35 - Merhaba yabancı

638 81 22
                                    

'Merhaba yabancı'

Sabah güneşi sokağı aydınlatırken Doruk yavaş yavaş gözlerini açmıştı. Hemen yanında devrilmiş şarap şişesi vardı. Uyuşmuş kolunu tuttu. Buraya nasıl geldiğini hatta bu sokak köşesinde ne aradığını bile bilmiyordu. Sadece sarhoş olmak için içtiğini hatırlıyordu. Zaten son günlerde yaptığı tek şeyde buydu. Yerden kalkıp üstündeki tozları temizledi. Gece soğuğu çarpmıştı. Kuvvetlice öksürdü. Cebindeki cüzdanını ve telefonunu kontrol etti. Ne halt yemeye burada sızmıştı bilmiyordu. Caddeye kadar yürüdü, sonrada bir taksiye el salladı. Annesinden gelen cevapsız aramaları görmezden geldi. Babası ve Yasemen ile olan kavgalarından sonra kavga edeceği yeni birine hazır değildi. Son zamanlardaki dağılmışlığı göz önüne alınırsa boktan bir haldeydi. Her gece içiyor, Yasemen'in evinin önünde buluyordu kendisini. Barışmak için hiçbir şey yapmamıştı çünkü kendisine yediremiyordu. Yasemen onu aldatsa daha az canı acıyacağını biliyordu. Baran'ın böyle bir şey yapmış olması onu bitirmişti. Belki ondan önce olan bir şeydi ama yine de erkeklik gururuna yediremiyordu. Ve Yasemen'i onlarca kez aldatmasını düşünmüyordu bile. Tek düşündüğü kendisiydi. Elindeyken değerini bilmediğini kızın şimdi kapısında yatmak af dilemek istiyordu. Gururu el verse bunları yapabilirdi. Ama kendisinden başka bir adamla hem de en yakın arkadaşıyla sevişmiş olması kafasından çıkmıyordu.

*

Çağlar sabah uyandığında ilk telefonuna bakar olmuştu. Yazdığı mesajlara cevap alabilirmiş gibi düşünse de Hicran ona hiç yazmamıştı. Olanlar hakkında düşündüğünde bile içi içine sığmıyordu. Hissettiği şeyler ilk defa başına gelmişti. Karnının içinde uçuşan kelebekleri hissedebiliyordu. Sabah uyandığında aklına ilk gelen, gece gözünü kapadığında son düşündüğü hep o oluyordu. Hicran ile görüşmek için neler vermezdi? Kapısına gitmeyi düşünmüştü. Ama onu daha fazla rahatsız etmek istemiyordu. Utandığı için kaçtığını düşünse de içinde bir yerlerde pişman olup olmadığını düşünüyordu. Beynini ya Hicran pişman olmuşsa sorusu kaplıyordu. Bu yüzden aramalarına dönmüyor olabilirdi. Ama o an yaşanmamış gibi yapmak da istemiyordu. Yaşandığının farkındaydı. Hicran'ı istiyordu. Onunla olmak, onu sevmek istiyordu. Bu hayatta arzuladığı tek şey buydu.

*

Hicran giyecek bir şeyler ararken kafayı yemek üzereydi. Levent'in annesi ve babasının evlilik yıl dönümü için hazırladıkları partiye gidecekti. Kırmızı uzun elbiseyi üstüne tuttu ama pek yakıştıramadı. 'Acaba etek ceket mi giysem?' diye düşündü. Çok resmi olacağı için vazgeçti. Gergindi. Gözlerinin altı morarmıştı. İki üç gecedir tam manasıyla uyumamıştı. Not girişleri ile uğraşıyordu. İlk dönemin bitmesine çok az bir zaman kalmıştı. Çağlar ile de görüşmemişti. Öpüştüklerinden beri ondan kaçıyordu. Telefonlarına çıkmıyordu. Mesajlarına dönmüyordu. İnanılmaz utanıyordu. Neden utandığını bilmiyordu ama utanıyordu. Özür dilediğini belirten bir mesaj atmıştı. Neden özür dilediğini de bilmiyordu. Ona yanlış bir izlenim verdiğine emindi. Ve bu meseleyi konuşmalılardı. Neden böyle yaptığını hiç bilmiyordu. Neden onu öpmüştü? Nasıl bu kadar kendisinden geçmişti? Ona karşı bir şeyler mi hissediyordu? Ama aşka kalbini kapamıştı. Şimdi birden bire birine âşık olmak! Hem de arkadaşına hem de Levent'in arkadaşına...

Yatağa oturdu. Aynada yüzüne baktı. Kıpkırmızı olmuştu. O anı düşünmek bile kızarmasına yetmişti. Gözlerini kapadığı her an onun yüzünü görüyordu. Saçma bir şekilde kokusunu duyuyordu. Bu aşk değil de neydi? Ama âşık olamazdı. Hayatında aşka yer yoktu. Korkuyordu. Tekrar aynı şeyleri yaşamaktan, birine güvenmekten korkuyordu. Peki ya o gün olanlar neydi? Neden şimdi adını andığında bile mutlu oluyordu? Neden onu düşünmek bile gülümsemesine sebep oluyordu. Çağlar'a karşı bir şeyler hissetmesi kötü hissettiriyordu. Levent'in arkadaşıydı. Evet, Levent ile ilişkisi gerçek değildi ama herkes gerçek sanıyordu.

BÜYÜK SIR, KÜÇÜK YALANLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin