Patlamadan 10 Dakika Önce
Birinci sınıf büyücüler, iksir yapımı dersi için iksir laboratuvarındaydılar. Profesör Lena dersin malzemelerini hazırlamış ve her büyücünün önüne önceden koymuştu. Profesör dersinde önce bugün yapacakları iksirin malzemelerini anlatmıştı. Ardından da iksirin yapılışını ve kullanım amacını... Sonra kendi kazanında iksirin yapımını göstermişti. Şimdi ise öğrenciler, iksiri yapmaya başlamışlardı ve yaptıkları iksir, asit iksiriydi. Bu iksir sayesinde paslanmış metalleri geri dönüştürebiliyorlardı. İksirin yapımı kolayın bir tık üstüydü ama yapılırken ellere, gözlere dikkat edilmeliydi. Bu yüzden öğrenciler ve Profesör Lena kendilerini korumak amacıyla eldiven, gözlük ve maskelerini takmış; önlüklerini giymişlerdi. Tabii ki hepsinin büyüyle koruyuculuğu yapılmıştı. Bizzat Profesör Lena yapmıştı.
Öğrenciler iksiri yaparken Profesör Lena da tek tek tezgahları gezerek onlara yardımcı oluyordu. Ahşap tezgahlar üç kişilikti ve üç kişi için de yeterli alana sahipti. Bu yüzden Profesör Lena zorluk çekmiyordu.
Kızıl saçlı, kahverengi gözlü ve uzun boylu olan bir kız, yavaşça Ester'in olduğu masaya doğru ilerledi. Tezgahın yanından geçerken bacağını tezgahın kenarına çarptı ve dengesini korumak için tezgaha tutundu. Fakat tutunurken Ester'in malzemelerinin birkaçını yere düşürdü ve dalga geçer gibi konuştu.
- Ay! Çok özür dilerim.
Ester sinirle kıza baktı. Fakat kıza bakan sadece Ester değildi. Yanındaki sarışın kız da ona bakıyordu. Onun bu tavrı sarışın kızın da dikkatini çekmişti. Ester derin bir nefes aldı ve gözlerini devirerek umursamamazlıktan geldi. Sonra da düşen malzemelerini almak için yere eğildi ve onları toplamaya başladı. Malzemelerinin hepsini toplayınca doğruldu. Doğrulduğunda ise kızın gitmiş olduğunu gördü. Ester umursamadı ve iksirini yapmaya devam etti. Neredeyse bütün malzemeleri kaynayan kazanın içine atmıştı. Sadece bir malzemesi kalmıştı. Onu da içine atınca iksir hazır olacaktı. Ester son malzemesini yani Sülfiriyan otunu eline aldı. O sıra Profesör Lena, Ester'in yanına giderken elindeki Sülfiriyan otunu gördü. Otu görür görmez de gözleri kocaman açıldı. Profesör bağırarak Ester'i durdurmaya çalıştı.
- Dur! O, Sülfiriyan otu değ...
Lâkin sözünü tamamlayamadan Ester otu kazanın içine atmıştı ve otu atar atmaz da patlama olmuştu. Profesör Lena patlamayı durdurmak için hemen ellerini havaya kaldırdı ve:
- Riyole, diye bağırdı.
Bu bir çeşit kontrol büyüsüydü. Profesör Lena bağırır bağırmaz ellerinden sarı bir ışık çıktı ve patlamayı sardı. Patlamadan dolayı oluşan kıvılcımlar küçüldü ve çok geçmeden de kayboldu. Kıvılcımlar kaybolurken geriye sadece siyah dumanlar kalmıştı. Ama profesörün atladığı bir şey vardı. Ester...
Ester patlamanın şiddetiyle, arkasındaki camı parçalayarak, siyah dumanların ve cam parçalarının eşliğinde dışarı fırlamıştı. Çok hızlı bir şekilde alçalıyordu. Kulağına; sert rüzgarın sesi ve çevredeki insanların bağırışları ilişiyordu. Ester kafasını aşağı çevirdiğinde yerle arasında çok bir mesafe olmadığını gördü. Acilen saksıyı çalıştırması gerekiyordu. O an aklına gelen ilk şeyle ellerini birbirine kenetledi, gözlerini kapattı ve ağzından sözcüklerin dökülmesine izin verdi. "El monode di medgar!" Bunun üzerine Ester, hafif mor bir ışıkla birden ortadan kayboldu. Bu bir yer değiştirme büyüsüydü. Etraftakiler ne olduğunu anlamayarak aval aval bir süre baktılar. Yere düşmek üzere olan kız bir anda ortadan kaybolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş ve Ay
FantasíaBüyülerin, elementlerin ve kılıçların havada uçuştuğu fantastik bir dünya sizi bekliyor. Normal olmayan ikizlerin kendileriyle ve dış dünyayla çatışmasını okumaya hazır olun. Neredeyse her hikayede olduğu gibi bu hikayede de iyi-kötü çatışması var...