~Efe'nin ağzından~Okulumu bitirmiştim artık özgürdüm. Aklımda olan tek şey Arya'yı bulmaktı. Ona ulaşsam korkuyordum beni terslemesinden, yüzünü göstermemesinden o yüzden aramıştım Hülya teyzeyi ondan öğrenmiştim nerede olduğunu. Söz vermiştim gelince her şeyi anlatacağıma, Arya'ya sürpriz yapacağıma, sır tutmasını istemiştim. Amerika'dan İstanbul'a uzun bir yolculuk sonunda varmıştım. Zaten grip olan bedenim hava değişikliği, stres, uykusuzluktan
iyice yorgun düşmüştü.Pazar gecesi yerleşmiştim otelime, gözüme hiç uyku girmemişti bir kaç kadeh şarapla rahatlatmıştım vücudumu zaten ilaçlarımı aldığım yoktu. Çok özlemiştim meleğimi her şeyden çok... Dayanamazdım onsuz yaşamaya orada onun için tamamen koparmıştım bağlarımı.
Rahat bir şeyler giyip gitmiştim okuluna kiraladığım arabamla. Sarışın olmayı sevmiyordum. Anneme çekmiştim tamamen ondan aldığım sarı saçlarım ve mavi gözlerim ben yabancıyım diye bağırıyordu herkese. Annem Amerikalı babam ise Türk'tü. Annemi küçükken kaybetmiştim. Babam ise beni hiç sevdi mi emin bile değildim. Bütün hayatımı zorlaştıran kişi oydu. Bölüme geldiğimde yoldan geçen bir kıza Arya'yı sordum bir kaç kişi toplanmaya başlamıştı bile etrafımda türkçe konuşmam onları şaşırtıyordu. Çocukluğumdan alışıktım bu tepkilerine. Etrafımda toplanan kişi sayısı git gide artıyor biri Arya'yı tanıyıp mesaj atacağını söyledi. Adımı sorduğunda söylememesini sürpriz olduğunu söylemiştim.
Her yerim çok ağrıyordu. Kafe'de beklemeyi önerdiklerinde hiç düşünmeden kabul etmiştim soğuk havalı tabiyi gelmiyordu yorgun vücuduma. Burnumu çekerek oturduğum yerde biraz beklerken gereksiz sohbetlere katılıyordum zorla ama Arya'yı bulmamı sağladıkları için gülümsemeye çalışıyordum zorda olsa. En sonunda görmüştüm onu. Kısa bir an kalbimin acıdığını hissetsemde yanına gidip tüm cesaretimle arabama yönlendirdim. Şaşırdığını tahmin ediyordum. Çok güzelleşmişti benim küçük aşkım, sessizliği tedirgin olmamı sağlasada güçlü olmak zorundaydım ta ki göz yaşlarını görene kadar. Ağlamıştı, çok ağlamıştı. Onunla beraber akan göz yaşlarım, tıkanan burnum nefes almamı iyice zorlaştırdığında fark etmişti halimi. O karşımda telaşlarken önce herşeyi anlatmam gerektiğini düşünüyordum ama alnıma uzanan elleriyle açılan gözleri bunu sonraya ertelemem gerektiğinin işaretçisiysi.
'Sen yanıyorsun.' dudaklarından dökülen sözlerle burnumu silip biraz olsun nefes almaya çalıştım fakat oldukça tıkanmıştım.
'Kalk, kalk hemen hastaneye gitmeliyiz!' cevabımı beklemeden yan taraftan çıkıp sürücü kapısını açmıştı bile biraz sakinleşsem düzelirdim biliyordum ama ağzımı açmaya gücüm kalmamıştı sanki. Yan tarafa kaydım sessizce. Arya ise direksiyona geçmiş endişeyle söylenip arabayı hastaneye sürmeye odaklanmıştı. Başımı koltuğa yaslayıp onu izlediğimde ne kadar değiştiğini fark etmiştim ama o hala benim Arya'mdı uykusuzluk ve ateşimin çağrılarına daha fazla dayanamayan vücudum gözlerini kapatarak karşılık verdi. Artık daha huzurluydum uyuyabilirdim...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pied Piper
RomanceOnun bana ait olması bir rüya gibi gelirken, yaşadıklarımız bu rüyadan hiç uyanmamam için evrene yalvarma sebebimdi. O güzel yüzü, beni büyüleyen vücuduyla karışımdaydı. İstediğim tek şey ise ona sıkıca tutunup o rüyada öylece kalmaktı.