altmış yedi

31.4K 2.2K 428
                                    

Medyaya duygusal bir şarkı koyalım ve bizimkilerin ekşınlı hayatına geçiş yapalım.

<>

"Geldim!"

Zile basmamın ardından tanıdık sesi saniyeler içinde kulağıma ulaşmıştı. Birkaç saniye sonra kapıyı açtı. Kapı açılır açılmaz yere attığım okul çantamı umursamadan ona sarıldım. Kolarımı beline dolarken göğsüne yaslamıştım başımı. Gözlerimi yumup soluklandım. Tek ihtiyacım olan buymuş gibi.

Gibisi fazlaydı.

Tek ihtiyacım olan buydu.

"Hey," dedi şaşkınlıkla. Şaşkınlığı kollarını bana dolamasına engel olmadı. Saç diplerimi öpüp başıma yasladı çenesini. "Kapıyı her açtığımda böyle karşılanacaksam burada nöbet tutmalıyım."

Güldüm. Güldü.

"İçeri geçelim," dediğinde ona hak vererek ayrıldım ondan. Yüzüne bakmadan, artistlik yaparak yere attığım çantamı aldım ve içeri girdim. Bu halime güldü. "Cadı."

Salona geçip tekli koltuklardan birine oturdum. Bugün salıydı. Dolayısıyla Aydan teyze ve Önder amca işteydiler. Özgür evdeydi çünkü hastaydı. Bu yüzden okula gelmemişti. Ben de o yok diye okulu asmıştım. Bence oldukça geçerli bir sebepti.

Özgür üstündeki eşofman takımıyla, kırmızı olmuş burnuyla, dağınık saçlarıyla, olabilecek en paspal haliyle gelip koltuğa oturdu. Daha çok oturayazdı. Üçlü koltuğa yastık ve battaniye koymuş, kendine yatak yapmıştı. Sehpanın üstünde abur cuburlar, televizyon ekranındaysa durdurulmuş bir film vardı. Bir günde öğrenci evine dönüştürmüştü ya evi, pes!

Battaniyesinin altına girip, "Gelsene," dedi. İtiraz etmeden gittim yanına ama fazla yaklaşmadan ayaklarının ucuna oturdum. "Söyle bakalım küçük koalam neden kendini yalnız hissettin?"

Ne zaman göğsüne sığınsam böyle hissettiğimi biliyordu.

10.bölümde de söylediği gibi.

"Ne bileyim," dedim omuz silkerken. "Okulda sen olmayınca öyle hissettim kendimi. Sonra birdenbire 'sevgilimin olmadığı okulu neyleyim ulan ben' dedim, çıktım geldim. İyi yapmışım değil mi?"

"Dersiniz biyolojiydi değil mi?"

Sorusunun üstüne astığım yüzümü oflayarak bozdum. "Ah kesinlikle! Okulu asmak için biçilmiş kaftan." O bana gülerek bakarken söylediğim şeyin farkına varıp hemen toparladım. "Ama o yüzden değil tabii. Seni görmek için astım ben okulu."

İnanmadım der gibi bakan gözlerine en iyi numaramı sıktım. Konu değiştirme!

"Hem bu evin hali ne böyle? Hastasın sen sağlıklı beslenmen lazım. Ayrıca bulunduğun ortamın nefes alınabilir olması lazım," dedikten sonra yerimden kalkıp camlardan birini yarısına kadar açtım. Nefes almamıza yeterdi bu kadarı. Hiç oturmadan mutfağa yöneldim. "Ben sana çorba getireceğim, sen burada uslu uslu otur tamam mı?"

"Tamam anne," diyerek benle dalga geçtiğinde ona uyarak konuştum. "Sus cevap verme anneye!"

Mutfağa girdikten 15 dakika sonra elimde tepsi, içinde çorba kasesiyle birlikte çıktım. "Evet çorbamız hazır." Tepsiyi kucağına bırakıp eski yerime geçtim. "İç hadi, iyi gelir."

POLAR | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin