35. BöLüM ~ Saygısız ~

224 14 11
                                    

Arkamı dönmemle Nazlı ile karşılaşmam bir oldu. Belli ki beni dinlemişti. Bir süre bakıştıktan sonra konuşmaya başladı.

Nazlı:Canım eğer önemliyse sen git. Zaten bir şey almayacaktın. Boşuna çağırdık seni.
Eylül:Ben bi kızlara bakıyım.

Ceyda ve ya Ayşe olsa şakaya vururdum ama Nazlı olması beni biraz tedirgin etmişti.

Ceyda:Biz de gidiyoruz artık diye çağırmaya Nazlı'yı göndermiştik.
Eylül:Bende çıkıyorum zaten.
Ayşe:Beraber çıkalım bari.
Eylül:Yemeğe yetişmem lazım. Yarın görüşürüz zaten.
Ceyda:Iyi hadi Git bakalım. Yarın gel ama.
Eylül:Tamam.

Bir an önce kendimi arabaya attım. Ellerimi saçımın arasından geçirdim ve biraz önceki anı düşündüm. Acaba kasıtlı olarak mı dinlemişti bizi. Bir de Ali ile konuşmamızı. Tam da değişmeye başladığına ikna olacakken bu sinsi hareketi beni kararımdan hafif döndürdü. Belki bu hareketini yapmasa onunla daha iyi olabilirdik. En azından düşman değil.

10 Dakika sonra..Ali Asaftan..

Eylül yoldaydı. Su ve Rüzgarı mama sandalyelerine oturttum. Burak dosyaları incelerken ben de yemeği yaptım. Bu yemek için gidip kasaptan köfte aldım. Kızartmayı bitirince çoban salataya başladım. İpek de ayran yapıyordu. Daha sonra işleri değiştirdik. Ayran çalkalamaya ben , domates salatalık kesmeye İpek geçti. Yarım saat içinde yemeği hazırladık. Burak bilgisayarın başından kalktı ve yanımıza geldi.

Burak:Bravo enişte. Çok güzel olmuş valla.
Ali:Sağol kardeşim. Eylül de yolda , geliyor.

Dediğim anda zil çaldı. İpek ve Burak kalan şeyleri yerleştirirken ben de kapıya koştum.

Ali:Hoşgeldin hayatım.
Eylül:Hoşbulduk.
Ali:Neyin var?
Eylül:Sonra anlatırım. Olur mu?
Ali:Tabi ki olur. Gel gel.

Onu sımsıkı kucakladım. Bir süre öyle durduktan sonra İpek içeriden çağırdı.

İpek:Aşk böcekleri hadi yemeğe..!
Aley:Geliyoruz..

Yemeğe geçtik ve afiyetle yedik.

Eylül:Ellerine sağlık kocacım..
Ali:Vayy gün gün isim değişikliği ha?
Eylül:Ivit.
Ali:Beni şaşırtıyorsun hayatım gerçekten.
Eylül:Ne güzel işte. Her gün aynı şeyden sıkılırım ben.
Burak:Eylül ne zaman işine döneceksin?
Eylül:Ayy.. Bakıcıyı unuttuk.
Ali:Aa..Şimdi arasak?
Eylül:Saat kaç?
Ali:Dokuz buçuk olmuş.
İpek:Bence geç değil. Arayabilirsiniz.
Eylül:Ben arayıp geliyorum.

Eylül yukarı çıktı. Uzun bir konuşma trafiğinden sonra mutsuz ve ağlamaklı bir ifadeyle geri geldi. Hemen kalktım ve yanına gittim.

Ali:Eylül?
Eylül:Kadın ö..ölmüş..😥
Ali:Yaa..
Eylül:Bende 2. tercihi aradım. Ona söyledim de. Bana 1. tercihe ne olduğunu sordu. Ona da dedim. O da üzüldü.
Ali:Hayatım üzülme bak. Biz doktoruz ölümlere alışamadın mı hâlâ?
Eylül:Ölüm görmek kolay bir şey mi! Ve ya duymak! Ya söylemek?

Arkasını döndü ve merdivenlerden çıktı. Sinirliydi. Gidip gitmemekte kararsız kaldım. Arkamı döndüm. İpek gitmem için kafasıyla işaret verdi. Derin bir nefes alarak odaya çıktım. Kapının önüne geldim. En fazla beni dövebilirdi. Kapıyı tıkladım. Ses vermedi. Içeri girdim. Yatakta kucağında benim ona doğum gününde aldığım oyuncak bebekle oturuyordu. (Benim hediyem de sana çocukluğun olsun..)

)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Belki de her şey bir gülümseme..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin