47. BöLüM ~ Bulantı ~

225 18 201
                                    

(Tabi ki ortaya kusmadı , çimenlik vardı yakınında..)

Oğuzdan

Daha hiç bir şey yememişti. Onu kahvaltı yapsın diye odasına götürecekken bir anda öğürme sesi geldi ve Eylül kusmaya başladı. Ani bir refleksle elinden tuttum ve saçlarını çektim. Bir süre öyle durduktan sonra başını kaldırdı. Oradaki suyla elini yüzünü yıkadıktan sonra yakındaki bir banka oturttuk.

Oğuz:Daha iyi misin kanka ?
Eylül:Hı hı.
Dilara:Hocam iyi misiniz ?
Eylül:Hı hı. Bir şey görmek istemiyorum..😓
Oğuz:Pekii. Daha zorlamayacağım seni.

Başını göğsüme yasladı ve gözlerini kapattı. Dilara 2 dakikalığına hastanenin içine gitti. Yanında biraz su ile geri geldi. Eylülün gözleri hâlâ kapalıydı. Gzilice suyu bankın altına koyduk. Telâşlandırmamak için de Ali'yi daha aramadık. Eylül biraz sonra gözlerini açtı.

Eylül:Midem bulanıyor yine..😟
Dilara:Hocam..😐

Eylül bir sefer daha kustu. İyi değildi. Onu yavaşça yerinden kaldırdım. Hafifti benim güzel kankam.. Topuklu ayakkabısı olmasına rağmen biraz da olsa yürüyebiliyordu. Dilara arkamızdan eşyaları topladı ve geldi. Hemşireler bize bakıyorlardı çünkü onlar bile alışık değillerdi. Yavaşça Eylülü lavaboya getirdik. Dilara içeri girerek herkesi çıkarttı. Eylül ile kapıda bekliyorduk. Herkes çıkınca Dilara kapıyı açtı ve tuvaletlerden birine girdik. Tuvalet kapısını sonuna kadar açtık. Eylül bir de burada kustu. Artık kusmaktan bitkin düşmüştü. Dilara eşyaları oraya bıraktı ve gizlice genel cerrahi doktorunu çağırmaya gitti.

Dilaradan

Eylül hocanın durumu hiç iyi değildi. Üzülüyordum çünkü en sevdiğim hocalardan biriydi. Hemen genel cerrahi katına çıktım ve boş doktorlardan birinin kapısını tıkladım. Ilk başta hayır dedi ama Eylül hoca olduğunu söyleyince ardımdan koşarak geldi. Oğuz hoca hâlâ Eylül hocayı tutuyordu.

Oğuzdan

Eylül sürekli kusuyordu. Zaten kahvaltı etmemişti. Ne diye bu kadar kusuyor anlamadım. Dilara yanında Sinem ile 4 dakika sonra geldi. Bu 4 dakika içinde Eylül bir kaç defa daha kustu. Sinem yanımıza geldi. Eylül başını kaldırdı. Teni bembeyaz olmuştu.

Sinem:Nasıl oldu ?
Oğuz:Kahvaltı yapmamış. Bende onu yesin diye odasına götürecekken bir anda öğürme sesi geldi ve Eylül kusmaya başladı..🙁
Sinem:Eylül duyuyor musun beni ?
Eylül:Midem bulanı.. Öğğkk..🤮
Sinem:Bir şey de yememişsin.. Nasıl bu kadar çok kusabiliyorsun ?
Eylül:Bil..Bilmiyorum..😖
Sinem:Seni buradan çıkartmamız gerek. Odama götürmeliyiz.
Oğuz:Dilara hasta asansörünü çağır. Ve sakın kapılarının kapanmasına izin verme.
Dilara:Tamam hocam..

Dilara eşyaları aldı ve gitti. Eylül bir kere daha kustu ve ayakta duramadı. Kollarımın arasındaydı zaten. Ama arada kendini bırakıyordu. Ayakta duracak gücü yoktu. Son kusuşunu yaptı ve onu kollarıma aldım. Yüzünü bana döndürdü ve gözlerini kapattı. Görenler kenara çekiliyorlardı. Dilara kenara çekildi ve asansöre girdik. Sinem'in odasının katında durduk. Dilara önden giderek yolu açıyordu. Sinemle beraber Eylülü odaya geçirdik. Yavaş yavaş  kendine geliyordu.

Sinem:Eylül beni duyuyor musun ?
Eylül:Hı hı.
Sinem:Oğuz az dışarı çık sen. Göğsünü açacağım.
Oğuz:Tamam..😑
Dilara:Hocam bende çıkıyım.

Ben odadan çıktıktan sonra Dilara da çıktı. Herkes buraya bakıyordu. Dilara suyu ve telefonları bana verdi.

Dilara:Hocam Ali hocayı arasak mı ?
Oğuz:Olur.

Belki de her şey bir gülümseme..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin