Bölüm 30

15.9K 705 118
                                    


***

"1. ayımız kutlu olsun sevgilim."

İrkilerek arkamı döndüğümde bana gülen gözlerle bakan Yankı'yı görmemle ona doğru atılmam bir oldu. En son gecenin köründe sırf kötüyüm diye bana gelmesinin üstünden 4 gün geçmiş, o arada okul hariç görüşememiştik. Sınav yılımız olduğu için okulda da yaptığımız tek şey ders çalışıp boş bulduğumuz öğretmenlerimize soru sormak olduğundan doyamamıştım sevgilime.

"Çok özledim seni." Fısıltısıyla kıkırdayarak ondan ayrıldım ve koluna girdim.

"Ben de seni çok özledim." Son harflerini uzatarak söylediğim cümleye güldü.

"Arabaya geçelim, daha fazla üşüme."

"Ben kullanacağım ama. Seni benim için çok özel bir yere götürmek istiyorum."

Bu 1 ay içinde Yankı hakkında öğrendiğim şeyler arasında daha önce hiç rakı içmediği bilgisi de vardı ve ilk rakısını benimle içsin istiyordum. 1. ayımız için zaten bir şeyler yapacağımız belli olduğundan hiç haberimiz yokmuş gibi, sürpriz çabalarına girmemize gerek olmadığını söylediğimde o da rahatlamış ve organizasyonu bana bırakmıştı.

Şimdi onu benim için çok özel bir yere götürüp, en saygı duyduğum adamın huzuruna çıkaracaktım.

Yaklaşık 40 dakika süren yolculuğumuz sonrasında Beyoğlu Rejans Rus Lokantasındaydık.

"Buraya daha önce hiç gelmemiştim."

"İsmini de mi duymadın?"

"Hayır... Duymam mı gerekiyordu?"

"Daha önce gelmediğin için pişman olacaksın."

Beklentisini hayli yükselttiğimin ve olaya ilgisini artırdığımın verdiği öz güvenle arabadan inip onun da inmesini bekledim.

"İlk rakımı burada içmiştim. Benim için çok özel biriyle birlikte. O şu an aramızda değil ama o ölene kadar geçen süreçte her ay mutlaka buraya gelirdik." Sonlara doğru konunun verdiği mahmurluğun beni ele geçirmesine izin vermeden yerimde silkelenip ona döndüğümde gözlerinde farklı bir parıltıyla beni izlediğini gördüm.

"Ama benim için bu kadar özel olmasının tek sebebi bu değil." Sonunda lokantadan içeri girebildiğimizde gözleri kapının hemen solunda bulunan masaya kaydı ve gözlerini kısarak o tarafa yaklaştı.

Hayran bakışları anında beni bulduğunda yüzüme benden bağımsız yerleşen gülümsememle ben de onu süzüyordum.

Daha sonra koluna girip bizim için rezerve edilen masaya yönlendirdiğimde iki garsonun bizimle ilgilenmek için geldiğini gördüm. Yiyeceğimiz, içeceğimiz her şey önceden belli olduğundan yalnızca sandalyelerimizi çekip oturmamıza yardımcı olmuş, daha sonrasında masayı donatmaya başlamışlardı.

"Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum... Bu benim ilk rakı içişim olacak ve böyle manevi olarak yüklü bir mekanda olması... Yakut, bundan daha iyisi olamaz dediğim her seferde beni yeniden kendine aşık etmek için elinden geleni yapıyorsun."

Masanın tamamen dolduğunu gördüğümde elimi kaldırıp Yankı'nın bardağını doldurmakta olan garsonu durdurdum. "Gerisini biz hallederiz, teşekkürler." Yankı sonunda yanındaki garsonun farkına varıp bakışlarını benden çekti. Yerimden kalkıp onun rakısını doldurmak için harekete geçtiğimde her hareketimi dikkatle izliyor olduğunu görmek elimi ayağımı birbirine dolaştırıyordu.

"Burası yaklaşık 84 yıllık bir tarihe sahip. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, dönemin ajanlarından Mata Hari, ünlü oyuncu Greta Garbo, yazar Agatha Christie ve İspanya Kralı 4.Alfonso gibi bir sürü tanınmış insanın müdavimi olduğu bir rus restoranı. Bir dönem yerin sahibiyle olan anlaşmazlık yüzünden kapanmış ama daha sonra 2011 yılında başkaları tarafından satın alınmış ve ismi 1924 Rejans olarak değişmiş, asıl ismininin telifi sahibinde olduğu için."

"Muhtemelen o zamandan bu zamana kalan tek özelliği Atatürk için ayrılan şu masa."

"Belki de... Bir sürü tanınan, ünlü isim buraya geldiği halde yalnızca Mustafa Kemal Atatürk'ün masasına başka kimse oturtulmuyor. Belki de şu anda oturduğumuz masalarda Agatha Christe, Mata Hari ya da bir başkası oturdu... Ama Atatürk'ün masasına ondan başka kimse oturamadı. Bu bile ne kadar değer verilmesi gereken bir kişilik olduğunun kanıtı değil mi?"

"Atatürk'e bu kadar bağlı bir kadınla birlikte olmanın böyle bir sonuç doğuracağını hiç düşünmemiştim. O zaman..."

Bardağını Atatürk'ün duvardaki fotoğrafına doğru kaldırıp bana göz kırptı. Ne yapacağını anlayıp ben de bardağımı fotoğrafa doğru kaldırdığımda aynı anda konuştuk.

"Şerefe Atam!"

***

Şerefine, Atam. :)

Fotoğraf | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin