Tatil

277 5 0
                                    



O gün çok geçmeden kendime gelmiş, ertesi güne kadar odamdan çıkamamıştım. Ertesi gün ciddi bir aile konuşması beni bekliyordu. Annem Efe'yi sevmiş, onun hakkında çok birşey söylememişti ama evlilik için okul bitmeden sormaya bile gelmememi söylemişlerdi. Babamda tanımak istiyordu, işlerin ciddi olduğunu benim konuşmamdan anlamışlardı çünkü. Annem üç gün sonrası için yemeğe çağırmamı istemişti Efe'yi. O güne kadar da gidip onunla buluşmama izin vermemişti bu yüzden evde geçirmiştim vaktimi. Telefonda bile düzgün konuşamamıştım buradaki arkadaşlarım, tanıdıklarla geçirmiştim günlerimi. Babam balık rakı yaparız demişti o yüzden annem ona göre sofra hazırlıyordu akşam için. Sonunda saat yediye gelirken çalmıştı kapı. Merve koşarak açmıştı kapıyı. Daha büyük bir çiçek vardı bu sefer elinde, ne alacağına karar verememiş küçük bir pasta, baklava ve dondurma almıştı paketler halinde. Annemin hoşuna gitmişti eli boş gelmeyişi. İçeriye davet ettiğimizde almıştım ceketini. Krem bir kazak ve kot giymişti. Oldukça sadeydi üzerindekiler ama üzerine oturan kazak kaslı vücudunun güzelliğini ortaya koymuştu. Saçlarını alnından çekmişti özenle babamın karşısına oturduğunda yüzünde gergin bir gülümseme vardı. Ben anneme yardım ederken Merve babam ve Efe sohbet ediyorlardı. Sonunda annemin çağırışıyla sofraya gelmişlerdi. Babam köşeye annem ve Efe bir yanına geçmişti ben Efe'nin yanına yerleşirken Merve'de annemin yanına benim karşıma oturmuştu. 'Ellerinize sağlık' deyip yemek yerken babam rakılarımızı koymuştu. Beklediğimin aksine sohbet sıkıcı değildi. Efe hakkında sorular sormuşlardı, oda sıkılmadan cevaplamıştı hepsini. Uzun süre Amerika'da kaldığını ama benim için burada yaşamaya karar verdiğini, burada bir hastanede yakın zamanda çalışmaya başlayacağını hiç birşey bilmiyorlarmış gibi teker teker anlatmıştı.

Babam o içtikçe dolduruyordu bardağını ben durdurmak istediğimde annem bir bakış atmıştı bana, karışmamam gerektiğini anlamıştım. 'İçmiyor musun yoksa evlat?' dediğinde babamın koymak için şişeyi kaldırdığını görmüş hemen bardağını dikip doldurması için önüne koymuştu babamın. Yemekler biterken Efe kızarmaya başlamış, sıcaklamıştı. Annem 'hadi kızlar bana yardım edin buraları toplayıp tatlı koyalım' demişti hemen kalkmıştık yardım için. Efe gözleriyle beni takip ederken babam neşeyle tokuşturmak için kaldırmıştı bardağını. 'Anne, babam ne yapıyor alışkın değil Efe rakıya' gülmüştü annem anlamayarak ona baktığımda 'sen yeterince konuştun, biraz da o konuşsun istiyor baban sanırım karışma onlara biraz yalnız dursunlar' demişti. Merakla izliyorduk hepimiz onları uzaktan. 'Arya bizim için çok değerli, onu üzecek bir şey yaparsan kötü olacağını bilmeni istiyorum. O seni çocukça seviyor taktığın yüzüğün anlamı oldukça büyük umarım sorumluluğunu alabileceğin şekilde davranıyorsundur?' bir süre düşünmüştü Efe en sonunda dönmüştü babama 'ben onsuz yaşayamam' demişti zorla. Babam gözlerine bakarken Efe devam etmişti 'O ne isterse, o olur. Onun mutluluğu benim için herşeyden önemli. Ben onu çok kırdım, çok üzdüm belki önceden ama hiç canını yakmak istemedim. Onun canı yandığında benimki daha çok yanıyor' göğsünün olduğu yere götürmüş kazağını sıkmıştı ellerinin arasında 'Benim ailem yok, sadece ona sahibim onu benden almayın lütfen' akıttığı yaşla beraber babam beklemediği sözler ve karşısında göz yaşlarını döken genç adamla kalakalmıştı. Omzunu okşamıştı sonunda yavaşça ' sanırım çok sıcak oldu burası değil mi hadi gel hava alalım oğlum' babam Efe'ye oğlum demişti.
Şokla döndüğümde anneminde ben gibi gözünden bir damla yaş süzülmüştü. Gülümsediğinde bende gülümsemiştim hemen tatlı tabaklarını alıp geçmiştik içeriye. Hava almak için çıkmıştı babamla Efe. Dönerken Efe'nin belinden destekliyordu babam onu. 'Arya ince bir şeyler getirin Efe'ye sıcak bastı çocuğa' o kadar içirmese iyiydi diye geçirmiştim içimden Merve ben getiririm diye koşmuştu hemen. Masaya değil salona geçmiştik. Efe ter içinde kalmıştı resmen saçları su gibi olduğunda oturmuştum yanına başını zor tutuyordu resmen somunda dayanamayıp yaslamıştı koltuğun kenarına. Babam gülmüştü ona. Merve babamınkilerden kısa kollu siyah bir bluz getirdiğinde tutmuştum Efe'nin kolunu 'Efe hadi bunu giymeye gidelim terledin' söylenerek oturduğu yerden çıkarmıştı kazağını. Bedenini görmeyeli çok değişmişti kasları tekrar belirginleşmiş zayıf görüntüsü sağlıklı görüntüsüne geri dönmüştü. Elimden giydirmeyeceğimi anladığında zorla geçirmişti başından bluzu. Saçları tekrar alnına düşmüştü bunu yaptığında. Tam kolunu geçirecekken durup 'midem bulanıyor' demişti. Banyoya aceleyle gittiğimizde çökmüştü klozetin önüne başından geri çıkarmıştım bluzu onu rahatsız etmemesi için.Annemde telaşla geldiğinde tutmuştu Efe'nin başını 'Çok gelmiş olmalı, kahve yapın sonra yatağı hazırla' başımı sallayıp Merve'ye kahve yapmasını söylemiş benim yatağımda yatması için etrafı toparlamıştım. Çıkardıklarıyla biraz daha rahatlamıştı Efe zorla kalktığında yıkamıştı annemin yardımıyla ellerini yüzünü. Gelip sarılmıştım beline desteklemek için 'özür dilerim' diye mırıldanmaya başlamıştı. Yatağıma götürdüğümüzde uzanmıştı hemen. Işık Efeyi rahatsız ettiği için annem odanın ışığını kapatmış, koridorun ışığını açmıştı.
' Of anne ben sana söylemiştim bu kadar içmesin diye' ben söylenirken Merve yaptığı kahveyi getirmişti. 'Oğlum hadi kalk iç biraz kahveden' başını iki yana sallayıp kolunu gözlerinin üzerine koymuştu Efe.
'Pantolonunu çıkarıyımda uyusun' elim düğmesine gittiğinde annem rahatlığıma şaşkınlığını saklayamamıştı. 'Arya sen onu çıkar sonra hemen gel, Merve hadi biz çıkalım' sonunda yalnız bırakmışlardı bizi. Pantolonunu çıkardığımda rahatlamıştı bedeni biraz daha. Doğrulduğumda bakmadan edememiştim önümde ki bedene. Güçlü bedeni terlediği için parlıyordu. Ben nasıl bu kadar alışmıştım ona, nasıl kontrolümü kaybediyordum kendime inanamıyodum. Hasta olmuştum üstelik böyle nasıl sevişebilirdim ki onunla? hemde kendi evimde? Saçma fikirleri aklımdan çıkarıp öptüm başını. Üşümemesi için üzerini örttüğümde çıkmıştım odadan dışarı. Salona geldiğimde nasıl olduğunu sormuştu annem. Yattığını söylemiştim sadece. Babam 'ben sevdim damadı ama kaslarını görmesemde olurdu' demişti, gülmüştük hepimiz. Hepimiz yataklara gittiğimizde Merve'nin odasına gitmiştim bende ama Efe'nin yanına gitmek istiyordum. Şortlu pijama takımımı giyip Merve'nin yanına memnuniyetsiz bir suratla yattığımda 'abla hadi odana git hem beni rahat ettir hem kendin rahat et anneme söylemem yakalanmadığını sürece' demişti. Gülerken kalkmıştım hemen 'sabah gelirim kimse uyanmadan!' parmak ucumda odama geçip kapatmıştım hemen kapıyı.
Odayı içmediği kahveyle onun kokusu doldurmuştu. Gülümseyerek sokulmuştum yanına. Öyle derin uyuyordu ki ne göğsüne kondurduğum öpücük ne sardığım kol onu etkilemişti. Tekrar kaslı göğsünü öptüğümde çekmiştim üzerindeki örtüyü biraz. Hayranlıkla tekrar baktığım kaslarında dolaştırmıştım elimi. Bana çevirmişti başını huysuzca. Dudaklarına minik bir öpücük kondurduğumda üşüyüp sokulmuştu sıcak bedenime. Kolu ağır gelmişti belime ama sesimi çıkarmamıştım. Saçlarını severek çekmiştim onu göğsüme. Emer miydi acaba? Bana dokunmasını özlemiştim. Göğsümü açıp dudaklarına sürttüğümde başını yana çevirmiş tüm beklentimi boşa çıkarmıştı. Dudaklarımı büküp kapatmıştım geri göğsümü, iyice sarılıp kapatmıştım gözlerimi ve bende çok geçmeden uyuya kalmıştım...

Pied PiperHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin