elli beş

35.2K 2.3K 219
                                    

Olayın üstünden bir hafta geçmişti. Bu süre zarfında ikisiyle de konuşmamıştım. Tunç'la zaten şu saatten sonra muhatap olmak isteyeceğimi sanmıyordum ama Laçin'le konuşmak istiyordum. Onun için de Özgür'ü bekliyordum, önce o konuşmak istemişti.

"Of," dedim Buket'e bakarken. "Her şey boka sardı. O gün sinirimden oturdum bir saat ağladım ya. Tunç umurumda bile değil ama Laçin'e üzülüyorum. Düşünsene biri sana Tarık'ın başka bir kıza aşık olduğunu söylüyor, sen ne yapardın? Laçin yine o gün sakin kaldı vallahi."

Omuz silkti. "Ne yapacağım canım? Önce söyleyen kişiyi sonra Tarık'ı en son da aşık olduğu kızı döverdim ve mutlu mesut yoluma devam ederdim."

"Siz de ne şiddet eğilimli çıktınız be?!"

"Fiziksel bir şiddetten bahsettiğimi kim söyledi?" dedikten sonra turuncu saçlarını arkaya doğru savurdu. "Benim sözlerim zaten tokat görevi görüyor."

Göz devirdim. "Ya tabii ne demezsin?" Yerimden kalktım. "Ben Özgür'ün yanına gidiyorum."

"Siz barıştınız mı?"

Tam ben cevap verecekken araya tanımadığım bir kız girdi. "Ayrı değillerdi ki."

Kıza tuhaf tuhaf bakmakla yetindim. "Aynen onun dediğinden. Neyse derste görüşürüz."

Bizim sınıftan çıkıp onların sınıfına girdim ama Özgür sınıfta değildi. Neredeydi ki? Bir yere gideceğinden bahsetmemişti bana ama... Sınıftan çıkacağım sırada arkamı dönmemle tanıdık bedene toslamam bir oldu. Geriye sendeleyecekken kollarımdan tuttu. "Ece?"

Gözlerini gördüğümde kaşlarım çatıldı. Neden kırmızıydı onlar?

Hızla elini tutup en yakınımızda olan acil çıkışa yöneldim. Kapıyı açıp merdivenlerin başına geldiğimizde kapattım ve soran gözlerle ona döndüm. "Noldu? Neden ağladın sen?"

Başını eğip bir adım uzaklaştı benden. "Ağlamadım. Soğan sen gel gözüme gir, ben de senin gözümde ne işin var, katinci sen gel de ben attım, ben de amca nabürsün, katinci sen de yanlışlıkla oldu, ben de bele vaziyetin içine s..."

Diye devam edecekken, "Özgür!" diye bağırarak araya girdim. "Ne anlatıyorsun sen Allah aşkına?"

"Konuyu değiştirmek için saçmalıyordum." Ona dik dik baktığımda göz devirdi. "Tamam. Laçin'le konuştuk. Söyledikleri beni birazcık duygulandırmış olabilir. Birazcık ama yani öyle çok abartılacak bir şe..."

Bu kez sözlerini güzel bir şey yaparak bölmüştüm.

Sarılarak.

Gülerek başımı omzuna yasladım. "Sen çok güzel bir abisin bunu biliyorsun değil mi?"

Beklemediği hareketim karşısında havada kalan ellerini belime indirdi. "Sahi abiyim dimi ben? Altı ay da altı aydır, sonuçta büyük olan benim."

Geri çekildim. "Laçin'e, Tunç'la aramızda geçenleri anlattın mı?"

"Hayır," dedi sıkıntıyla başını iki yana sallarken. "O dingil okula gelmiş olsaydı, amacını öğrenip öyle konuşacaktım Laçin'le ama bir haftadır ortalarda yok. Daha fazla bekletemezdim Laçin'i. Benim yanlış anladığımı, sinirle üstüne yürüdüğümü falan söyledim. İnandı gibi, aramızda bir sorun yok. Ayrıca sana da küs değil. Senin hiçbir şeyden haberin olmadığını sanıyor."

"Sence doğru bir şey mi yapıyoruz?" diye sordum içim içimi yerken. "Gerçekleri bilmek onun da hakkı."

"Ortada bir gerçek mi var Ece?" diye sinirle soludu. "O puştun sarf ettiği birkaç boş kelime mi gerçekler?" Alayla güldü. "Emin ol kardeşimin bu gerçeklere (!) ihtiyacı yok."

"Ya Laçin böyle düşünmezse?"

Kapı gürültüyle açıldı. "Nasıl düşünmezsem?"

<>

İyi ki bir ortalığı toplayalım dedim he hepten karıştı...

Neyse diğer bölüm Tunç'un neden öyle davrandığını öğreneceksiniz. Sıkıldım şu konuyu kapatalım.

Seviliyorsunuz ♥
Instagram: bbhikayeleri.

POLAR | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin