Bölüm 25

16.8K 715 130
                                    

"Kızım sen resmen bahtsız bedevisin ya!" Gözlerimi devirip kapıdan girer girmez söylenmeye başlayan Ebru'ya gözlerimi devirdim. "Ne alaka?"

"Bahtsız bedeviyi de çölde kutup ayısı..." Sözlerine devam etmeyip göz kırptığında ters ters bakıp salondaki koltuğa geçtim. "Amına koyayım, sen bir çocuğu 3 yıl sev, sonunda dikkatini çek, sonra o seni seninle aldatsın."

Durumu özet geçiş tarzına gözlerimi devirsem de durum tam olarak buydu ve içinden nasıl çıkacağımı da bilmiyordum.

"Sabaha kadar ağladın yine değil mi?" Gözlerim tekrardan dolduğunda Ebru hemen bana sarıldı. "Çok garip hissediyorum... Aldatılmış gibi, ama ne diyebilirim ki? Çocuğa çifte saldırı düzenledim resmen. Yine de aynı kişi olduğumuzu bilmediğini de düşünürsek... aynı anda iki kişiyi idare ediyor sayılmaz mı?" Üzgün bir şekilde bana baktı. "Hiç mesaj attı mı?"

"Anonime mi, Yakut'a mı?" Gözlerini devirip koltukta bağdaş kurdu ve tamamen bana döndü. "Fark etmez."

"İkimize de attı zaten."

"Farklı kişilermiş gibi bahsetmesene! Bu çok... garip bir durum."

"Bir de bana sor. Dün akşam whatsapp'tan öyle mesaj atınca tabii ki hemen engelledim, tepkimden korktuğum için. Sabah da instagramdan yazdı, günaydın falan. Sayende uyudum mu ki gün ayacak gerizekalı? Diyemedim tabii. Cevap bile vermedim, engelledim."

"Engellemek mi çözüm Allah aşkına? Eninde sonunda konuşacaksınız zaten. Kaldır engeli." O anda çalmaya başlayan kapıyla korkarak Ebru'ya baktım. "Buraya gelmemiştir değil mi?"

"Umarım gelmemiştir. Seni şu bitmiş halinle görmesini istemem."

"Kapıyı sen aç. Eğer Yankı geldiyse öldü falan de bak sakın beni bulaştırma." Ebru tekrardan gözlerini devirdiğinde yalvarırcasına gözlerine bakıyordum.

"Eğer Yankı'ysa ben yukarıya, senin odana çıkıyorum. Sen de çocuktan bir güzel hesap soruyorsun." Kapı hala çalmaya devam ederken telefonum da çalmaya başlayınca şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım.

Benim kapıma gelmişken başkasını arıyordu resmen! Bir hışım kapıyı koşup yine aynı hırsla kapıyı açtım. "Ne var ya, patladın mı?" Yankı şaşkın bir şekilde bana bakarken tüm o hesap sorma planlarım arasına dahil etmediğim bir ayrıntıyı fark ettim. Çocuk karşı konulmaz derecede yakışıklı görünüyordu. Üstündeki düz beyaz tişört, siyah eşofman altı ve kot ceketiyle bile!

"Dünden beri neredesin sen?"

"Sanane?"

"Ne demek sanane?"

"Basbaya sanane işte. Sana hesap mı vereceğim ben? Altı üstü öpüştük." Kapı önünde kavga etmemizi daha fazla istemiyor olacak ki sert bakışlarına tezat nazik bir şekilde kolumu tutup beni içeri yönlendirdi. Senin zor kullanmayışını yerim çocuk!

"Ağzından çıkanlara dikkat et." Kendine hakim olmaya çalışıyor gibiydi ama atladığı bir şey varsa o da benim çoktan ipi kopardığımdı.

"Bana söylemek istediğin bir şey var mı, Yankı Kara?"

Kaşlarını çattı. "Ne gibi?"

"Kes rol yapmayı! Dün benimle öpüştün, sonra kim olduğunu bile bilmediğin bir kıza seni özledim dedin!" Bir anda vücudu gevşerken kaşlarını kaldırdı.

"Öyle mi, senin nereden haberin oldu peki?"

"Senin hesaba katmadığın bir şey oldu çünkü! O anonim sandığın kişi bendim! Seni 3 yıldır seven kız bendim çünkü!"

Fotoğraf | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin