otuz beş

57.1K 3.4K 327
                                    

On dakikalık teneffüste hemen kantine inmiş, ayranımı almış, bir köşeye geçmiştim. Hüpürdete hüpürdete ayranımı içerken yanımdaki sandalye çekildi ve biri oturdu. "Baya eğleniyor gibisin."

Ağzımı bir saniyeliğine karşımdaki sarı bebeye cevap vermek için pipetimden çektim. "Eğlenmemek için bir sebebim yok." Tekrardan pipetle ayranın dibini hüpletmeye devam ettim.

"Seninkiyle barışmışsınız."

Konuşmadan başımla onayladım. Eğlencemi bölmek istemiyordum. Ama sonradan aklıma gelen şey yüzünden pipeti bıraktım. "Darısı sizin başınıza."

"Tabii," dedi alayla gülerken. "O iş biraz zor."

Kaşlarımı çattım. "Nedenmiş?"

"Kendi aramızda çözmemiz gereken şeyler var," dediğinde dudaklarımı büzdüm. "Ama siz dün sarıldınız, ben sizi shipledim. Bu yüzden beraber olmanız lazım."

Bana tuhaf tuhaf baktı. "Eski sevgilim olması onu değersiz gördüğüm anlamına gelmiyor. Üzgün olduğunda tabii ki yanında olacağım ama bir sarılmayla da eskiler düzelmiyor."

"Yoo bir sarılmayla değil eskiler, eksikler bile düzeliyor." Burun kıvırdım. "Sen ne anlarsın? Yontulmamış dağ odunu."

Güldü. "Laçin'le aranızın iyi olmadığını sanıyordum. Şuan bana onu savunuyorsun. Ne oldu? Kanka mı oldunuz?"

"Daha kötüsü," dedikten sonra ona doğru eğildim ve sessizce fısıldadım. "Gelin görümce olduk."

"O nasıl oluyor?"

"Ben bilmem." Ağzıma fermuar çektim. "Öğrenmek istiyorsan git Laçin'e sor. Sorarken belki barışmak istediğin gelir aklına."

"İyi de ben barışmak istemiyorum ki."

Çalan zil ile birlikte ayağa kalktım. Hâlâ oturan Tunç'a doğru konuşmamı sürdürdüm. "İstiyorsun istiyorsun, fakında değilsin sadece. Dediğim gibi sen git konuş kızla." Omzuna vurdum. "Hadi koçum, göreyim seni."

Kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı. "Koçum?"

Omuz silktim. "Benim sevgilim var artık lan, koçum tabi. Ne bekliyordun?"

O da göz devirerek ayaklandı. "Tunç diyebilirsin mesela. Hani adım falan ya?"

"Iıh," dedim yüzümü buruştururken. "Sevmedim. Koçum iyi." Bir yandan kantinin çıkışına doğru yürüyorduk. "Hem koçum daha samimi değil mi? Bugüne bugün sen benim eniştem sayılırsın."

"Enişte mi?"

Çarptığım kişiyle birlikte duraksadım. Özgür karşımda kaşlarını çatmış bir şekilde duruyordu. Gözlerimin içine dik dik bakarak yeniden sordu. "Enişte mi?"

"He," dedim elimle yanımdaki Tunç'u gösterirken. "Bu işte. Eniştemiz olacak yakında." Elimle hafifçe göğsüne vurdum. "Alış oğlum alış."

<>

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

<>

Ve bunu duyan Özgür koşarak uzaklaşır hshshshshhs

Bir sonraki bölüm kimin fotoğrafı olsun?

Ve kimle kimin mesajlaşmasını okumak istersiniz?

Önceki bölümün sonuna yazdığımı ciddi sanmışsınız, post açıklamalarını o dillerde yazıyorlar diye şakasına yazmıştım yahu.

Ama Tunç cidden öyle ;)

Seviliyorsunuz ♥
Instagram: bbhikayeleri.

POLAR | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin