Vitaminsiz: Neredesin iki gözümün çiçeği?
Ben: Ölüm döşeğindeyim
Vitaminsiz: nE
Ben: Nerede olabilirim acaba gerizekalı
Vitaminsiz: Ölüm döşeğinde?
Mal bu çocuk.
Ben: Sınıftayım.
Vitaminsiz: Dışarıda hava çoksel
Pencereye baktım. Gürül gürül yağmur yağıyordu.
Ben: Aynı evrende yaşadığımızdan şüphe duymaya başladım
Vitaminsiz: Burdan yürüyüp kahve içelim mi diye soracaktım
Vitaminsiz: Sıçtın tşk
Ben: Ağla şlkkfngşkl
Vitaminsiz: Eee ;)
Ben: Nerdesin şimdi?
Vitaminsiz: Kantinde en fav masada
Telefonu cebime atıp kantine indim. Sırıtarak bana bakıyordu. Elimle 1 dakika işareti yapıp iki tane Negro aldım ve karşısına oturdum. İki paketi de iyice açıp ortaya koydum. O da önündeki kahvelerden birini önüme uzattı.
''Böyle şeyler için bahane üretmeye çalışma. Çok berbatsın.'' Gözlüğünü düzeltip bir yudum kahve içti. ''Hatırlattığın iyi oldu.'' Kahvemi tahta kaşıkla karıştırırken Hakan'ı sordum. O günden sonra dediği gibi hiç karşıma çıkmadı.
''İyi.'' dedi sadece Mete de. Başımla onaylayıp kahvemden bir yudum aldım.
ÇOK GÜZEL AÇIKLADIN BEYİNSİZ!
''Yılbaşında ne yapıyorsun?'' diye sordu. Gözlerimi devirdim. ''Yazılılar başlıyor yılbaşından hemen sonra. Mecbur onlara çalışacağım. Sen?'' Omuz silkti.
''Ben de ders çalışırım sanırım.'' O an Mete'nin 12. sınıf olduğu aklıma geldi. ''Ne istiyorsun?'' deyip ağzıma kremalı bisküvi attım. O da omuz silkti.
''Bir hedefim yok.'' Eminim öyledir. ''Çevreni saran yüz metrekarelik alana 'Ben çok çalışkanım.' izlenimi veriyorsun. Yeme beni.'' Bunun üzerine güldü.
''Tamam, belki yazılım ya da bilgisayar mühendisliği olabilir.''
Hedefim yok dedikten sonra...
Tam bununla ilgili bir espri yapacaktım ki şu geçenki sarışın kız geldi. Hani sarışın olan. Hani geçenki kız olan. Tıss...
''Naber Mete?'' dedi gıcık bir şekilde ve kendine bir sandalye çekti. Mete'ye yakın olacak şekilde oturdu. ''İyi. Senden naber?'' dedi Mete.
''Seni kantinde görmek alışık olmadığımız şey.'' deyip kahkaha attı. Espri mi yaptı bu şimdi? Bir an masadaki gülen tek kişi olmasına gülecektim ama dediği şeye güldüğümü sanmaması için gülmedim.
Eyşan mood on.
Bana dönüp küçümseyici bir şekilde baktı.
''Senden naber tatlım?' dedi en olabilecek itici şekilde. Ben de zorla gülümsemeye çalıştım. ''İyidir tatlım.'' dedim onu taklit ederek. Yine az önceki gibi güldü.
Ya kız çok salaktı ya da ben kıza takmıştım.
Her an bir şey söyleyecekmiş gibi bana bakıyordu. Bakışları biraz da küçümseyiciydi sanki. Ben de anlamsız bir şekilde ona bakmaya devam ettim. Aramızdaki bu bakışma devam ederken masada bir hareketlilik oldu. Kafamı çevirmemle Damla'yı gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MONOTON MU DEDİN
Humor''Hayatımın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne girdiğim bölümüne geçebilir miyim artık?'' diye bağırdım. Aynı zamanda kafama sert bir şeyin çarpmasıyla yere düştüm. Allah'ım ben ölümü kastetmemiştim niye böyle oldu şimdi? Soğuk zeminde...