2 - İstanbul'da kendi ayaklarımın üstünde duracağım

1.3K 117 7
                                    

'Ben koca kızım, İstanbul'da kendi ayaklarımın üstünde duracağım'

Nisan...

Bir sinir eve gelene kadar ne düşüneceğini bile bilememişti. Apartmandan içeri girdiğinde derin bir nefes aldı. "Sakin olmalıyım" dedi kendi kendisine. İnsanlara kızmakla ömrü geçmişti. Kırk yılda bir dosdoğru bir adamla tanıştığını sanmıştı ama o da saçma salak bir şey teklif etmişti. Zaten eve ulaştığında da neredeyse akşam olmak üzereydi. Fatih taraflarında bir apartman dairesinde babası Cemal ile birlikte yaşıyordu. Daha doğrusu babası hastanede kalmadan önce yaşıyorlardı. Bir süredir bu boş evde tek başınaydı. Çok da eski olmayan daire okuduğu fakülteye de yakındı. Zaten sırf İstanbul'da trafikte ziyan olmamak için buradan ev almışlardı. 2+1 olsa da bekar evi gibi bir hali vardı. Mutfağıyla birleşik bir salonu, küçük bir giriş koridoru ve iki ufak odası... Küçük de olsa bu ev onun yuvasıydı. Çok sevgili babacığı Cemal kaptan ile yaşıyordu. Babası emekli bir devlet memuruydu. Temizlik işlerinde çalışıyor olmasına rağmen bir dönem kurumun servis şoförlüğünü yaptığından herkes ona kaptan diye hitap ederdi. Cemal kaptan araba kullanmasıyla meşhur bir adam olduğundan böyle bir lakabı vardı. Doğma büyüme Bursa'lı olan Cemal kaptanın hayatı pek de parlak değildi. En azından çocukluk zamanları... Hicran memleketi olarak doğduğu büyüdüğü Bursa'yı görse de aslen babasının ailesini tanımıyordu. Çünkü babasını da ailesini bilmiyordu. Anne ve babası yetimhane de büyümüş iki yetim çocuktu. Kim bilir nereden getirilmişlerdi ve orada büyümüşlerdi.

Cemal kaptan kendi halinde kimseciklere zararı olmayan bir adamdı. Ne ailesini nede herhangi bir akrabasını tanıyordu. Hem yetim hem de öksüz büyümüş, yetimhanelerde kalmıştı. Devletin yetiştirme yurdunda kalan çocuklara özel olarak açtığı bir kadro ile temizlikçi olarak işe girmişti. Hicran'ın annesi ile de bu şekilde tanışıyorlardı. İki kimsesiz çocuk birbirlerine can olmuşlardı. Ta ki kızları doğana kadar... Ama hayat pek yüzlerine gülmemişti. Hicran çocuk yaşta kaybettiği annesinden sonra babasını da kaybetmekle karşı karşıyaydı. 

Eve gelmeden önce biraz alışveriş yapmıştı. Tek sahip olduğu arkadaşına yemek hazırlayacaktı. Elindeki poşetleri mutfak tezgâhına bıraktı. Nisan'a Rus salatası yapmak için turşu, garnitür, mayonez almıştı.

Hicran: "Kankacım akşam kaç gibi gelirsin?"

Nisan: "Sanırım yedi gibi evde olurum? Ne o bana yemek mi yapıyorsun?"

Hicran: "Rus salatası var kankacım"

Nisan: "I love you so muchhhhhhhh. XOXO"

Nisan deli dolu bir kızdı. Hicran'ın içindeki çocuk ruhunu besliyordu. Komikti, eğlenceliydi, onun en büyük desteğiydi. Hicran'ın babasının yattığı hastanede hemşire olarak çalışıyordu. Hicran'ın babası yıllardır beynindeki tümör ile baş etmeye çalışıyordu. Zamanla büyüyen ve ona dayanılmaz ağrılar çektiren bir tümörle... Hicran'ın okulunun ikinci senesinde ortaya çıkan hastalık yıllardır peşlerini bırakmamıştı. Ameliyat edilmesi tehlikeli bölgede olduğu için ilaç tedavisi uygulansa da yıllar geçtikçe ağır geliyordu.

Hicran hastalığı öğrendiği dönemde zaten bir enkaz haldeydi. Okuluna iki sene gibi bir ara vermek zorunda kalmıştı. Cemal kaptan bir süredir yoğun bakımdaydı. Tümör kanama yapmaya başlamış, büyüme süreci hızlandığı için yoğun bakıma almışlardı. Ve son çare ameliyattı. Hicran'ın hastaneye girmesi yasaktı çünkü çok sevgili Mehmet amcası onu hastaneye almıyordu. Mehmet amca diye bahsettiği kişi de ünlü Beyin Cerrahi Mehmet Karayılan'dı. Babasının yetimhaneden arkadaşıydı. Cemal kaptan onun için 'Memo pek şanslıydı. Onu evlat edinen aile pek zengindi' derdi. Evlat edinen ailenin yardımlarıyla okumuş, ünlü bir beyin cerrahı olmuştu. Vefalı bir dostlukları vardı. Hicran okulu kazandığında onu otogardan alan, yurda yerleştiren hem Mehmet amcasıydı. Çok hakikatli bir insandı. Zamanında birbirlerine destek olmuşken arkadaşının kızına da destek olmuştu. Hatta öyle vefalı bir dosttu ki özel hastanede çalışmasına rağmen yıllar boyu süren tedavinin masraflarını bir şekilde hastaneye karşılatmıştı.

BÜYÜK SIR, KÜÇÜK YALANLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin