21 - Kendisini öldürememişti bile

783 79 1
                                    

'Kendisini öldürememişti bile'

Her zaman ki yoğun bir günde Harun Komiser odasında oturmuş Nihal Akseren dosyasını inceliyordu. Üstünden bunca sene geçmiş bir olayla ilgilenmesi gerektiğini duyunca şaşırmıştı. Şimdi delil bulmak, ifade almak her zamankinden daha zor olacaktı. Dosyadaki otopsi raporuna ve olay yeri inceleme tutanaklarına baktı. Hem fotoğraf açılarından dolayı hem de ceset hareket ettirildiğinden ötürü düşme açısını hesaplamak çok zordu.

'Maktul merdiven dibinde yüz üstü halde görüldü. Kolları iki yana açılmış, burnundan ve kulaklarından kan geldiği görülmüştür'

Harun Komiser otopsi raporunu eline aldı. Çekilen resimlerde maktulun boğazında sıkmaya dayalı olduğu belli olan izler vardı. Yüzünün sol tarafında ve göğsünün üst kısımlarında tırnak izleri belli oluyordu. Kızın vücudundaki morluklarına baktı. Raporda vücudundaki çiziklere ve morluklara değinilmemişti. Odanın kapısının çalınmasıyla dosyayı kapattı. İçeri yardımcıları Zeyno ve Bekir girmişti.

"Ne buldunuz bakalım?" dedi Harun Komiser, Zeyno'nun elindeki dosyaya bakarak.

"İfade tutanakları amirim, hiçbir şey hatırlamadıklarını iddia edip durmuşlar. Çok sarhoştuk falan filan" dedi Zeyno yanında getirdiği poğaçalardan amirine ikram ederek. "Annem yapmış, tutturdu Harun Komisere de götür diye"

Harun komiser bir parça poğaça attı ağzına. İri, uzun boylu bir adamdı. Çok iştahlı olmasa da yedikleri hep yarardı.

"Ben kesin eminim bu dallamalardan birisi yâda bir kaçı bu kızı öldürdü. Sonrada düştü falan dediler" dedi Bekir bütün poğaçayı ağzına atarak. Zeyno eline vurdu. Kapının açılmasıyla çaylarda gelmişti.

"O kadar peşin hüküm verme bakalım" dedi Harun Komiser sıkıntıyla. "Bu olayda bir bit yeniği var buna eminim ama kimseyi suçlayamayız. Bu otopsi işi benim canımı sıktı ama olay adli tıpta, eğer mezarı açtıracak kadar yeterli görürlerse elimizdekileri"

Telefon çalmasıyla Harun komiserin sözü yarım kaldı. Arayan adli tıptaki görevliydi. Mezar açılışı için gerekli evrakları hazırladıklarını yeniden incelenme gerektiğini söylediler. Bekir ağzına attığı poğaçayı yutmadan yerinden doğruldu. Gidip evrakı alacak ve savcıya iletecekti. Olaylar keşmekeşi de böylece başlamış oldu.

*

Çağlar işi bittiği halde evine gitmemiş odasındaki koltukta uyumuştu. Sabah güneşinin yüzüne vurmasıyla uyandı. Erkenden uyanmayı hep sevmişti. Hafif kırmızı güneş camın tamamını kaplamıştı. Odası onuncu katta olduğu için güzel manzarayla güne güzel uyanmıştı. Üstünü değiştirmek için kalktı. Bugün cumartesi olmalıydı. Dolaptan çıkardığı pantolonunu ve tişörtünü giydi. Doktor kıyafetlerini çıkardı. Şarjdaki telefonunu söktü. Ekranında bir sürü bildirim vardı. Baran bir yerlerden fotoğraf atıyordu. En son attığı resimde arkasındakiler dikkatini çekti. Sarah dansçıların yanında sahne kısmında dans ediyordu. Üstünde sadece iç çamaşırı olduğuna emindi. Sertçe ekranı kapattı. Sarah'ta görmek istediği, eskiden ona hissettirdiği masumiyetti. Ama artık ona bakınca masumiyet dışında her şeyi hissediyordu. Seneler içinde olan değişimi onu ürkütse de ondan vazgeçemiyordu. Sağlıksız bir şekilde hem onunla olmak istemiyor hem de ondan vazgeçmek istemiyordu. Ona olan hislerinin tanıdıklık duygusundan, çocuksu bir hoşlantıdan ibaret olduğunu fark etmese de konu Sarah olunca onun için akan sular hep durmuyordu.

İkisi birbiri için farklı şeyler hissediyor olsa da Sarah asla onu bir erkek gözüyle görmemişti. Ona öyle çok saygı duyuyordu ki diğer erkeklere davrandığı gibi ona davranamazdı. Çağlar acısını, üzüntüsünü, sevincini içinde yaşayan bir adamken Sarah tam tersiydi. Çektiği acıları unutmak, kızgınlığı, öfkesini silmek için uçuk kaçık şeyler yapıyordu. Zaman zaman bunlar Çağlar'ın ondan soğumasına sebep oluyorsa da kalbine de aklına da söz geçiremiyordu.

BÜYÜK SIR, KÜÇÜK YALANLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin