Müzik odasının kapısına geldiğimizde Yankı dışarı çıkmıştı. "Sen gir içeri, biz bekliyoruz burada."
Başımı sallayıp gergince gülümsedim. Efe'nin bana yaptıklarından sonra ilk kez kendimi umutlu hissediyordum ve bu da gerilmemi sağlıyordu. Kapıyı açıp içeri geçtiğimde pencerenin önünde durup dışarı bakan Efe'yi görünce boynuna sarılma isteğimi zorlukla bastırdım.
"Merhaba."
Kocaman sarılmak istediğim adama küçücük bir merhaba demek o kadar canımı yaktı ki, bir an artık taşıyamayacağımı düşündüm.
Anında arkasını dönerek kıpkırmızı olmuş gözleriyle bana baktı. "Ne oldu böyle sana?" Cevap vermek yerine bana bakmaya devam edip bir anda elinde tuttuğunu fark etmediğim birkaç fotoğrafı suratıma doğru fırlattı.
"Bunlar ne?" Kaşlarımı çatıp yüzümü çizmesini görmezden geldiğim fotoğraflara baktım.
Fotoğrafları görmemle hatırlamak dahi istemediğim anılar zihnime akın etmeye başlamıştı bile. Dolan gözlerimi Efe'ye çevirdim. "Nereden buldun bunları?"
"Kimseyle öpüşmemiştin değil mi?"
"Sana. Bunlar. Eline. Nerden. Geçti. Dedim." Her kelimesinde duraksayarak kurduğum cümleye alayla güldü. "Açıklamanı bekliyorum hala." Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi ondan kaçırdım ve acıyla gülümsedim.
"Bu benden duyduğun son açıklama olacak Efe. Sonra ikimiz de kendi yolumuza." Başımı iki yana sallarken sağ gözümden bir yaş yuvarlandı. "Ben buraya bir de nasıl gelmiştim..." Kaşlarını çatıp yüzüme bakmaya devam etti.
"Seninle olan o olaydan sonra... yani beni herkesin önünde seni baştan çıkarmaya çalışmakla suçladığın olaydan bahsediyorum. Saçma sapan mesajlar almaya başladım." Göğsünde topladığı kollarını gevşeterek iki yanından sarkıttığında sarsılmaz ifadesinin çatladığını görür gibi oldum.
"İçeriklerini söylemeyeceğim, ama anladın işte. Sonra gece setten çıkıp eve giderken yolumu iki kişi kesip saçma sapan konuştular." Cümlenin başında çatlayan sesimi akan gözyaşlarım takip etti ve birkaç dakika sessizce ağladım. "Orada oldu ne olduysa... İkisi de zorla beni öpmeye çalıştı. Biri öperken diğeri fotoğraf çekti, şaşkınlıktan birkaç saniye tepki verememiştim bile."
Kollarını etrafıma dolayıp beni göğsüne çekti. "Tamam, devam etme." Kendimi geri çekince kolları biraz gevşedi ama yine de bırakmamıştı beni. Sağ elimi sol yanağına çıkarıp okşarken bir yaş daha döküldü gözümden. "Efe, seni sevmek neden bu kadar zor?"
Sol gözünden yuvarlanan yaşı baş parmağımla silip geri çekildim. "Biliyor musun? Buraya gelirken yaşananlardan sonra içimde ilk kez bir umut vardı. Neden yine her şeyi bok ettin?" Aniden değişen ruh halimle sesimi yükseltip göğsünü yumruklamaya başladım.
"Senin yüzünden herkes bana acıdı, dalga geçti benimle! Yemin ettim, hepsinden intikam alacağım diye... Hepsine yaptım bir şeyler, ama sana hiçbir şey yapamadım."
Başımı iki yana sallayıp ondan tamamen uzaklaştım. "Allah senin belanı versin!" Yüzüne tükürdüğümde kapının açıldığını ve Yankıların odaya girdiğini fark ettim. Efe yüzüne ulaşan tükürüğümü baş parmağıyla sildiğinde odadaki herkes şoktaydı.
"Seni hala sevdiğim için Allah benim de belamı versin!" Yankı bana sarıldığında titremeye başladığımı fark etmiş olacak ki beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Seni yıllardır tanıyorum. Bir sürü anımız vardı bizim... onların da mı hiç hatrı yok? Her şeyi bok ediyorsun, aptal! Bu kadar hatırayı nereme sokucam ben!"
"İnci..."
"Sakın!" Çığlık attığımda Yakut'un da endişeyle bana bir kaç adım attığını gördüm. "Sadece intikam için nefes alıyorum ben senin yüzünden! Anlamıyorsun ama... anlama da zaten. Sen böyle bir çukura düşme. Sen içinde koca bir cehennemle yaşamanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun!"
Artık yerimde duramayacak şekilde titremeye başladığımda kendimi tamamen Yankı'nın kollarına bıraktım. "İnci!"
"Yankı, ne olur gönder onu buradan."
Gözlerimi açık tutmanın da canımı yaktığını fark ettiğimde bilincimi tamamen kaybettim. Kendimde değilken bile bilinçaltımda sadece Efe vardı. Şu an bu durumda olmamın sebebinin Efe olmadığını düşünüp rahatlatmaya çalışıyordum kendimi.
Daha önce içim yanmasın diye çok kandırmıştım kendimi, bu kez işe yaramadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fotoğraf | Texting
Non-FictionTavsiyem okumayın, çünkü cringe. Bilinmeyen Numara: Bende bir fotoğrafın var, Bilinmeyen Numara: Bebeğim bundan daha fazlasına ihtiyacım var.