44 - Birbiri için yaratılmış iki ruh

642 77 17
                                    

'Birbiri için yaratılmış iki ruh'

"Duyduğumda ne kadar sevindim anlatamam" dedi Seçil. Hicran'a ahtapot misali sarılmıştı. Barışmış olmalarına herkes seviniyordu ama onun mutluluğu bambaşkaydı. Seçil gerçekten kızı gibi seviyordu Hicran'ı. Ona değer veriyordu. Ve oğluyla barışmış olmasına ikisi içinde seviniyordu.

Levent hastaneden çıkınca annesinin evindeki eski odasında yerleşmişti. Olanlardan sonra annesi onu bırakmak istememiş haliyle kendi evine göndermemişti. Tabi Levent'in artık hiçbir şeye itirazı yoktu. Hicran ile barışmışlardı ve onu sonsuza dek ayrılmayacaklardı. Artık yanındaydı. Onun için endişe etmişti. Dili başka söylese de inanıyordu. Hicran'da onu seviyordu. Sevmese yanında olmazdı.

Levent böyle düşünse de Hicran inanılmaz sinirliydi. Oturduğu koltuk diken kaplıymış gibi canını acıtıyordu. Siniri yüzüne yansımıştı. Kızarmış yanakları etraftakilere göre utangaçlıktan olsa o sinirinden kızarmıştı. Levent hemen karşısındaki koltukta oturan Hicran'a baktı. Kızarmış yanakları, bukle bukle saçlarıyla o kadar güzeldi ki. Herkesten farklıydı. Özeldi. Hicran'a bakınca görmek istediklerini görüyordu. Onun kendisini sevdiğini görmek istiyordu.

"Hastane odasında evlenme teklifi de pek romantikmiş" dedi Meriç gülerek. "Ama yüzük almamışsın"

"Kızım fırsatı mı oldu çocukların" dedi Seçil araya girerek. "Benim tasarımlarımdan birini takarsan çok sevinirim"

"Siz öyle uygun gördüyseniz elbette" dedi Hicran. Kelimeler ağzından zorla çıkıyordu. Bir an evvel buradan gitmeliydi. Ama Levent nişan olayını ailesine pat diye söylediği için davete iştirak etmek zorunda kalmıştı.

"Nişan töreni ne zaman olacak?" dedi Ahmet Bey hoşnut bir sesle. "Tabi bunca olandan sonra siz ne zaman hazır hissedersiniz. Emrivaki yapmıyoruz sadece nişan için yer ayarlamış olabiliriz"

Hicran hiç konuşmadan oturuyordu. Ne sorulanlara cevap verdi nede yorum yaptı. Levent'in mutlu halini görmek tuhaf hissettiriyordu. Ona kızıyordu ama bir yandan da acıyordu. Levent'in etrafında olduğu dakikalarda hep 'Ben burada ne yapıyorum' diye düşünüyordu. Yan tarafında oturan Çetin'in bakışlarını üstünde hissetti. Konuşmak istediğinin farkındaydı. Ama şimdi onun merakıyla baş edemezdi. Derin bir soluk aldı.

"Ben mutfağa ineyim, su içeceğim" dedi Hicran yerinden kalkarak. Ama Seçil onu durdurdu. Yeni barıştıkları için baş başa kalmaları gerektiğini düşünüyordu.

"Siz oturun ben size içecek bir şeyler gönderirim" dedi yerinden doğrularak. Önce Hicran'ın alnından öptü sonrada yataktaki oğlunun. "Hadi gençlere biraz zaman verelim"

Onlar odadan çıktıktan sonra sonunda ikisi yalnız kalabilmişti. Levent'in yüzünde güller açıyordu. Hicran onu hiç bu kadar mutlu görmemişti.

"Onların ne kadar mutlu olduğunu görüyorsun değil mi?" dedi Levent. Yatağın kenarına vurdu. Hicran'ı yanına çağırmıştı. Ama Hicran yerinden kalkmadı. "Bu odaya ilk geldiğimiz zamanı hatırlıyor musun? Beni ilk burada öpmüştün. Ne kadar heyecanlandığımı hatırlıyorum"

"Neden bundan bahsediyoruz?" dedi Hicran telefonu cebinden çıkararak. Levent'in paylaştığı resimlere tekrar baktı. Eskiden çekildikleri fotoğrafları sanki yeniymiş gibi paylaşmıştı. Özellikle yüzük emojisi ile paylaştığını da kime mesaj verdiğini gayet iyi anlamıştı.

"Seninle olan güzel şeyleri hatırlıyorum. Seni öpmüş olmak bu hayatta yaşadığım en güzel şey"

"Levent yeter" dedi Hicran. Odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Levent'te peşinden kalkıp kolundan tuttu. "Bırak beni lütfen yoksa kötü şeyler söyleyeceğim"

BÜYÜK SIR, KÜÇÜK YALANLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin