1. BöLüM ~ Yeni İş ~

1K 31 5
                                    

Eylül , Esma'nın zorlamasıyla yatağından , o biricik huzur yerinden ayrılmıştı. Bugün iş görüşmesi vardı. Rutin işlerini halletmek için banyoya giderken farketmişti ki , mutfaktan çok güzel kokular geliyordu. Esma yine enfes şeyler yapmıştı. İşlerini bitirince odasına geçti. Siyah kotunu , beyaz bluzunu ve siyah stilettolarını giydi. Saçını balıksırtı ördü ve dağınık bıraktı. (Hırka hariç)

Odadan çıktığında Esma'nın da çağırmak için geldiğini gördü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Odadan çıktığında Esma'nın da çağırmak için geldiğini gördü.

Esma : Eylülüm.. Ne güzel olmuşsun sen öyle. Ama geç kalacaksın ilk günden ben sana diyeyim.
Eylül : Off Esma , daha yarım saat var. Hem ben bir şey yemeyeceğim zaten. Kahve yapsan yeterdi bana.
Esma : Ne o öyle kahveyle gitmek. Ben olmasam ruh gibi dolaşacaksın ortada yani ?
Eylül : Hem sen İpek'i uyandırdın mı bakalım?
Esma : Ahh Eylülüm ben onu unutmuşum. Sen geç masaya ben geliyorum şimdi.

Esma'nın yemek yemeden bu evden çıkarmayacağını biliyordu. O yüzden İpek'i beklerken atıştırmaya başladı. İpek de gelmişti.

İpek : Günaydın abla.
Eylül : Günaydın. Uyanamamışsın , dün gece uyumadın mı yoksa?
İpek : Abla uyudum da muhteşem bir rüyanın ortasındaydım. Esma sağolsun geldi , yüzüme su dökerek uyandırdı beni.
Esma : Ay sende yani.. Nereden bilebilirdim?
İpek : Az dur. Unutmak istemeyeceğim bir rüyaydı. Ben hemen yazıp geliyorum.

İpek odasına doğru koşmaya başladı.

Esma : İpek önce kahvaltını yapsaydın ya ?
İpek : Ben hastanede yerim bir şeyler Esma , sen merak etme beni.
Eylül : Kaçamıyorum değil mi?
Esma : Seni bırakamam Eylülcüm.

O sırada Esma saate bakar. 10'a 5 vardır.

Esma : Eylül kalk ! 5 dakikan kalmış. Ben dedim sana geç kalacaksın diye. Ama beni dinleyen kim ?
Eylül : Tamam Esma bağırma. Çıkıyorum şimdi zaten. İpek sonra gelir.

İpekten

Rüyamda gördüklerimi saniye saniye hatırlıyordum. Bugün ablamın gideceği hastane ile ilgiliydi. Ayrıntıları hatırlamıyordum ama bir isim vardı aklımda kalan. O-Oğuz.. Evet ismi Oğuzdu. Mavi gözlü ve sarışındı. Hastanede doktordu o da benim gibi. Rüyamda onu görmüştüm. Orada bir de hemşire vardı. Bana hastayı göstererek ne yapacağımızı soruyordu. Hastaya baktığımda karnında 1m uzunluğunda demir bir çubuk görüyorum. Oğuz da bana bakıyordu. Etrafa bakmaya başlıyorum. Herkes bizi izliyor. Ben cevap veremiyorum. Ve bir anda bir su hissediyorum. Çaresizlikten kızaran yüzüme bir ferahlık vuruyor. Sonra gözlerim yavaş yavaş açılıyor. Karşımda Oğuz yerine Esma olduğunu farkediyorum.

İpek : Esma ıslandım ama yaa!
Esma : İpek bu gün senin iş görüşmen yok mu?
İpek : Beni böyle uyandırman gerekmiyordu ama..
Esma : Hadi kalk kuzucum. Eylül seni bekliyor içeride.
İpek : Tamam geliyorum Esma Başkan..

Yüzümü yıkadım ve mutfağa gittim. Esma kahvaltı hazırlamış. Ablamı ilk defa doğru dürüst bir şey yerken görüyordum. Genellikle kahve içerdi çünkü. Ben geldiğimde çıkmıştı zaten.

Eylülden

Hastane uzaktan bakıldığında gayet hoş ve modern duruyordu. Dönen kapıdan içeri girdim. Karşıda duran iki doktor beni fark etmişti. Sohbetlerini yarıda kestiler. Bana doğru yürümeye başladılar. Birini yaklaştıkça tanıyormuşum gibi geldi. Evet , gelen Oğuzdu. Oğuzla uzun süredir görüşmüyorduk. O farklı şehire gitmişti ve daha bir sürü olay yaşanmıştı. Yine de onun burada olması beni mutlu etmişti. Yanıma diğer doktorla geldi.

Oğuz : Vayy asi doktor.. Sen buralara gelir miydin ya ?
Eylül : Artık buradayım.

Sarıldık. Yanındaki doktorla da selamlaştık. (Şöyle bir bilgiyle devam edelim. Oğuz ve Eylül lisede çok yakınlar. Oğuzun kız kardeşinin yerini Eylül dolduruyor. Daha sonrasında üniversitede ayrılıyorlar ve bugün yeniden birbirlerini görüyorlar.)

Ali Asaf : Merhaba. Ben Prof. Dr. Ali Asaf Denizoğlu. Beyin cerrahıyım. Memnun oldum sizinle tanıştığıma.
Eylül : Bende memnun oldum. Galiba aynı branştayız ?

Dedim gülerek. Oğuzu zaten biliyordum. Oğuzu dürttüm.

Eylül : Oğuz , Sinan Tunç'un odası nerede ?
Oğuz : Gel ben seni götüreyim.

Beraber asansöre yürüdük. Arkadan Ali Asaf geliyordu. Sürekli bana bakarak gülüyordu. Asansöre bindiğimizde dayanamadım ve arkamı döndüm. Hala gülmeye devam ediyordu. Tam ağzımı açacağım sırada telefon sesi duyduk. (Özel hastane olduğu için asansörde telefon çekiyor bilin..) Elimi cebime götürdüm. Ama benim telefonum çalmıyordu. Ali Asaf benim diyerek telefonu açtı. Acilden çağırıyorlardı.

Ali Asaf : Ben sonra size katılacağım.

Acile en yakın katta indi. Asansör kapısı kapanıncaya dek onun koşuşunu izledik. Bir kaç kat daha çıkınca Oğuz ineceğimizi söyledi. Tamam anlamında başımı salladım. Asansörden beraber indik. Sinan Bey'in odası koridorun sonundaydı. Kapısını Oğuz tıkladı. Sinan Bey seslendi. Önce ben , sonra Oğuz girdik odaya. Sinan Bey bizi görünce ayağa kalktı. Hoşgeldiniz anlamında el sıkıştı. Yüzünde samimi bir gülüş vardı.

Yazardan

Sinan : Merhaba Eylül Hanım.
Eylül : Merhaba Sinan Bey.

Sinan , telefonla asistanı arar. Sipariş verecektir.

Sinan : Eylül hanım ne içersiniz?
Eylül : Filtre kahve alabilir miyim?
Sinan : Tabi ki.

Sinan isteneni söylemiştir. 3-4 dakika içinde gelecektir.

Sinan : Eylül hanım. Duyduğuma göre Amerika'da çok önemli ameliyatlarda bulunmuşsunuz. Ameliyatlarınız da çok başarılı ve takdire değecek şekilde. İsterseniz 2 haftalık deneme sürecine gerek kalmadan hemen bugün başlayabilirsiniz. Oğuz hocayla bugün hastanemizde gezerek istediğiniz boş odayı alabilirsiniz. Önlüğünüz akşama kadar hazır olacaktır.
Eylül : Çok teşekkür ederim her şey için.
Sinan : Hastanemizde böyle bir cerrahla beraber olmak ve yapacağınız nice ameliyatlar aklıma geldikçe sizinle gurur duymaktan kendimi alamıyorum. Yeni iş yerinize hoşgeldiniz. Oğuz hocam , Eylül Hanımla katları dolaşmaya başlayabilirsiniz.

O sırada kapı çalar. Kahveler gelmiştir. Onlar kahveleri içerken Eylül ise yaptığı ameliyatlardan , Amerikadaki profesyonel doktorlardan bahsetmiştir. Sinan ise hayranlıkla onu dinlemiş , Oğuz bilmediği ameliyatları Eylülün ağzından öğrenmiş ve böyle bir arkadaşı olduğu için kendini şanslı hissetmişti.

Eylül : Müsaadenizle ben artık gidebilir miyim? Evrakları tamamlamam gerekiyor.
Sinan : Tabi ki Eylül Hanım. Nasıl isterseniz.
Eylül : Rica etsem bana sadece Eylül der misiniz ? Böyle kendimi biraz rahatsız hissediyorum.
Sinan : Tabi ki Eylül. Hastanemize yeniden hoşgeldin.

Evet okuyucularım.. İlk bölümümü yazdım. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Bu arada hikâyelerimi oldukça aksiyon ve aşk dolu yazmayı düşünüyorum. Uzun mu kısa mı oldu bilemiyorum. Şu an 8801 kelime. Kendinize çok iyi bakın 🕊

Belki de her şey bir gülümseme..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin