KAÇAK

497 39 9
                                        

Telefondan saati bir kere daha kontrol ettim. Bugün neden öğle arası bir türlü bitmek bilmiyordu?

Kapım yeniden tıklatıldı.

''Gel, gel! Boş içerisi, gel! Birlikte rahat rahat yapalım. Gel!'' Birkaç ses duysam da umursamadım. Son on dakikadır bu bok kokulu kabinde hayatta kalmaya çalıştığım yetmiyormuş gibi milyonuncu kez kapım tıklatılıyordu.

Telefonum bir kere daha titredi. Evet, telefon detayını unutmuşum.

Vitaminsiz: Tuvalettesin değil mi?

Vitaminsiz: Okulun her yerine baktım çünkü de

Aslan parçası, sakın tuvalete falan geleyim deme. Bir de seninle yüz yüze uğraşmayayım.

Vitaminsiz: Madem öyle

Vitaminsiz: Ben de tuvalet kapısında nöbet tutarım

Sanki hangi katta olduğumu biliyor da. Ehehehe.

Vitaminsiz: Giriş katında olduğunu da biliyorum.

Tövbestt. Ecinni misin sen?

Tamam, B planı.

Zil çalar çalmaz kalabalığa karışıp sınıfa çıkacağım. Umarım öğretmen de hemen gelir. Ders neydi?

Birkaç dakika sonra zil çaldı. Kalabalığa karışmak için hızla kabinden çıktım çıkmasına ama...

NİYE BURADA KİMSE YOK?

Sabahtan beri kapıyı tıklatıyordunuz bire vicdansızlar! Şimdi nereye kayboldunuz?

Neyse. Yine de koş sen Gözde.

Hızla çıkış kapısına doğru yürüyordum ki Mete'yi gördüm. Geri bas, geri bas! Koşar adım kabine yeniden girdim.

Allah'ım bu kokuyu neden ikinci defa çekmek zorundayım?

Vitaminsiz: Gördüm seni şlskgnsşlkdn

Görmesen şaşarım zaten. Ağlamaklı bir şekilde cevap yazdım.

Ben: Ne istiyorsun benden?

Vitaminsiz: Oradan çıkmanı?

Ben: Sen gidersen çıkarım

Vitaminsiz: Şlksdngklşsdfn

Vitaminsiz: Valla son zile kadar burada beklerim

Ben: Niye bu kadar inatçısın sen ya

Vitaminsiz: Üstadımı örnek alıyorum

Senin üstadına...

Ben: Çıkınca ne yapacaksın

Vitaminsiz: Kanını emeceğim

Vitaminsiz: Ne yapabilirim kızım

Ben: Ne bileyim ben

Vitaminsiz: Çık da konuşalım

Yese çıkacağız tabi.

Ben: Allah belanı vermesin ya

Vitaminsiz: Senin de eheheh

Telefonu ceketimin cebine atıp kabinden yeniden çıktım. Sırıtarak kapı girişinden bana bakıyordu. Gül tabi. Ellerimi de ceketimin ceplerine sokup hızla ona yürüdüm.

''Geldim.'' dedim. Güldü. ''Görebiliyorum. Hadi, gel.''

Derin bir nefes alıp peşinden takip ettim. İnatçı mal. Okulun arka bahçesindeki banklardan birine oturduk.

MONOTON MU DEDİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin