Jungkook için kurduğum telefon alarmımın sesine kalkmıştım.Yatağımı topladım ve lavaboya gittim.Üzerimi değiştirdim.Junkookun gelmesini bekledim.
Jungkook geldi.Normal giyinmişti.Ama sanki o ne giyse çok yakışıklı oluyordu.Kafamdaki salak düşüncelerden kurtulup jungkooku selamladım.
"Nasılsın?"
"İyi,sen?"
"İyi.İlk hangisinden başlayalım?"
"Matematik"
"Başlayalım başlamasınada yn matematiğe başlarsak diğer dersleri bitiremeyiz.Haberin olsun"
"Tamam sorun değil ilk matematik çalışalım " İki saat matematik.Bir saat fen anlatmıştı.Gerçekten iyiydi.Kimseden anlamasam bile jungkookun anlatışı sayesinde birçok şeyi anlıyorum.
Jungkooka teşekkür edip uğurlamıştım.Birkaç saat sonra tekrar uyudum.
Sabah kalktım.İşlerimi halledip çıktım.Bugün enerjiktim.Asansör beklerken jungkook da gelmişti.
Birlikte okula gittik.Yol sessiz olduğu için jungkook bana kulaklığını tekini verdi.Kinetic Flow'un forest of dreams şarkısı çalıyordu.
"Bu şarkıyı biliyor musun yn?"
"Evet " dedim. O anda farklı şarkı açtı.Yol boyunca şarkı dinledik.Okula girince vedalaştık.Bugün Buse hasta olduğu için gelmemişti.O yüzden öğle arası yemekhaneye tek başıma indim.
Jungkook beni yemekhanede yalnız görmüştü.Arkadaşlarına birşeyler söyleyip yanıma geldi.
"Oturabilirim değil mi?"başımı olumlu anlamında sallamıstım.Devam etti.
"Neden teksin?"
"Buse bugün hasta olduğu için okula gelmedi"
"Anladım.Çıkışta boş musun?"
"Neden sordun?"
"Kalan dersleri kütüphanede anlatmak istiyorum"
"Bana fark etmez de.Neden evimi artık sevmiyor musun?Rahatsız mı oluyorsun?"
"Hayır yn sadece bugün değişiklik olsun diye öyle demiştim.Beni yanlış anladın"
"Peki " yemeğimizi yiyip ayrıldık.
Sıkıcı geçen bütün derslerimden sonra jungkooku çıkışta görebilmiştim.
Birlikte okulumuzun içinde bulunan kütüphaneye ilerledik.Jungkook kapının kulpunu aşağı indirdi.
İçeride yalnızca üç kişi vardı.Biri tek başına oturuyor diğer ikisine yan yana birşeyler çözüyorlardı.Jungkook ile onlardan en uzak yere gittik.
Olduğumuz yer kitaplıklarla dört çevrilmişti.Kimse bizi göremezdi.
"Sözelleri dün çalışamamıştık.İlk önce hangisinden başlayalım?"
"İngilizce"
"Ama senin ingilizce zaten çok iyi"
"Biliyorum.Ama okuldan yeni çıktık.En azından ingilizce çözmek eğlenceli ve sıkıcı değil"
"Pekala
Çantamdan ince bir ingilizce testi çıkarıp çözmeye başladım.Ben çözerken herzaman olduğu gibi yine beni izliyordu.Bir saat içerisinde seksen beş soru çözmüstüm.
"Bitti mi?"
"Evet"
"Ver ben kontrol edeyim"
"Al"Hepsini kontrol etti ve bana döndü.
"Yalnızca iki yanlış"yanlış yaptığım o iki soruyu bana anlattı.Bana kalsa bütün gün aralıksız ingilizce çözebilirdim.Zaten bir seferinde yapmıştım bunu.
Diğer dersleri anlatmaya başlayıp herşeyi teker teker anlatıyordu.Sonra bir anda bana dönüp beklemediğim birşey sordu.
"Haftasonu lunaparka gidelim mi?"
"Lunapark mı?"
"Evet.Tabi boşsan"
"İkimiz mi?"
"Evet"
"Napıcağız ki orada?"
"Sen daha önce gittiğinde yada diğer insanlar ne yapıyorsa onları yapıcağız"
"Ben daha önce hiç lunaparka gitmedim"
"Cidden mi?"
"Evet"
"O zaman kesinlikle gidiyoruz"
"İstersen ağabeyine şöyle o da gelsin"
"Niye ki?Bence ikimiz daha çok eğleniriz hem o lunaparkları sevmez biz ikimiz gidelim"
"Tamam " dediğimde bana kocaman bir gülümseme sundu.
[][][][][][][]][]][][]][[[][][[][[][[][[[][]][][[]
Oy vermeyi unutmayın ♡♡♡Aslında size haftaya altı bölüm atıcağımı söylemiştim.Ama o kadar aktif olamayacağım.Çünkü ailem hiç beni anlamaya çalışmıyor ve telefonumu alıcaklarından bahsediyorlar.Hem de eğer altı bölüm atarsam ve diğer haftalarda da iki üç bölüm atmaya devam edersem kitap çok çabuk biter diye düşünüyorum.Bu bölümü geçen hafta pazar günü atmak istiyordum ama yarımdı.Artık haftada yalnızca bir iki bölüm atıcağım.Akşama doğru bir bölüm daha atıcağım.Umarım bunu anlayışla karşılarsınız.Sizi seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER ŞEY ESKİSİ GİBİ•Jeon Jungkook
FanfictionBu muydu sevgin?Farklı ülkelerde olsak bile her an seni izledim,seni sevdim,seni özledim,seni aramıştım kalbimin artık boş olan odacıklarında.Ama sen? "Annem hayat talihsizlikler ve talihsizlerle dolu demişti Jungkook.Bunu ıspatladığın için teşekkür...