Chapter: 2

2.6K 139 91
                                    





HARRY;

Çatal bıçak sesleri, gülüşler ve kahkahalar.. İlk defa evimiz böyle bir manzarayı karşılıyorken bu seslerin arasından sedece birinin sesini geldiğinden beri duymamıştım, Eva'nın.
Bıçakla yavaş hareketlerle kestiği et parçasını ağzına götürmeden önce başını hafifçe sallamış ve kahküllerinin hafifçe iki yana dağılmasını sağladıktan sonra ağzına attığı eti çiğnemeye başlamıştı.

O anda sinirlendiğimi fark ettim, göz göze gelemiyorduk ve onun gözleri ile benim gözlerim bir buluşma gerçekleştiremiyorlardı.
Başımı iki yana sallayarak yemeğimi yemeye devam ettim, o sırada konuşmaya karar verdim. 

" Karınız ne iş yapıyor? " Aniden sorduğum soruyla birlikte Steve'in bakışları bana dönmüştü yalnız Eva hala ısrarla bana bakmıyor ve tabağıyla ilgileniyordu.
Steve'in dudaklarında bir gülümseme belirdi ve Eva'nın bir elini tutup dudaklarına götürdü ve elinin üzerine küçük bir öpücük kondurdu.
Eva'nın ise ifadesi değişmedi.

" Ah, söylemeyi unuttum. O benim hem karım hemde asistanım. " Steve elini Eva'dan çekip yeniden yemeğini yemeye geri dönerken Jessica'nın sesini duydum.

" Bu gerçekten çok hoş değil mi, Harry? Sürekli beraberler. " Jessica'nın sorusuyla başımı salladım, yüzümde memnun bir ifadenin belirdiğini biliyordum.
Böylece onu her an görebilecektim.

" Yalnız siz neden hiç konuşmuyorsunuz, bayan Steve? " Jessica aklımdaki soruyu sorduğunda hızla başımı Eva'a çevirdim, o ise Steve'e bakmıştı.
Steve yeniden Eva'nın elini tutup okşadığında bize döndü. " O biraz çekingendir, böyle ortamlarda fazla rahat edemiyor. "
" Ah, anladım. " Jessica başını salladığında ayağa kalktı.

" O zaman yemekler bittiyse Harry sizi içeriye geçirsin, bende hepimize kahve yapıp geleyim. "  Steve başını sallayıp onayladığında kalkarak önden yürümeye başladım, salona geçip yerlerimizi aldığımızda onlar tam karşımda oturuyorlardı.

Onunda sesini duymak istediğimi fark ettim, fakat tek kelime etmiyor ve beni sesinden mahrum bırakıyordu.
O sırada içeriye giren Jessica gülümseyerek onlara kahvelerini nasıl içtiklerini sordu, işte o an hızlıca Eva'a baktım.
Steve, " Sade. " diye konuştuğunda Eva'a baktı, Eva ise başını kaldırarak Jessica'a baktı. " Orta şekerli. "

Sertçe yutkundum, başım dönüyordu sanki. Bu bana Tanrı'nın bir oyunu muydu? Kesinlikle öyleydi.
Ses tonu öyle yumuşaktı ki, herkesi sakinleştirebilirdi.
Hatta onu oturup saatlerce dinleyebilirdim.
Karar vermiştim artık,

O, Tanrı'nın sanatıydı.

Kendime gelebilmem yeniden uzun sürerken arkama hafifçe yaslandım, önümdeki güzelliği daha fazla izlemek ve incelemek istiyordum fakat dikkat çekmek istemiyordum.
O sırada Jessica elindeki tepsiyle içeriye girdi ve kahveleri dağıttığında yanıma oturdu.

" Umarım yemekleri beğenmişsinizdir. " Jessica gülümseyerek konuştuğunda bende gülümseyerek, " Karım hepsini kendi elleri ile yaptı. " dedim.

Steve kahvesinden bir yudum alarak gülümsedi.
" Ellerinize sağlık, yemeklerin hepsi şahaneydi. " Steve Eva'a döndü ve, " Değil mi, Eva? " diyerek konuşmasına devam etti.

Yutkundum, o ismi dudaklarından duymak hoşuma gitmemişti.
Eva'da gülümseyip başını sallayarak onayladığında gözlerimin önünde gözlerimi kamaştıran bir ışık yayıldı sanki, nasıl bu kadar güzel gülümseyebilirdi? Üstelik gülümsediğinde yanağında çıkan o çukur, sanki onu gördüğümden beri kalbime atılan diğer darbelerdi.

O sırada Steve elindeki kahve bardağını ortadaki sehpaya bıraktı, ellerini birleştirdi ve benimle göz göze geldi.

" İş hakkındaki konuşmalarımızı burada değil şirkette yapmayı düşünüyorum, bu bir tanışma yemeğiydi neticesinde. " Steve konuşmasını bitirdiğinde bende bardağımı bırakarak öne doğru eğildim, haklıydı. Üstelik karşımdaki kadın beni bu kadar sarhoş etmişken adam akıllı bir konuşma olmazdı bu.

" Evet, böylesi daha iyi. Eğer sizin içinde uygunsa yarın benim şirketime gelin ve orada konuşalım? " dedim ve ikisinde de gözlerimi gezdirdim.
Ah, Eva bu konuyla hiçte ilgili durmuyordu.

Steve'de beni onayladığında Eva'nın elini tuttu ve ayağı kalkarak onu da kendiyle birlikte ayağı kaldırdı. Ah, hayır... Gitmelerini istemiyordum.

" Müsadenizle, artık kalkalım. " Onu onaylayan mırıltılar çıkarttığımda Jessica ile onlara kapıya kadar eşlik ettik. Steve ile tokalaştıktan sonra elimi bana bakmayan Eva'a uzattığımda kulaklarımda uğultular çoğalmaya başladı, bu uğultular bana saniyeler sonra dağılacağımı, paramparça olacağımı söylüyorlardı...

Öyle de oldu.

O, ona uzattığım elimi tuttu ve hafifçe sıktı.
Kirpiklerini kırpıştırdı, diliyle dudaklarını ıslatırken onu bu kadar incelediğimden haberi yoktu.
Bana buraya geldiğinden beri ne yaptığından haberi yoktu.
Gözlerini gözlerimle buluşturduğunda tatlıca gülümsedi, dudaklarım aralandı ve ben aptal gibi hiçbir şey yapmadan ve söylemeden öylece durdum.
Kulaklarıma bir ilahi gibi yayılan sesini yeniden işittim. "Görüşmek üzere, bay Styles. "

Ve ben sanırım, yeniden doğmuştum.

Herkese merhaba, umarım bölümü severek okumuşsunuzdur.
Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
Görüşlerinize ihtiyacım var.
Görüşmek üzere, sizi seviyorum. 💚

Eva || harrystyles. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin