3. BöLüM ~ Basket Maçı ~

538 25 0
                                    

Eylülden

Artık Oğuzu aramalıydım. Acıkmıştır diye düşündüm. Telefonumu elime aldım. Oğuzu aradım. Açan Oğuz değil hemşireydi.

Özgül:Buyrun. Oğuz hocanın telefonu.
Eylül:Merhaba. Oğuz orada mı acaba?
Özgül:Şuan bir hastaya bakıyordu. Ne dememi istersiniz?
Eylül:Kankanız sizi çağırıyor der misiniz lütfen?
Özgül:Peki. Iyi akşamlar.
Eylül:Iyi akşamlar.

Diyerek telefonu kapattım. Salona geçtim. Biraz televizyon izledim. Sonra küçükten evi dolaşmaya başladım. Ev dışarıdan 3 katlı görünmesine rağmen daha görünmeyen çok yeri vardı. Üst katlarda odalar vardı. Koridorun sonunda hava görünüyordu. Teras belki diyerek oraya gittim. Gayet geniş bir terastı. Küçük bir jakuzi , 6 kişilik geniş bir masa , bir de şömine vardı. Bir kaç tane dolap duvara kilitlenmiş şekildeydi. Içinde mangal malzemeleri vardı. Aşağı baktım. Biraz yüksekti. Ama aşağıda basket sahası gördüm. Merak ettim ve terastan çıktım. Kapıyı kitledim ve merdivenlere yöneldim. Mutfağın yan koridoruna girdim. Sola döndüğümde bahçe kapısını gördüm. Kapıyı kolayca açtım. Bahçenin kenarları için ağaç dikilebilecek boşluklar vardı. Basketbol potasının yanında bir kutu vardı. Belki top vardır diye içine baktım. Daha 1 kere kullanılmış toplar vardı. Birini aldım ve potaya tutturmaya çalışmıştım. 10 taneden 7-8 tane tutturmuştum. Biraz daha atmaya çalıştım. Durduğumda telefonumun çaldığını fark ettim. Ekranı açtığımda 7 cevapsız arama vardı. Oğuz aramıştı. Telefonu sıkıca tuttum. Ve kapıya koşmaya başladım. Oğuz yerde , elinde telefon vardı. Birini arıyordu. Telefonuma baktım. Beni bir kez daha arıyordu. Içimden eyvah dedim. Duymamıştım ne zili ne de telefonu. Kendimi baskete kaptırmıştım.

Oğuz:Eylül nerdeydin yaa..
Eylül:Biraz basket oynadım. Bu arada evin güzelmiş. Senin gibi zevkli 😐

Oğuzun ne diyeceğini bekliyordum. Kızacak mıydı yoksa?

Oğuz:Güzelim korkuttun ama beni..

Dedi ve bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Içeri geçtik. Montunu çıkardı. Daha evi bilmediğim için mutfağa hazırlamıştım yemeği.

Oğuzdan

Eylül'ü merak etmiştim. Araba buradaydı. Evde olması gerekiyordu. Kaç kere aramıştım ama duymamıştı. Kapıyı açtığında rahatladım. Bana duymadığını söyledi. Bende üzerine gitmek istemedim. Sarıldık beraber. Sonra içeri geçtik. Ev güzel kokuyordu. Bana mutfağı gösterdi. Beraber mutfağa ilerledik.

Yazardan

Eylül:Güzel olmuş mu?
Oğuz:Tabi ki kanka..Şuan o kadar açım ki her şeye dalmak istiyorum. Sen arayıncaya kadar karnım guruldaya guruldaya yaptım dikişleri. Hasta bile yemeğe çıkmayı teklif etti..😁
Eylül:Demek öyle Oğuz Bey. Bir dahakine daha hızlı geliyor diye dışarıdan sipariş ederiz. Ya da sen hazırlarsan bana hava hoş kankacım.
Oğuz:Bu arada önlüğün hazır, mobilyalar da..Sen hangi rengi seçtin?
Eylül:Maviyi. Seninki de güzelmiş ama beyaz-yeşil.
Oğuz:Sağol kanka. Rengi hoşuma gitti.

Biraz sonra yemeklerini bitirdiler. Ikisi beraber toplamaya başladılar. Eylül yarın yapacak işlerini düşünüyordu. Oğuz ise Ali'nin Eylül hakkındaki duygularını. O da merak ediyordu nasıl tepki vereceğini. Sonuçta Eylül ve Ali Asaf sadece 2 dk yan yana durmuşlardı. Oğuz da Ali'nin 2 dakikada aşık olmasına anlam veremiyordu. Onlar bunları düşünürlerken bulaşıkları yıkamışlardı.

Eylül:Off..Oğuz ya açık söyleyeyim. Ben sana yük olmak istemiyorum. Ama merak etme en yakın zamanda kendime ev bulacağım.😐
Oğuz:Kanka.Sen ne zaman bana yük oldun acaba ? Böyle bir şey yok. Istersen ev bulmak zorunda da değilsin. Ev geniş zaten. Benimle ev arkadaşı da olabilirsin. Gerçekten. Benim için sıkıntı olmaz. Hem günümüzün çoğu hastanede , ameliyatlarda geçecek. Emin ol. Sana büyük bir oda verdik mi tamam zaten. Arabayı alıncaya kadar benim arabayı kullanırız.
Eylül:Ohh rahatladım valla. Bulaşıklar da bitti. Şimdi ne yapıyoruz kanka?
Oğuz :Hani sen ben gelmeden basketbol oynuyormuşsun ya..Gel kapışalım. Kazanan magnumu kapar.
Eylül:Kaybetmeye hazır ol kankacım
Oğuz:Sen öyle san şampiyonn. Ben üzerimi değiştirip geliyorum. Bahçe ışıklarını da açarız. Olur mu prenses?
Eylül:Iyi peki sen giyin. Bende o sırada Esmaları arayıp söyleyeyim. Onlar Marmaris'e gitmek istediler ya.
Oğuz:Peki Kanka. Ben çıkıyorum yukarı. Bir şey istersen söyle.
Eylül:Hadi hadi uzatma. Kaybedeceksin zaten.

Belki de her şey bir gülümseme..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin