"Kızım sen salak mısın niye engelledin?"
"Ne yapaydım Damla? Besleye miydim?" İçimden gülerken Damla gözlerini devirdi. Dün gece bol yağmur yağmıştı. Her yerde su birikintisi vardı.
En sevdiğim, tısss...
Damla tam ağzını açmış cevap verecekti ki önümdeki su birikintisi ona sıçrattım.
"Ya sen iyi misin? Hayır yani bu hava sana kafa mı yaptı gerizekalı?! Bari eve giderken yapsaydın. Şimdi okula böyle nasıl gireceğim ben?"
"İstiyorsan sen de benimkini ısla. Ödemiş oluruz." Omuz silkti. "Ben senin gibi çocuk muyum?"
Bakın böyle diyince ne kadar masum, ne kadar sevimli görünüyor öyle değil mi? Ama siz bu melek yüzlü şeytana inanmayın.
O her zaman intikamını alır çünkü.
Dıdıdımdıdıdımdıdıdıdıdım... (Burada Testere şarkısı çalıyor.)
Büyük bir hızla pantolonum sırılsıklam olurken güldüm. Müdür beni böyle görmez umarım. Damla hızla toparlanırken asıl konumuza yeniden döndü.
"Neyse, şimdi engeli kaldır ve mesaj at. O her kimse- ki bence kesinlikle okuldan birisi- onu bulana kadar da onunla konuşmaya devam et." Başımla onaylarken telefonu cebimden çıkardım. Whatsapp'a girip engeli kaldırdım.
''E şimdi ne yazacağım?'' Okul bahçesinin içine girerken Damla pantolonunu peçeteyle temizledi. ''Ben ne bileyim Yandex miyim?''
''Lütfen siktir git.'' O hayvan gibi gülerken okuluna doğru ilerlemeye başladı. Aman, ne yazarsam yazayım geri cevap verecek sonuçta. Tam telefonun ekran kilidini açıyordum ki bildirim sesi geldi.
Maşallah anam.
Kilidi hemen açıp uygulamaya girdim.
Vitaminsiz: Günaydın.
Ben: Nöbet mi tutuyordun telefonun başında?
Vitaminsiz:
Sesli güldüm. Allah belanı vermesin.
Ben: Şşojdsoıfvkmljfdşkjdsojns
Vitaminsiz: Ekran kırıldı yavaşş
Ben: Kırılan yürekler olmadıktan sonra yeter ki ekran kırılsın be yien 🚬🚬🚬🚬
Vitaminsiz: Bi anda sis çöktü buralara be reis. Ne yaptın cjnşojfklf
Ben: Dışarıdasın yani?
Hadi be Gözde. Kim tutar seni yiğidim?
Vitaminsiz: Bilmem dışarıda mıyım?
Ben: Kafanı azıcık yukarı kaldır. Ne görüyorsun?
Vitaminsiz: Her yerde sis var. Bir şey göremiyorum şjfdnfwen
He bokunu çıkarmasan olmaz sanki.
Telefonu cebime atıp yürümeye başladım. Bir yandan da etrafa şöyle bir göz gezdirdim. Bahçede sadece birkaç grup öğrenci vardı. Onları da dikkatle göz hapsine aldım. Hiçbirinin elinde telefon yoktu.
Üstün Sherlock Holmes yeteneklerime güvenerek telefonumu cebimden çıkarıp mesaj attım.
Ben: Lan!
Vitaminsiz: Çok kibarsın
Kafamı hızla öğrencilere çevirdim. Hareketlenme dahi yoktu.
Vitaminsiz: Tamam her ne kadar zeki bir insan olmasam da beni böyle basit bir numarayla kandıramazsın jcşfncşkjd
Beni görüyor muydu bu?! Hızla kafamı kaldırıp okulun pencerelerine baktım. Telefonu cebime atıp korka korka yürümeye başladım. Merdivenleri koşar adım çıkıp sınıfa, en arka sıraya oturdum.
Telefonu cebimden çıkarıp önce sessize aldım sonra mesaja baktım.
Vitaminsiz: İlk dersiniz neydi?
Ben: Seni ilgilendirir mi?
Vitaminsiz: Daha beş dakika öncesine kadar gülüyordun şimdi ne bu sinir şvjdnfavşsdj
Ben: Ruh halim çabuk değişiyor.
Vitaminsiz: Bilmem mi?
Tam o sırada hoca girdi. Her zamanki selamlaşmadan sonra yeniden oturduk. Bilmem mi de ne demek oluyordu? Alaycı bir konuşma tarzı vardı ve ciddiye almıyordu. Bu kesin benimle dalga geçmek için benden nefret eden ya da gıcık alan birilerinin işiydi. Bir nevi intikam almaya mı çalışıyorlardı acaba?
Ben: Kız mısın?
Vitaminsiz: Öğretmeniniz girmedi mi?
Ben: Bari buna cevap ver.
Vitaminsiz: Progesteron salgılayan bir cinsim?
Ben: Çok açıklayıcı oldu ya fjwkvnwşj
Vitaminsiz yazıyor...
''Gözde! Ne yapıyorsun kızım?'' Başımı hızla kaldırdım. ''Ne yapıyorum hocam?''
''Ben de onu sana soruyorum. Ne yapıyorsun?'' Telefonun ekranını ters çevirip sıranın altına bıraktım. ''Bilmem. Ne yapıyorum?'' Ya sabır dediğini duyar gibi oldum.
''Telefonla uğraşıyorsun.'' Gülümsemeye çalıştım. ''Evet hocam uğraşıyordum.'' Bana doğru yürürken içimden bir nevi şükür duası ediyordum.
Allah'ım sana şükürler olsun ki edebiyatçı Tariz Selim'e değil de Tonton Remzi'ye yakalandım.
''Telefonunu alabilir miyim?'' Telefonu kökten kapatırken ''Alabilirsiniz hocam.'' diyebildim. Hoca telefonu alıp masasına doğru yürümeye başladı.
''Teneffüste alırsın.'' Başımla onayladım. ''Peki hocam.''
Dersin geri kalanı boyunca beynim yandı. Her ne kadar bir Özge edemesem de ben de dersi derste dinleyen bir kızdım.
Zil çaldığında koşar adımlarla öğretmen masasına ilerlerdim. Telefonu tam alacakken Tonton Remzi araya girdi.
''Bir daha böyle bir şeyin yaşanmasını istemiyorum. Bu ilk ve son olsun. Tamam mı?'' Başımla onayladım. ''Tamam hocam, bir daha yaşanmaz.'' Telefonu alıp koridora çıktım.
Açılmasını beklerken bir yandan da koridoru inceledim. Dikkat çeken bir şüpheli göremiyordum. Telefon açılır açılmaz uygulamaya girdim.
Vitaminsiz: Erkeğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MONOTON MU DEDİN
Humor''Hayatımın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne girdiğim bölümüne geçebilir miyim artık?'' diye bağırdım. Aynı zamanda kafama sert bir şeyin çarpmasıyla yere düştüm. Allah'ım ben ölümü kastetmemiştim niye böyle oldu şimdi? Soğuk zeminde...