Bölüm 14

17.1K 802 108
                                    

Taze aşıklar Ebru ve Umut karşımda aşk yaşarken tiksinerek onlara baktım ve Efe'ye döndüm.

"Oğluşum?" Kahkaha atıp beni kolunun altına aldığında masada bir tane daha sandalye çekildi.

Yankı...

Onu henüz görmeye hazır mıydım bilmiyorum ama şu an hiçbir şey olmamış gibi davranmak zorunda olduğumu biliyordum. Yankı'ya hafif bir baş selamı verdikten sonra tekrar Efe'ye döndüm. Herkes Yankı'ya selam veriyordu ama Efe'nin gerildiğini fark ettim. Aralarında bir sorun mu vardı?

"Ne zamandır karaokeye gitmiyoruz bu akşam gitsek ya?"

"Olur."

"Of, herkesin önünde şarkı söylemeye bayılıyorum. Şimdiden heyecanlandım!" Heyecanıma yenik düşüp sesimi yükselttiğimde hepsinin bana güldüğünü fark ettim. "Cidden..."

"Sen de gelsene, Yankı." Ebru'nun sesini duyduğumda dehşetle ona baktım ama o yaptığından memnun bir şekilde bana sırıtıyordu. Gözlerimi devirip Yankı'ya bakınca Efe'ye tereddütle baktığını gördüm. Aralarındaki bu kadar büyük problem ne olabilirdi ki?

"Neden olmasın?" Rahatsızca yerimde kıpırdandım. Yankı'nın gözleri bana kaydı.

"Yakut, biraz konuşalım mı?" Başımı onaylar gibi sallayıp yerimden kalktım. Birlikte kantinden çıktığımızda ellerini arkasında birleştirip mahcup bir şekilde yanımda yürüyordu.

"Yakut..."

"Yankı..." Güldük.

"Tamam sen söyle."

"Geçen akşam... seni kırdım mı?" Okulun arka tarafına geldiğimizde yere oturdum ve onun da oturmasını bekledim.

"Bir önemi var mı?"

"Var ki buradayım."

"Kırıldığımı saklamamalıyım sanırım." İki dudağını da ağzının içine yuvarlayıp bana bakmayı sürdürdü. Bende de kalp var be! Gideceğim şimdi kalpten.

"Seni kıran sözlerim mi yoksa tavırlarım mıydı?"

"Sanırım ikisi birden. Çok farklıydın, Yankı. Seni çok tanıdığımı söyleyemem ama," Yalan, seni en iyi ben tanırım. "O akşam tanıdığımdan çok daha farklı bir Yankı vardı. Demek istediğimi anlıyor musun? Ben sana bugüne kadar seninle ilgili bir art niyetim varmış gibi mi davrandım?" Eğer öyle davrandıysam oyunculuğumun kötü olduğu bir ana denk gelmiştir.

"Hayır."

"O akşam tam olarak öyle hissettim, Yankı. Sanki senin peşinden koşan bir kızmış gibi..."

"Özür dilerim." Şaşkınca ona baktığımda elimi tuttu. "Senin hakkında öyle düşünmedim. Benden çok farklısın, yani karakterlerimiz falan işte. Belki de onları sana söylerken kendime anlatmaya çalışıyordum bunu. Sadece arkadaş olabileceğimizi biliyorum, ötesi olmayacağını... Yine de seninle biraz vakit geçiren her erkek gibi bir an ötesini düşündüm sanırım." Kalbimin sesini duyabilseydin keşke.

"Dediğim gibi, bir an düşündüm. Sonra zaten olmayacağını fark ettiğim için o gün o konuşmayı yaptım. Zaten, şu an benden hoşlandığını söyleyen biri var..." O benim aptal! "Sanırım ben de ondan hoşlanıyorum."

Sanırım feels geçiriyorum.

Yankı Anonim'den hoşlanıyordu! Yani benden! Anonim olan benden!

"Denemek istediğini söyledi..." Ne? Ben öyle bir şey söylemedim ama... "Ben de bir şans vermeye karar verdim."

Kulaklarım uğuldamaya başladığında tepkisizce Yankı'ya bakmayı sürdürdüm. Az önceden beri bahsettiği kız ben değildim.

Aptal! Nasıl düşünürsün ki senden hoşlandığını!

"Çok sevindim." Sesim titremediği için kendimi ayrıca tebrik ettim.

"Bu akşam o da gelse sorun olur mu?"

Daha kötüsü olamaz dediğim her an daha kötüsünü yaşamaya alışık olduğum halde neden sanki kalbime binlerce bıçak batıyormuş gibi hissediyordum?

Elimden geldiğince gülümsemeye çalıştım, bakışlarım ondan başka her yerde dolaşırken. "Tabii, çok eğleneceğimizden de şüphem yok zaten."

Sonunda vedalaşıp yerimizden kalkarken hala ağlamadığım için şükrediyordum. Belki de artık bağışıklık kazanıyordum?

Fotoğraf | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin