Medyada şarkı var, dinleyiverin gari.
<>
"Ece!"
Kuş kafesinin ses çıkartması üzerine bana dönmüşlerdi. Özgür şaşırsa da hızla bana doğru atıldı. Daha doğrusu benim tarafımda olan kuşlara doğru... Fazla uzaklaşmayan kuşları kucaklayıp kafese yerleştirdi ve kapağını kapattıktan sonra bana döndü. "Burada ne yapıyorsun?"
"Sizi dinliyorum."
Böyle de dürüst bir stalkerım...
Özgür bana bir saniye baktıktan sonra arkasını döndü. "Laçin gel konuşalım."
Laçin gözyaşlarını silip geri geri yürümeye başladı. "Bugünlük bu kadar entrika bana yetti. Mümkünse uzun bir süre konuşmayalım Özgür." Arkasını dönüp koşmaya başladı.
Peşinden gitmek için atakta bulunan Özgür'ü kolundan tutarak engelledim. "Şimdi değil. Görmüyor musun kız perişan halde? Yalnız kalmaya, sakinleşmeye ihtiyacı var. Şimdi üstelemenin sırası değil Özgür."
"Ama," derken çaresizce saçlarını karıştırdı. "Konuşmam, ona anlatmam gereken çok şey var."
"Bana anlatır mısın?"
Sorduğum soruyla yavaşça başındaki elleri aşağıya indi. Yaş dolu olan parlak siyah gözleriyle bana baktı. Gözlerinde acı vardı. Onu böyle görmek beni de perişan ediyordu. Bana doğru bir adım attı. "Önce bir nefes alsam yani sana sarılsam?"
Bir adım geriledim. "Az önce sizi o halde gördükten sonra sindirmem için biraz zamana ihtiyacım var Özgür, lütfen..."
İkimiz de baştaki karşılaşmanın şokunu atlattığımızda kafeye geçtik. Kuşları yanımıza, yere bırakıp bir masaya oturduk. Ben soğuk bir su istemiştim, Özgür'se hiçbir şey.
Suyu içerken dalgın dalgın masaya bakan Özgür'ü inceliyordum. "Şey, başlasan?"
"Nereden başlasam diye düşünüyorum."
Sandalyemi ona doğru kaydırdım ve elimle omzunu tutarak destek oldum. "En başından başla. Bugün konuşmak için çok vaktimiz olacak."
"En başından, tabii," dedikten sonra derin bir nefes alarak bana döndü. "Evlatlık olduğumu biliyorsun? Abimin beni 6 yaşımdayken yetimhaneden aldığını, iyileştirdiğini?"
Sustuğunda onayladım.
Konusu hiç açılmazdı ama biliyordum. Özgür'le ilk sevgili olduğumuz zamanlar aramızda hiçbir sır olmaması gerektiğini söyleyerek anlatmıştı bana hayat hikayesini. Ve konu bizim için orada kapanmıştı. Özgür kan bağı olmaksızın Aydan teyze ve Önder amcanın çocuğuydu.
"Geçen yaz biyolojik ailemi bulma kararı aldım. Kendimce küçüklüğümden beri aklımda olan soruları cevaplandırmak için. Belki ailemin durumu yoktu, bana bakamadılar, yetimhaneye vermek zorunda kaldılar diye düşünüp duruyordum. Belki arkamdan hâlâ yas tutuyorlardı, onları bulmak çocukları olarak görevimdi diye düşündüm. Düşüncelerimi abime söyledim. İtiraz etmedi, beni sakince dinledi ve yardım edeceğini söyledi. Ben küçük olduğum için yetimhanenin adını hatırlamıyordum, o götürdü beni oraya. Gittik, sorduk, soruşturduk. Ailemin hiç sandığım gibi olmadığını anladım. Biyolojik annemin yaşadığı yere gittik. Onu komşularına sorduk. Çünkü kendisi." Durup yutkundu. "5 yıl önce vefat etmiş. Komşulardan öğrendiğimiz şeyler benim aklımdakilerle hiç uyuşmuyordu. Biyolojik babam evliymiş ama biyolojik annemle değil. Yani ben gayrimeşru bir çocuk olarak dünyaya gelmişim. Babam demeye dilim varmıyor, o yüzden ismini söyleyeyim. Sinan Bey o zamanlar Filiz Hanım'la evliymiş. Benim annem yani Meltem Hanım onun metresiymiş."
Yüzünü buruşturdu.
Kim öz annesine bunu demek isterdi ki?
"Onu evleneceğiz diyerek kandırmış, sözde. Sonra Meltem Hanım bana hamile kalmış. O dönem Sinan Bey'le ayrılmışlar çünkü karısı Filiz Hanım hamileymiş ve o ailesinin yıkılmasını istemiyormuş. Bu yüzden beni aldırması için Meltem Hanım'ı sıkıştırmış ama başarılı olamamış, ben doğmuşum. Meltem Hanım'a doğumda öldüğümü söylemişler, beni yetimhaneye vermişler."
Konuşurken aşırı kasılıyordu. Yumruklarını sıkıyor, bacağını sallıyordu. Kolumu, koluna geçirdim ve ikimizin elini de masanın üstüne koyup kenetledim. "Kendini kasma."
Bacağı durmuş, yumruk yaptığı ellerini açmıştı ama bu seferde avucunun içindeki elimi sıkıyordu. Sorun etmedim.
O da konuşmaya devam etti. "Senin asıl merak ettiğin konu, Laçin. Konuşmalarımızı duydun mu bilmiyorum ama o benim kardeşim, Ece. Sinan Bey ve Filiz Hanım'ın kızı. Babamız bir, annelerimiz farklı. Sinan Bey 2 sene önce vefat etmiş. Varlıklı biriymiş. Şuan ona ait olan şirketin başında eşi Filiz Hanım var. Laçin'i tanıyordum ama bugün bir kez daha anladım ki o babasına çok düşkün bir kız. Özellikle babası vefat ettikten sonra daha da bağlanmış. Tuhaf değil mi? Ölü birine, yaşarken olduğundan daha fazla bağlanmak? Ona bunları anlatmam ve kardeş olduğumuzu söylememi kaldıramadı. Babasının annesini aldatmayacağına, bir anneden evladını koparıp yetimhaneye vermeyeceğine o kadar emin ki onu ikna edemedim. Üç aydır onunla konuşmak için fırsat kolluyordum, tam bugün her şeyi açıklığa kavuşturacaktım ki hiçbir şey düşündüğüm gibi gitmedi. En azından gerçekleri biliyor. İstediğine sorup benim dediklerimi teyit ettirebilir çünkü doğruları söylüyorum. O bana geçmişimden, öz ailemden kalan tek kişi... Kardeşim."
<>
Çok uzayacak bölüm, o yüzden buranın devamı sonraki bölümde. Çoğu soru işaretini yok ettim zaten. Aklınızda kalan başka bir şey?
Maviş ile Maşuk kurtuldu diye sevinenler?
Laçin ile Özgür gardaş diye üzülenler?
Bizimkilerin barışma işi yine yalan oldu diyenler?
Not: Bölüm içinde ayrıntılı anlatmadım. Bilmeyenler için buraya yazayım. Özgür küçükken lösemi hastasıydı. 6 yaşındayken Ömer Asaf'la hastanede karşılaştılar. Asaf ve ailesi onu önce kendi nüfuslarına geçirdi, ardından tedavi ettirdiler. Yani Özgür, bölümde geçtiği gibi evlatlık. Fakat ailesi ona bunu hissettirmedi, hissettirmiyor da. Çünkü aile olmak için kan bağı gerekmez :)
Seviliyorsunuz ♥
Instagram: bbhikayeleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLAR | Texting ✔
HumorAyrılan iki kişi tekrar bir araya gelir mi? Yoksa ex'ten next olmaz mı? *Wattpad'de yayımlanan Polar isimli ilk hikayedir. *Mizah #1 (06.02.2020) *Kısa Hikaye #1 (15.02.2020)