"Sonunda gittiler ya!" Kınarcasına Yankı'ya bakıp merdivenlere yöneldim. "Kızgın mısın?" Cevap vermeden merdivenleri tırmanmaya devam ettiğimde sessizliğimi bir cevap olarak kabul edip beni takip etti. Odamın kapısını açıp içeri geçtim, onun da geçebilmesi için kapıyı açık bıraktım.
"Ali'yle iyi anlaşamamızı benim suçum olarak mı görüyorsun? Yabani be o herif!" Bakışlarımı gördüğünde sesini kesip şirince sırıttı. "Geçerli sebepleri var, Yankı." Yatağıma oturduğumda o da yanıma oturup beni kolları arasına aldı. "Aramızda kalmana izin vermem, Yakut." Güldüm.
"Ciddiyim, herhangi bir üzüntünün sebebi olmayacağım, tamam mı?" Ben de kollarımı beline dolayıp başımı güvenli göğsüne yasladım. "Efe konusunda ne düşünüyorsun?" Omuz silkti.
"Efe'nin daha fazla üzülmesini istemiyorum." Başımı kaldırıp ona baktım. "Belki de İnci'yle konuşmalısın." Şaşkınlıkla bana baktığında dudağına bir öpücük bıraktım. "İnci'nin yalnız kalması demek daha da kırılması, daha da keskinleşmesi demek, Yankı. Haksız mıyım? Belki insanlara kötü davranıyor ama bunu tamamen keyfi yaptığını söyleyebilir misin?"
"O tercihini yaptı, Yakut."
"Sevgilim kendini onun yerine neden koymuyorsun?" Sağ elini kaldırıp yanağıma koyduğunda tamamen eline yaslanıp gözlerimi kapattım.
"Eğer sen beni sevmiyor olsaydın... bilmiyorum. Ne yapardım bilmiyorum. Sen beni sevmiyorken, anonimden bana yazmadan önceki hayatımda ne yapıyordum bilmiyorum. O günlere dönmek imkansız geliyor şimdi. Ne yapardım bilmiyorum." Duyduğum sözlerle gözlerimi açıp aşkla ona baktığımda beni göğsüne sıkıca bastırdı.
"Yakut, senden önce sevilmenin, sevmenin ne olduğunu bilmeyen... her şeyi senden öğrenen bir adam var karşımda. Her geçen gün bir insan nasıl daha fazla sevilir, artık biliyorum. Çok genciz, yaşımız küçük belki. Belki yollarımız ayrılacak, isteyerek ya da istemeyerek veda edeceğiz birbirimize. Seni hep hatırlayacağım. Aklımda ve kalbimde hala sen olacaksın. Eğer seninle birlikte olamayacaksak, başkası da olmayacak hayatımda. Olur da benden sonra..."
Cümlesinin devamını duymak istemiyordum. Şu an ne söylesem faydası olmayacağını bildiğimden dudaklarımı sertçe dudaklarına bastırdığım an sağ gözümden bir yaş düştü. Sol yanağımda da bir ıslaklık hissettiğimde onun da ağladığını fark ettim.
İlk başta onu susturmak için başlattığım öpücük giderek hararetlendiğinde beni ani bir hareketle yatakta yatar pozisyona getirip üstüme uzandı.
Tam bu sırada bu eşsiz anı bölen şey tabii ki de telefon zil sesiydi! "Telefonun çalıyor, Yankı." diye mırıldandım öpücüklerinden sersemlemiş bir şekilde. Üstümde doğrulurken "Devam etmeni istemiyorum desene sen şuna." diye fısıldadı sinirle. Kaşlarımı çatıp tavana baktım. Gerçekten devam etmek istemediğimi falan mı düşünüyordu?
Üstünü düzeltip çoktan susmuş olan telefonunu eline alıp tekrar yanıma uzandı. Anında omzuna kafamı uzatıp telefonun ekranına baktığımda kaşlarım istemsizce çatıldı.
Dilara arıyordu.
Sonra telefon Yankı'nın elinde tekrardan titreştiğinde kilit ekranına Dilara'nın mesajları düştü.
Dilara: Yankı konuşmalıyız.
Dilara: Geçen gün konuşmama izin vermedin.
Dilara: Ama benim de söyleyeceklerim var.
Yerimde hırsla doğrulup ayağa kalktığımda o da ayağa kalktı. "Çık git evimden!"
"Açıklamama izin ver." Kahkaha attım. "Sana tek bir şey soracağım. O kızla buluşup konuştun mu, konuşmadın mı?"
"Olaylar öyle gelişmedi ama..."
"Bana sonuçtan haber ver!"
"Konuşmak zorunda kaldım." Elimi yanımdaki duvara geçirdim. "Çık git dedim!"
"Sevgime hiç mi inancın yok?"
"O kızla buluşman sikimde bile değil! Bana haber verecektin, Yankı. Haberim olacaktı. Bir anda karşına mı çıktı? Ya da seni konuşmak zorunda mı bıraktı? Hiçbiri önemli değil!" Derin bir nefes aldım. "Çünkü bu kız benim karşıma geçip sevgilinle görüştüğümden haberin var mı diye sorsa cevapsız bırakmamı sağlayacak kişi sensin." Başlarda bağırmış olsam da sonlarda sesim çatlamıştı.
"Dilara'nın da Allah belasını versin, oldu mu?" Telefonu hırsla sağ tarafındaki duvara fırlattı.
"Çık evimden, Yankı. Bir süre görüşmesek daha iyi olacak. Şimdi çok sinirliyim." Yüzü acıyla çarpılırken bir kaç adım atıp dibime geldi.
"Bitmediğini senden duymaya ihtiyacım var, Yakut." Elini çeneme koyup gözlerine bakmaya zorladı beni. "Zamana ihtiyacım var sadece. Anla beni Yankı, güvenim sarsıldı."
Sola bir adım atıp görüş alanımdan çıktı. Odanın kapısına ulaştığında kapı koluna dokunup duraksadığını fark ettim.
"Fazla bekletme, Yakut. Ben seni yıllarca da beklerim ama yaşayacağımız bir sürü andan ikimizi de mahrum bırakma."
Kapıyı açtı, çıktı ve kapıyı çarptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fotoğraf | Texting
Non-FictionTavsiyem okumayın, çünkü cringe. Bilinmeyen Numara: Bende bir fotoğrafın var, Bilinmeyen Numara: Bebeğim bundan daha fazlasına ihtiyacım var.