böyleleri karşıma çıkmadığı için işte yalnızım' çok şanslısın' demişti. Bu sözler nedense beni rahatsız etmişti belli etmeden onada gülümsediğimde odalarımıza geçmek için kalktık. Efe'nin yanağına öpücük bırakıp bende geçmiştim odama. Melis Zeynep'le telefonda konuşuyor, oda kıyafetini seçer seçmez bizle geleceğini haber vermişti. Neredeyse bir saat geçmişti iki tane kıyafet arasında kalmış kuaförden geldikten sonra hangisini istersem onu giymek için kenara ayırmıştım onları. Çıkmak için Melis'in gelmesini bekliyorduk 15 dakikaya geleceğini haber vermişti. Kızlar kıyafetletine uygun makyaj modellerine bakarken normal kıyafetlerimi giyip Efe'nin yanına gelmiştim. Balkonda yine sigara içiyordu, bir yandan elinde telefonda biriyle mesajlaşıyor gibiydi. Bitirdiği sigarasıyla telefonunuda cebine attı. Balkon kapısına dönmesiyle fark etmişti beni. Gülümseyerek yanıma geldiğinde böyle bir adamı ne yaptım da hak ettim diye geçirmiştim içimden. Yaklaşacağım zaman 'sigara kokuyorum' diye uyarmıştı beni ama bu hiç umrumda olmamış yanaklarından tutarak öpmüştüm dudaklarını. Dudaklarıma kayan bakışlarından yetmediğini anlayıp sırıtmıştım. Bana doğru yaklaştığında kapı çalmış, büyü bozulmuştu. Hızlıca bir öpücüğü bırakmayı yinede unutmamış elimden tutup arabasına varmamıza kadar bırakmamıştı. Sonunda kuaföre vardığımızda bizi burada beklememesini, akşam hazırlandıktan sonra evden almaya gelmesini tembihlemiştim. Kızlar arabadan inip kuaföre girdiklerinde dediklerimi tekrar hatırlatmıştım ona istemeyerekte olsa onaylayıp bir şey olursa aramamı tembihlemişti oda. Öpeceğim anladığım an gülüp inmiştim arabadan. Biraz özlesenize olurdu değil mi? Elimle öpücük atıp dükkana girdiğimde önümü dönmeden önceki şaşkın yüzü aklıma geldi. O haline sırıtırken varmıştım kızların yanına.
Yılbaşı yüzünden kalabalık olan dükkandan üç saat sonra çıkabilmiştik. Bu kadar uzun sürmesine rağmen saçlarımız ve makyajımız gerçekten güzel olmuş. Beklettiği için beklenen sürede yardımcı olan kız çok hoş ojeler sürmüştü bize. Eve taksiyle dönmüştük. Kardelen deri pantolon şık parlayan bir bluz, Ezgi vücut hatlarını ortaya çıkaran mini siyah bir elbise, Zeynep etek gömlek ikilisini, Melis ise şık bir kot pantolonla göğüs dekolteli bir bluzda karar kılmıştı. Bense bir süre kararsız kaldıktan sonra Efe yanımda olacağı için Ezgininkisine benzer bordo bir elbise giymiştim. Hazırlandığımızda saat 7 buçuğu gösteriyordu. Mehmet biraz daha erken gelmişti. Kızlara beklememeleri için önden gitmelerini birimde hemen geleceğimizi söylemiştim. Melis benimle kalmış diğerleri yola çıkmıştı. 'Çok güzel gözüküyorsuun' Melis iltifatımla gülmüş 'sende öylesin' demişti. Benden daha uzun ve daha belirgin vücut hatlarına sahipti. Islıkta çaldığımda şımarıp gülerek 'Belki bende birilerini bulurum bu gece' demişti. Emre ve başka iki erkek arkadaşı yola çıktıklarına dair mesaj atmışlardı. Melis tiplerini merak ediyordu adım gibi emindim bundan. 'Umarım yakışıklılardır' dediğinde dayanamayıp gülmüştüm bende. Sonunda kapı çaldığında Melis benden hızlı davranmış ben çizmelerimi giyerken o kapıyı açmıştı. 'Vaay saçlar yakışmış' merakla gözümü kapıya çevirdiğimde saçlarını koyulaştırmış, alnından çekerek daha sert ama mavi gözleri Neşeyle bakan Efe'yle karşılaştım. Benimle uyumluydu bordo kazağı ve siyah pantolonuyla. Böyle daha yakışıklı olmuştu sanki ama sarı saçlarını çok sevdiğim için üzülmüştüm açıkçası biraz. Bize bir süre bakıp 'teşekkürler, sizde çok güzel görünüyorsunuz' demişti muhteşem gülümsemesiyle. Yolu Melis bildiği için öne onun oturmasına izin vermiştim. Bir yandan çalan şarkılara eşlik edip, bir yandan sohbet ediyorduk. Çalan telefonumla, müziğin sesini kısmışlardı. Annemler arıyordu. Kaldıkları otelde telefonlarının çok çekmediğini haber vermek istemişti. Erkenden kutlamıştık yeni yılımızı, oldukça uzun bir konuşmadan sonra kapatabilmiştim telefonu. Trafik yüzünden bir saat sonra ancak varabilmiştik mekana. Oldukça hoş bir mekandı. Herkes bizi bekliyordu. Emre'nin arkadaşları Anıl ve Cenk'le tanıştığımızda yerlerimize oturmuştuk bizde. Kızlar fark edip saçlarını çok beğendiklerini söylemişlerdi Efe'ye. Emre ise 'sonunda erkeğe benzermişsin' demiş Efe dediğini duymazdan gelmişti. Bizimse oturmamızla yavaştan yemek servisi başlatılmıştı. Emre'nin gözlerini üzerimde hissettiğimde ona doğru bakmıştım. Bir an olsun gözlerini kaçırmadan gülümsemişti. Bende gülümsediğimde Melis koluyla kolumu dürtmüştü. Ne? der gibi bakarken başıyla Efe'yi işaret etmişti. Ona baktığımda Emre'yi dövmek istercesine bakışlar attığını fark ettim ama Emre bana bakmaktan onun bakışlarını fark etmemişti. Mehmet'te anlamış olmalıydı ki ilgisini dağıtmak istercesine onunla muhabbet etmeye başlamıştı. Bir yandan yemeklerimizi yerken bir yandan gruplar halinde sohbet ediyorduk. Mehmet Efe'yi sakinleştirmiş arabalar hakkında sohbetleri koyulaşmıştı. Kızlar ben gibi acıkmış olmalıydı konuşmaktan çok yemeğe odaklanmıştık bir süre. Doyduğumuzda canlı müzik başlamıştı. Oldukça eğlenip şarkılara eşlik ederken Zeynep ayaklanıp bizide zorla oynamamız için kaldırmıştı. Çok dans edesim yoktu aslında Melis gülerek kadehimi uzatmıştı bana 'iç bunu tek seferde isteğin gelir' gülüp içmiştim bugün eğlenmek için gelmiştik sonuçta.Biz kızlarla eğlenirken masadaki erkekler alkol yarışına girmişlerdi sanki kim daha dayanıklı olduğunu göstermek istercesine. Fark ettiğimizde onlarıda oynamaları için kaldırmak istemiştik tabi kii Cenk dışında hiç biri kalkmamıştı. Oldukça komik bir çocuktu Cenk. Nihayet müziğe kısa bir mola verdiklerinde yarım saat kalmıştı saat 12'ye. Oturup dinlenirken ayaklarımın ağrıdığını hissetmiştim. Topuklu çizmelerim her ne kadar güzel gözüksede, bu kadar danstan sonra ayaklarımı mahvetmişti. Yanımdaki Melis'e uzanmıştı Efe eliyle sigara işareti yaptığında Melis ayaklanmıştı bile. Efe ilk defa yerinden kalkarken hafif sendeleyip gülmüştü. Elini tutup gitme demiştim ama elime götürdüğü dudakları hafif bir öpücük bırakırken 'hemen dönerim' diyerek ayrılmıştı yanımdan. Anıl'da onlarla gitmişti. Eminim Melis'le konuşmak istemiştir. Dans ederken ona baktığını görmüştüm çünkü. Düzgün çocuğa benziyordu, belki gerçekten birini bulurdu bugün Melis. Kendi kendime gülerken Emre yanıma oturmuştu. 'Çok güzel olmuşsun' yakınma gelerek konuştuğu için alkol kokusu midemi kaldırmıştı bir an 'teşekkür ederim, sende yakışıklı olmuşsun' kibarlıkla söylediğim sözler onu güldürmüştü. Tekrar konuşacağı zaman canlı müzik araya girmişti. Dediklerini duyamadığımda kolumdan iyice çekerek kulağıma doğru konuşmuştu 'dans etmek ister misin?' Yakınlığından rahatsız olmuştum. O sırada Mehmet araya girmişti 'Zeynep lavaboya gidecek biraz fazla kaçırmış içkiyi onunla gidersin değil mi Arya?' hemen olur anlamında başımı sallayıp kaçmıştım oradan. Giderken Cenk'inde Ezgi'yle Kardelen'i sık boğaz ettiğini fark ettim. Zeynep aslında çok içmemişti sadece beni uzaklaştırmak için öyle söylemişlerdi. Huzursuzluk vardı nedense ortamda ' eve gidip orada mı devam etsek?' Zeynep banyoya vardığımızda sormuştu bunu 'bence de hem biz bize daha rahat olabiliriz hem bu topuklar ayaklarımı ağrıttı.' Çok geçmeden Kardelen'de gelmişti arkamızdan 'kızlar eve mi gitsek şu Cenk denen çocuk sohbet etmeyi deniyor ama bizi oldukça sıktı. Ezgi'yi bırakıp kaçtım valla' 'Bizde öyle düşünmüştük, kalkarız birazdan' Zeynep'i başımla onaylamıştım. 'Evet son bir dakika' diye yapılan anonsla heyecanlanmıştık 'Hadi hadi içeri geçelim çabuk!' Lavabodan çıktığımızda herkes ayağa kalkmış masaya gitmemizi engelliyorlardı. Sıkıntıyla yolumuzu bulmayı denerken sayım başlamıştı. 'On, dokuz, sekiz, yedi-' elim ayağım heyecanla paniklerken arkamdan bir çift kol çekmişti beni kendine 'beş,dört,üç' sonunda döndüğümde en sevdiğim mavi gözler karşımdaydı. 'İkii,biiir' dudaklarıma kapanan dudaklarıyla kapatmıştım gözlerimi. Belimdeki kolları kendine beni iyice çekerken sarmıştım boynunu kollarımla. Topuklu giydiğim için daha az eğiliyordu bugün. Sonunda çekildiğinde kalçama kayan eli haylazca kalmamı sıkıp kendine bastırırmıştı 'keşke ikimiz olsaydık' dedi. Sırıtışı yine bütün yüzüne yayılmışken, kıkırdayıp uzaklaştırmıştım kendimi. Elini tutup masaya doğru yönlendirdiğimde diğerleriylede sarılıp yeni yıla girmemizi kutlamıştık. Emre'ye geldiğimde Efe kolumdan tutarak uzaklaştırmıştı beni ondan. Emre sinirlenirken 'sana ne oluyor o benim arkadaşım?' diyerek ittirmişti onu omzundan. Kasılan çenesiyle ne kadar dayanabileceğini anlamaya çalışıyordum. Efe'yi kendime doğru çekmeye çalıştığımda, çok geç kalmıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pied Piper
RomantizmOnun bana ait olması bir rüya gibi gelirken, yaşadıklarımız bu rüyadan hiç uyanmamam için evrene yalvarma sebebimdi. O güzel yüzü, beni büyüleyen vücuduyla karışımdaydı. İstediğim tek şey ise ona sıkıca tutunup o rüyada öylece kalmaktı.