Merhaba, sevgili okuyucular! Medyadaki resim bu bölüm de geçen bir sembol. Resmi ben çizdim. Fazla amatör olabilir. Hayalimdeki sembolü elimden geldiğince kağıda dökmeye çalıştım. Üzerinde daha fazla çalışma yapacağım.
Bugün bahsetmek istediğim bir konu var. Biliyorum, çoğunuz Ester karakterini diğer karakterlere kıyasla daha çok sevdiniz ve daha çok benimsediniz. Fakat kitapta sadece Ester yok. Diğer kıymetli karakterlerim de var. Bunu yazma sebebim bir karaktere takılıp kitabın tamamını göremeyecek olma olasılığınızdan. Mesela bir önce ki bölümde size Pam ile ilgili bomba bir şey söyledim ama kimse buna tepki vermedi. Söylediğim şey Pam'in dört elementi birden kontrol edebilmesiydi. Bu, kitap için çok ama çok önemli bir detay ve hiç kimse bunu dikkate almadı. Demek istediğim sadece Ester'e takılı kalırsanız ya da herhangi bir karaktere, kitabın sürprizlerini göremeyeceksiniz. Yani benden size altın bir tavsiye: Gözlerinizi iyi açın (Olumlu anlamda söylenmiştir.)! İyi okumalar.
Sevgilerle, D.E.
***
Hepsi birbirine endişeyle bakarken Ester bir çırpıda sudan çıktı ve çantasına doğru ilerledi. Çantasının üzerindeki pelerinini aldı ve:
- Tam anlamıyla kurumadan buradan çıkmıyorsun Pam! Wetherby, onun kuruduğundan emin ol, diyerek çıkışa doğru koşmaya başladı.
Ester'in sudan çıkmasıyla hemen Tom da sudan çıkmıştı ve kabanını giyip Ester'i takip etmişti. Bu ikisi dışarıya doğru giderken Artemis ve Theo da sudan çıkıp aynı şeyi yapmış ve dışarıya doğru koşmuşlardı. Pam ile Wetherby ise orada kalmış Pam'in ateşiyle kendini kurutmasını bekliyorlardı.
Ester eline aldığı pelerinini giydi ve kendini dışarıya attı. Havanın soğukluğu yüzüne en etkili şekilde çarparken bunu umursamadı ve etrafına bakındı. O sıra ilerideki büyük yaratığı gördü. Dört gözlü bu yaratık, o kadar büyük ve iriydi ki Ester'i kürdan niyetine kullanır atardı. Kalın, kahverengi bir kürke sahipti. Tabii bir de kürkün altındaki o kalın yağ tabakasına... Ayakları yoktu ama kolları vardı ve vücuduyla orantılı olacak şekilde uzundu. Elleri küçücüktü ama tırnakları uzun ve keskindi. Bu yüzden oldukça tehlikeliydi. Ayakları olmadığı için kollarıyla hareket ediyordu ama bu dezavantajını mükemmel bir şekilde avantaja çevirmişti. Ayrıca bu yaratık etrafa ateş üflüyordu. Yaratığın etrafında bazı insanlar vardı ve birbirleriyle savaşıyorlardı. Fakat yaratığın zarar vermedikleri hep siyah giyinmişti.
Ester hemen yaratık ve etrafında savaşan insanlara doğru gitti. Tom, o giderken mağaradan çıktı ve çıkmasıyla yaratığı görmesi bir oldu. Yerinde öylece kalırken yaratığa doğru giden Ester'i gördü. Bunun üzerine hemen onun arkasından koşmaya başladı. O sıra mağaradan Theo ile Artemis çıktılar. Yaratığı görünce ikisi de dona kalırken Theo'nun ağzından iki kelime çıktı.
- Vay anasını!..
Theo donmuş bir şekilde yaratığa bakarken Artemis kendini topladı. O sıra Ester ile Tom'u gördü. Bunun üzerine Theo'yu dürttü ve onların arkasından koşmaya başladı. Tabii bu dürtmeyle kendine gelen Theo da ona katıldı.
Ester; yaratık ve yanındakilere büyük bir hızla yaklaşırken tanıdık simalar gördü. Emanuel oluşturduğu saydam kalkanla yaratığın darbelerini savuşturmaya çalışıyordu. Valencia yaratığın etrafa saçtığı ateşi kontrol altına almaya çalışıyordu. Bunu yaparken de ateşi siyahlı kişilere saldırı olarak yöneltiyordu. Efusya tüm gücüyle bu siyahlı kişilere karşı koyarken Ulric ve üçüncü sınıflardan Alexander da ona destek oluyordu. Rita kanlar içindeki bacağı yüzünden yere oturmuştu ve ayağa kalkamıyordu. Fakat canı çok yansa da oturduğu yerden diğerlerine yardım etmeye çalışıyordu. Özellike siyahlı büyücülerin büyülerini savuşturuyordu. Ona doğru gelen siyahlıları ise Colin savuşturuyordu ve Rita'nın yanına yaklaşmalarına izin vermiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş ve Ay
ФэнтезиBüyülerin, elementlerin ve kılıçların havada uçuştuğu fantastik bir dünya sizi bekliyor. Normal olmayan ikizlerin kendileriyle ve dış dünyayla çatışmasını okumaya hazır olun. Neredeyse her hikayede olduğu gibi bu hikayede de iyi-kötü çatışması var...