EVA;Günün geri kalanlarında çok fazla yoğun bir işin ardından halen daha önümdeki bitmek bilmeyen dosta yığınına baktım, ardından elimdeki kalemi bitirip sandalyede arkama yaslandım ve biraz dinlenmenin iyi olacağını düşündüm. O sırada odasına doğru hızlı adımlarla ilerleyen Harry'i gördüm, fakat yüzüne baktığımda kaşlarımı çattım.
O çok fazla sinirli gözüküyordu...Ve o sırada odada ki ceketini giymiş ve yeniden odasından çıkmıştı. Gidiyor muydu? Yoksa sabah olanlar yüzünden mi hala sinirliydi? Üstelik bir o kadar da telaşlı gözüküyordu.O sırada hızla odamdan çıkıp Steve'in odasına kısaca baktım ve ardından Harry'nin arkasından hızla gitmeye başladım, ah. Topuklu ayakkabılarla bunu yapmak zordu. Şirketin otoparkına girdiğimde Harry tam arabasına binecekti ki, önce etrafıma baktım kimsenin olmadığını fark ettiğimde, " Harry! " diye seslendim ona, durdu ve arabasının kapısını kapatıp bana döndü. Ama beni her zaman gördüğünde ki yüz ifadesi yoktu yüzünde, onun yerine daha da endişelen bir yüz ifadesi bürüdü yüzünü. Kaşlarımı çattığım sırada bana doğru ilerleyip önümde durdu.
" Birileri olabilir veya bir şekilde duyabilir, bana şirket alanlarında bay Styles demelisin. " dedi sessizce, ne olmuştu ona birden bire? Başımı salladım, " Özür dilerim, haklısın. " dedim bende kısık sesle, ama ona ne olduğunu öğrenmem gerekiyordu. O sırada kolunu tuttuğumda hızla kolunu benden çekmesiyle ne olduğunu şaşırdım ve gözlerine baktım, " Ne yapıyorsun? " dedim sesimdeki şaşkınlığı gizleyemeyerek. Bana sadece, " Tuvalete git ve beni bekle. " dediğinde sadece başımı salladım ve ilerlemeye başladım.
Ben Harry'i beklerken içimden umarım onu kadınlar tuvaletine girerken görmezler diyerek dua ediyordum, ya da umarım biri girmezdi tuvalete.
Beni hala daha neden tuvalete yolladığını bilmezken o hızla içeri girip kolumu tuttu ve beni tuvaletlerden birine sokup arkamızdan kapıyı kapattı. Kaşlarım çatık ne olduğunu anlamamış bir şekilde ona bakarken o beni anlamış ve konuşmaya başlamıştı.
" Şirkette kamera olmayan tek yer tuvaletler, bu yüzden. " dediğinde başımı salladım ama bu söylediği beni o kadar da tatmin etmemişti, çünkü şimdiye kadar şirkette kameralar olduğunu biliyordu ama hiç böyle davranmamıştı." Harry, sana bir şey olduğunu görebiliyorum. Anlat bana, birden bire bu kadar telaşlanmanın böyle davranmanın sebebi de ne? " dediğimde derin iç çekişiyle birlikte benden uzaklaşıp tuvaletin kapısına sertçe alnını dayadığında, " Biri bizi biliyor. " dedi.
Ne?
O an sadece dudaklarımın arasından, " Ne? " sözcüğü çıkarken Harry bana döndü. Daha fazla ne söyleyebilirim bilmiyordum çünkü kilitlenen dudaklarımın arasından başka tek bir sözcük çıkmıyordu.
Biri bizi biliyor....
Biri bizi biliyordu, biri bizi biliyordu. O an başımın dönmesiyle ben bir elimle duvara tutunurken Harry hızla beni kolları arasına alıp sıkıca tutmuştu. Telaşla, " Eva. " dediğinde daha fazla dayanamadım ve hıçkırarak başımı göğsüne gömdüm...
HARRY;
Eva başını göğsüme gömerken, gözlerimi yumup derin bir iç çektim ve elimi saçlarına götürüp okşamaya başladım. " Eva, sakin ol tamam mı? Hiçbir sorun çıkmayacak. Sana söz veriyorum ne Steve, ne de Jessica öğrenecek bunu. " Onu yarıştırmak adına sakince konuşup saçlarını okşamaya devam ettim. Ama söylediklerimi onu avutmak için söylemiyordum, onların öğrenmesini engelleyecektim. Bir şekilde.
Göz yaşları gömleğini ıslatmaya başlamıştı, ah...Onun ağlamasına dayanamıyordum. Başımı yavaşça yukarı kaldırıp bana baktığında çenesinin titrediğini gördüm. " P-peki kim, nereden biliyor? Biri bizi nasıl öğrenmiş olabilir? " diye zar zor konuştuğunda Eva gözlerimin önüne gelen görüntülerle dudaklarımı birbirine bastırdım.
Kim olduğunu bende bilmiyordum, eğer şuan kim olduğunu bilseydim onu yaşatmazdım. Kimdi de bu, benimle böyle oyunlar oynuyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva || harrystyles.
Fiksi Penggemar" Ve yeri gelmişken telefonum bile seni aramayı özledi. "